Mol Gebelik Nedir? Belirtileri Nelerdir?

0
761
mol gebelik (üzüm gebeliği)
mol gebelik (üzüm gebeliği)

Mol gebelik nedir, neden olur?  Mol gebelik kaçıncı haftada belli olur? Mol gebelik nasıl tedavi edilir? Op. Dr. Evrim Koç, Anne Bebek Kulübü okuyucuları için Mol Gebelik ile ilgili merak edilenleri yazdı.

Halk arasında “üzüm gebeliği” olarak da bilinen Mol gebeliği ya da molar gebelik genetik nedenlerle gebelik ürününün sağlıklı gelişim göstermediği ve rahim içinin üzüm tanesi gibi çok sayıda şişmiş vezikül denen içi sıvı dolu keselerle dolu olduğu anormal bir gebelik biçimidir.

Gebelikte saptanan plasental (bebeğin eşi) hastalıklar grubundan nadir görülen bir durumdur. Bu grup hastalıklar içersinde en çok saptanan mol hidatiform adı verilen gebeliktir. Bunun dışında İnvaziv Mol (yayılım gösteren üzüm gebeliği) ve Koryokarsinoma denilen ve kanser davranışı gösteren oldukça kötü seyirli nadir görülen alt tipleri de vardır.

Molar Gebelik başak bir sınıflamada komplet (tam) ve inkomplet (tam olmayan) olmak üzere iki grupta incelenir. Komplet mol, ultrason tetkiğinde bebek ve bebeğe ait yapılar bulunmayıp, yalnızca plasentanın olduğu mol gebeliktir. Plasenta ve eklerindeki dokularda üzüme benzer şekilde ödem, şişlik ve genişleme mevcuttur. Bu yapı, ultrasonda çoğu zaman kolayca anlaşılır ve dolayısıyla tanı konması kolaydır. Ultrason taramasında tanı için şüphede kalınan vakalarda kanda Beta HCG testine bakılır. Mol gebeliğinde bu değer, aynı gebelik haftasındaki normal bir gebeliğe oranla daha yüksek saptanır.

Mol gebeliği istatistiksel olarak sosyoekonomik seviyesi düşük kadınlarda daha sık meydana gelir, ancak her gebelikte saptanabilir. Ülkemizde yaklaşık 1000-1500 gebelikten birinde mol gebelik tanısı konur. 20 yaş altındaki gebeliklerde ve 40 yaş üstündeki gebeliklerde mol gebelik daha sıktır. Çoğunlukla tanı gebelik testinin pozitif olması sonrasında gebenin vajinal kanama şikayeti ile veya rutin hekim muayenesi için başvurması ile ultrason incelemesi sonrasında konulmaktadır.

Kanamalar az miktarda olabileceği gibi fazla miktarda da görülebilir. Ayrıca düzenli ultrason kontrolü olmamış gebelerde bazen ilerleyen gebelik haftalarında bebeğin oynamaması yakınması ile de hekime başvurabilirler.
Az görülse de, 20. gebelik haftasından önce ortaya çıkan tansiyon yükselmesi de mol gebeliğinin ilk belirtilerinden olabilir.
Tüm sayılan bu belirtiler kısmi mol gebeliğinde daha hafif olur ve ilk belirtiler daha geç izlenir.
Gebeliğin ilk aylarında normal olarak da saptanan bulantı ve kusmalar (hiperemezis) mol gebeliğinde genel olarak çok daha kuvvetli olur. Bulantı ve kusmaların sebebi, mol gebeliğinde vücutta normalden daha fazla olarak üretilen Beta hCG hormonudur.

Mol gebeliği neden oluşur?

Komplet (tam) mol gebeliğinde bebeğe ait hiçbir doku yoktur. Bu durum, kromozom içermeyen bir yumurtanın spermle döllenmesi sonucu oluşur. Yumurtanın kromozom içermemesi nedeniyle bebek gelişimi gerçekleşmez, ancak bebeğe ait eklerden plasenta gelişmeye devam eder. Bu grup, mol gebeliğin daha sık gözlenen şeklidir.

Belirtileri genellikle gebeliğin erken safhalarında saptanır.

İnkomplet (tam olmayan) mol gebeliğinde ise rahim içinde bebek mevcuttur, ancak kromozom olarak anormallik vardır. Normal bir yumurta hücresinin iki spermle döllenmesi mevcuttur. Her ne kadar bebek var ise de genetik olarak fazla kromozomu olan bebek yaşamla bağdaşmamaktadır.

Kısmi Mol gebeliğinde; yumurtaya giren iki sperm, 23+23= 46 kromozom meydana gelir ve 23 kromozomlu yumurta hücresi ile de birleşince genetik bozukluğu olan 69 kromozomlu bir fetus oluşur. Komplet mol gebeliğinden farklı olarak kanser riski taşımaz. Kısmi Mol gebeliğinde fetusun da oluşumundan dolayı tanı nadiren ilerleyen haftalara kadar gecikebilir.

Mol (üzüm) gebeliğinin ne gibi riskleri vardır?

Mol gebeliği saptanan gebelerin yaklaşık %10-15’inde plasentaya ait hücreler gebeliğin sonlanmasından sonra da çoğalmaya devam ederler. Bu duruma gestasyonel trofoblastik neoplazi (“gebeliğe bağlı plasental tümör”) denir.

Çoğalan plasenta hücreleri kan yoluyla diğer organlara yayılım(metastaz) yapabilir. Sıklıkla akciğer ve vajinaya yayılım yapsa da vücudun tüm organlarına yayılabilir.

Uygun bir biçimde tedavi edilmediğinde yaptığı metastazlarla seyrek olarak (invaziv mol ve koryokarsinoma) ölümle sonuçlanabilir. Bu sebeple mol gebeliği tedavi edildikten sonra uzun süre (en az bir yıl)HCG değerleri takip edilir. Ayrıca mol gebeliğin vajinal kanamaya yol açması ve bu kanamaların bazı durumlarda ciddi problemlere yol açması mol gebeliğinin diğer bir tehlikesidir.

Mol gebeliğinde tedavi nasıl olur ?

Tedavisiz bırakılan bir mol gebeliğinde aniden ciddi bir kanama meydana gelebilir. Bu yüzden tanı konduktan sonra uygun ortam sağlanarak gebeliğin beklenmeden sonlandırılması şarttır.

Mol gebelik saptanan gebe hastaneye yatırılır ve genel ve jinekolojik bir gözden geçirme yapılır. Sonlandırma öncesinde; metastaz araştırması amacıyla akciğer filmi / tomografi çekilir ve kan hCG değeri daha sonraki takiplerde kullanılmak üzere saptanır.

Genel kan tahlilleri yapılır ve kan grubu saptanarak, gerekli durumlarda kullanmak için en az iki ünite kan rezerve edilir. Mol gebeliği sonlandırılması için genel anestezi tercih edilir.

Mol gebeliğin sonlandırılmasında tercih edilen yöntem vakum ile küretaj yapılmasıdır. Sıradan gebelik boşaltımlarından farklı olarak bu gibi durumlarda kürtaja bağlı istenmeyen olayların meydana gelme ihtimali daha fazladır.

Rahim yaralanması ve delinmesi, enfeksiyon ve kanama başta olmak üzere istenmeyen durumların oluşması gebelik haftasının fazlalılığıyla doğrudan ilişkilidir. Bu yüzden mol gebeliğinin erken tanısı ve sonlandırılması önemlidir. Gebeliğin boşaltılmasıyla elde edilen parçalar da mutlaka Patoloji uzmanına gönderilmelidir.

Mol gebelik sonlandırılmasında normal gebelik tahliyesinden farklı olarak müdahale sırasında hücrelerden bir kısmının kan damarlarına geçerek akciğer embolisi (atardamarın kendisinin ya da dallarından birinin dolaşım yoluyla gelen bir madde tarafından tıkanması) riski de olabilir.

Ayrıca seyrek de olsa gebelik tahliyesi sonrası DIC (yaygın damar içi pıhtılaşması) adı verilen hayatı tehdit eden bir durum gelişebilir.

mol gebelik (üzüm gebeliği)
mol gebelik (üzüm gebeliği)

Mol gebeliğinde tahliye sonrası takip

Patolojiye gönderilen piyesin incelenmesinde mol gebeliği tanısı konduktan sonra takip süreci başlar. Sonlandırılmayı takiben kişi 1 yıllık bir izleme alınır ve Beta hCG değerleri ile izlenir. İlk zamanlarda bu değer 0 olana kadar haftalık izlem yapılır daha sonra takiplerin zamanlaması değişebilir.

Mol gebeliğinde tahliye sonrası takibin amacı molar gebelik ürünlerinin vücuttan tamamen uzaklaştırılıp uzaklaştırılmadığını ve hastalığın GTN’ye (tehlikeli formlara) dönüşüp dönüşmediğini saptamaktır. Gebeliğe bağlı trofoblastik neoplazi (GTN) mol gebeliği saptanan gebelerin yaklaşık %10’unda görülür.

Mol gebeliği geçiren olan bir kadın eğer çocuk doğurmayı düşünmüyorsa ve 40 yaş üzerinde ise histerektomi (rahimin ameliyatla alınması) önerilebilir. Böylece yaklaşık nüksü % 10 olan mol gebeliğin başka formlara dönüşme olasılığı % 1’e kadar düşürülmüş olacaktır.

Ancak unutulmamalıdır ki rahmin alınması mol gebeliği sonrası GTN oluşum ihtimalini belirgin şekilde azaltır ancak tamamen yok etmez. Bu yüzden rahim alınma ameliyatı yapılsa bile operasyon sonrası takipler ihmal edilmemelidir.

Yumurtalıkta gelişen kistler varsa bunlara ayrı bir girişim gerekmez ve tahliye sonrası birkaç haftada geriler ve aşırı bulantı-kusmalar (hiperemezis) de aynı süreçte ortadan kalkar.

Hangi mol gebeliğinin daha sonra tekrar edeceği, sorun yaratacağı konusu net değildir ve kestirilemez. Ancak bilinen bazı şeyler vardır ki; Sonlandırılma öncesi jinekolojik değerlendirmede rahimin gebelik haftasına göre daha büyük olması, komplet mol gebelik olması, ilk ölçülen HCG seviyesinin 100.000’in çok üzerinde olması, hastanın yaşının 40 ve üstü olması mol gebeliği takiben GTN gelişme olasılığını artırır.

Mol gebeliğin sonlandırılmasını takiben kanda HCG seviyesinin düşmesi gerekir. HCG gebeliğin bitmesinden sonra 2-3 günde bir kandaki miktarı yarıya düşerek azalan bir hormondur. Bu düşme haftalık HCG takibiyle saptanır. Haftalık takiplerde HCG sıfırlandıktan sonra 1 ay daha haftalık inceleme devam eder. Daha sonra 6 ay boyunca aylık, daha sonraki 6 ay da 2 ayda bir olmak üzere bir yıl boyunca HCG değerleri incelemesi devam ettirilir.

Kan beta HCG seviyesi GTN gelişimini gösteren en önemli bulgudur ve anne adayının bu sebeple bir yıl boyunca gebe kalmaması gerekir. Çünkü hCG doğal gebelik hormonu olduğundan kişi gebe kalırsa hastalık tekrarı ile karışabilir ve takip süreci aksar.

Gebeliği önlemek amacıyla genellikle doğum kontrol hapı reçete edilir. Bir yıllık takiplerde kan HCG seviyesinde yükselme olmaması durumunda takip biter ve kişinin gebe kalmasına izin verilir. Kısmi mol gebelik tahliyesinden sonra ise önemli hususlardan birisi de eşler arası kan uyuşmazlığı (Rh uygunsuzluğu) varsa (anne adayı Rh(-), eşi Rh(+) ise) anti-Rh immunglobulin (“uyuşmazlık iğnesi”) uygulaması gerekir.

Mol gebelik nedir, belirtileri nelerdir? Mol gebelik neden olur? Mol gebelik kaçıncı haftada belli olur? Dilerseniz forum sayfamızda tecrübeli annelerden destek alabilirsiniz! Siz de aklınıza takılanları, merak ettiklerinizi veya öğrenmek istediklerinizi bize Forum Anne Bebek Kulübü üzerinden yazabilirsiniz. Kadınlar olarak birlikte güçlüyüz!

Önceki İçerikMemenin Estetik Operasyonları
Sonraki İçerikAllerji ve Allerjen Madde Nedir?
Op. Dr. Evrim Koç
03.09.1984 doğumlu, evli bir çocuk babasıyım. İlk ve orta öğrenimimi Gaziantep'te geçirdikten sonra 2002 yılında Gazi üniversitesi Tıp Fakültesini kazandım. 2008 yılında mezun oldum. 2014 yılında Çanakkale 18 Mart üniversitesinde Kadın hst. ve Doğum uzmanlığına hak kazandım. 2015 Ocak- 2017 Mart yılları arasında Kilis devlet Hastanesinde çalıştım: 2017 Mart ayından beri Dr. Ersin Arslan Eğt. ve Arş. Hastanesinde çalıştım. Şuan da Salihli Devlet Hastanesinde Kadın Hst. Ve Doğum Uzmanı olarak çalışmaktayım.

Bir Cevap Yazın