Korona virüs (Covid-19) kalp damar hastalığı olan kişileri nasıl etkiliyor? Kalp hastaları bu dönemde nelere dikkat etmeli? Her göğüs ağrısı kalp krizi habercisi mi? Göğüs ağrısı korona belirtisi midir? Doç. Dr. Cem Arıtürk, korona virüs ve kalp hastalıkları ilişkisini anlattı…
Bütün dünyanın ortak gündemi bugünlerde korona virüs. Hepimiz çok gergin ve endişeliyiz. Kalp sağlığımızı korumak için ne yapabiliriz?
Korona virüsün direkt olarak kalbi hedef almadığını biliyoruz. Esas tutulum yeri akciğerler ve üst solunum yolları olan bu hastalığın ender de olsa kalp kasında enfeksiyona neden olma ihtimali var. Ancak korona virüs ile ilgili bu süreçte kalp sağlığı dediğimizde evde geçirilen ve bozulan rutin düzende dikkat edilmesi gereken konula başta geliyor sanırım.
Bildiğimiz üzere hareketsizlik, şişmanlık, kötü beslenme gibi faktörler kalp hastalıklarını olumsuz yönde etkiliyorlar. Evde kaldığımız bu dönemde normal hayat rutinimizin değişmesi hareketsizliğe neden oluyor. Bununla birlikte hem evde kaldığımız için hem de kaygılarımızı azaltmak için yemeye yönelebildiğimiz için beslenme alışkanlıklarımız da olumsuz olarak etkilenebiliyor. Bu dengelerin bozulması ile kilo alma eğilimi ortaya çıkıyor. İşte tüm bu faktörler şeker hastalığı, hiperkolesterolemi ve hipertansiyon gibi; kalp hastalıklarını tetikleyen hastalıkların ortaya çıkma ihtimalini de arttırıyor. Tüm bu faktörlerin haricinde sigara bağımlılığının ya da sigara içenlerde sigara içme miktarının da kaygılı süreçlerde arttığını biliyoruz.
Eğer evde geçirdiğimiz bu pandemi sürecinde bahsettiğim konulara dikkat edilmez ise kalp sağlığı açısından olumsuz süreçler yaşanabilir.
Herhangi bir şekilde yeni gelişen bir kalp hastalığı semptomu varsa; bu semptomlar ilerliyor, şiddeti ve sıklığı artıyorsa, bu hastaların en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekir.
Konuşulması gereken diğer konu ise bilinen kalp hastalığı olanların bu süreçteki takibi. Normal kontrol muayenesi zamanı gelen hastalar, hekimleri ile iletişime geçerek nasıl bir yol izleyeceklerini planlamalılar. Stabil seyreden hastalarda kontrol muayeneleri, ileri bir tarihe ertelenebilir ancak daha önce de belirttiğim gibi bunun kararını mutlaka hastanın takibini yapan hekiminin vermesi gerekli.
Korona virüs (COVID-19) bir alt solunum enfeksiyonu. Daha çok göğüs ve akciğerlerde hissediliyor. Korona virüs belirtileri nelerdir?
Korona virüs temel olarak solunum yollarını tutan bir viral enfeksiyon. Bu nedenle ateş, halsizlik, yorgunluk gibi genel viral enfeksiyon bulguları görülüyor.Temel olarak hem alt hem de üst solunum yollarını tutabildiği için her iki lokalizasyona ait şikayetlere de sebep olabiliyor. En belirgin bulgusu kuru öksürük. Bununla birlikte boğaz ağrısı, yanma ve batma hissi de görülebilen şikayetlerden. Alt solunum yolları ve akciğer tutulumu olan hastalarda öksürük daha belirginken, nefes darlığı ve göğüs sıkışması gibi bulgular da gözlenebiliyor.
Bunun haricinde diğer sistem ve organ tutulumlarında da bir takım değişik şikayetler ortaya çıkabiliyor; ishal, karın ağrısı, bulantı kusma ve kas ağrısı gibi.
Göğüs ağrısı deyince aklımıza ilk olarak kalp hastalıkları geliyor. Şu günlerde göğüs ağrısı şikayetimiz varsa ne yapmalıyız? Hangi durumlarda hastaneye başvurmalıyız?
Göğüs ağrısı hem göğüs bölgesindeki organların sorunlarında hem de pek çok farklı hastalıkta görülebilen bir şikayettir. Sistemlere göre nedenlerini incelemek gerekirse şunları söylemek gerekir.
Kalp ile ilgili nedenleri
- Kalp krizi.
- Anjina. Anjina, kalbi besleyen damarların kısmi tıkanıklığı sebebiyle kan akışının zayıflamasının neden olduğu göğüs ağrısı için kullanılan bir terimdir.
- Aort diseksiyonu. Aort diseksiyonu hayatı tehdit eden bu durumdur. Kalpten çıkan ve aort adı verilen ana atardamarın yırtılmasıdır ve ani gelişen şiddetli göğüs ağrısı ile kendini belli eder.
- Perikardit. Perikardit, perikard olarak isimlendirilen ve kalbi çevreleyen zarın iltihaplanmasıdır.
- Miyokardit. Kalp kasında iltihaplanma olmasıdır.
Akciğer kaynaklı nedenleri
- Pulmoner emboli. Akciğer atardamarlarında sıklıkla kan pıhtısının neden olduğu ani tıkanıklıktır.
- Akciğer zarı iltihabı.
- Pnömotoraks.
- Pulmoner hipertansiyon.
- Pnömoni.
- Viral bronşit
- Bronkospazm.
Sindirim sistemi ile ilgili nedenleri
- Reflü.
- Yemek borusu problemleri.
- Safra kesesi problemleri.
- Pankreas iltihabı.
Kas ve kemik kaynaklı nedenleri
- Kostokondrit. Kaburgaları göğüs kemiğine bağlayan kıkırdak yapının iltihaplanmasına kostokondrit denir..
- Kas ağrıları.
- Kaburgalarda yaralanma.
Göğüs ağrısının diğer nedenleri
- Panik atak
- Zona.
- Grip, soğuk algınlığı ve sinüzit gibi yaygın görülen kış hastalıklarında da göğüs ağrısı görülebiliyor.
Korona virüse yakalanma endişesi panik atağa da neden olabiliyor. Panik atak yaşayan kişilerin kalp krizi riski var mı?
Panik atak genellikle kalp krizi ile adı beraber anılan bir durumdur ve şikayetleri nedeni ile kalp krizi ile karışabilmektedir. Ancak panik atak kalple alakalı bir durum olmayıp psikiyatrik tedavi gerektirebilecek bir durumdur.
Panik atak yaşayan kişi genellikle göğüste sıkışma, aldığı nefesin yetmemesi, göğüste baskı hissi gibi şikayetlerden bahseder. Ancak kalp krizinden farklı olarak panik atak, genellikle psikolojik bir sebeple tetiklenir, efor sonrasında ortaya çıkmaz. Kalp krizi sırasında olan göğüs ağrısı yaygın baskı tarzında iken, panik atak ağrıları genellikle iğne batması tarzında ve sıkıntı şeklindedir. Kalp krizinde daha çok soğuk terleme görülürken, panik atakta daha çok sıcak basması şeklinde şikâyetler belirir. Kalp krizi esnasında mide bulantısı, kusma ve bayılma durumu daha sık görülür.
Panik atak sırasında kandaki stres hormonları artar ve bu kalbin normalden daha hızlı atmasına sebep olur. İşte altta yatan kalp damar tıkanıklığı olan kişilerde bu durum nadir de olsa kalp krizini tetikleyebilmektedir.
Kronik hastalıkları olan kişilerin risk grubunda olduğunu biliyoruz. Kalp hastaları korona virüs salgınından nasıl etkileniyor?
Kalp hastalıkları görülen kişilerde genellikle hipertansiyon, şeker hastalığı, hiperkolesterolemi gibi diğer kronik hastalıklar da bulunmaktadır.
Her şeyden önce bu hastalıklara sahip olan kişilerin bağışıklık sistemlerinin baskılanmış olabileceği ve hastalığa daha kolay yakalanabileceği ve yakalandıkları takdirde hastalığın daha ciddi seyredebileceği akılda tutulmalıdır.
Korona virüs sırasında akciğerler kanın oksijenlenmesini tam olarak sağlayamamaktadır. Yetersiz oksijenli kanın her organda olduğu gibi kalpte de sorunlara neden olması olasıdır. Ayrıca kalp bu yetersiz oksijen seviyesini kompanse etmek için daha çok çalışmak durumunda kalacaktır. Kalp damar tıkanıklıkları olan kişilerde bu oksijen yetersizliği ve daha kuvvetli, hızlı çalışma kalple ilgili sorunlara neden olabilir. Bununla birlikte kalp yetmezliği olan kişilerde de kalbin daha hızlı ve kuvvetli çalışmak zorunda kalması sorunlara sebep olur. Bunların haricinde virüsün kalp dokusuna da saldırıda bulunduğunu ve miyokardit olarak tanımlanan kalp kası ve ileti yollarında hastalık oluşturabileceğini de unutmamak gerekir.
Kalp hastalığı olan çocukları bu süreçte salgın hastalıktan nasıl koruyabiliriz?
Salgından korunmak için her yaştan kişinin alması gereken önlemler aynı diyebiliriz. Özellikle el hijyeni, sosyal izolasyon, sosyal mesafenin korunması ve el-yüz temasının engellenmesi temel önlemlerdir.
Kalp hastalığı olan çocukların ailelerinde bu konulara bir kat daha dikkat edilmesi gerekmektedir. Çocukların okula gitmemesi ve evde tutulması zaten kural olarak da uygulanmakta. Bunun yanında gün içinde işe gitmek veya bir nedenle dışarı çıkmak zorunda kalan aile bireylerinin çocuklarıyla hastalığın bulaşmasını engelleyecek mesafeyi (1,5-2 m) korumaları gerekmektedir.
Bugünlerde hep evdeyiz ve sürekli yemek yiyoruz. Kalp damar sağlığımızı korumak için nelere dikkat etmeliyiz? Karantina günlerinde nasıl beslenmemizi tavsiye edersiniz?
Beslenme çok geniş ve detaylı tartışılması gereken bir konu ancak kısaca özetlemek gerekirse;
- Bu dönemde kronik hastalığı olmayan kişiler, hareket miktarları azaldığı için öğün atlayabilirler.
- Enfeksiyon direncini arttırmak için gereken C vitamini, A vitamini, Çinko, demir gibi vitamin ve mineralleri mutlaka besinlerle yeteri kadar almak gerekmektedir.
- Daha önceden herhangi bir sebeple ek besin, vitamin veya mineral kullanmayan kişilerin bu dönemde bu tür ürünleri almasına gerek yoktur. Bunun yerine düzenli ve dengeli bir beslenme tercih edilmelidir.
- Pandemi öncesi düzenli ek destek besinleri kullananlar, kullandıkları ürünlere devam etmelidirler.
- Beslenmede karbonhidrat/yağ/protein dengesine dikkat edilmelidir.
- Karbonhidrat kaynaklarından glisemik indeksi düşük olanlar tercih edilmelidir.
- Proteinler, hayvansal ve bitkisel kaynaklardan dengeli bir şekilde alınmalıdır.
- Tereyağ ve zeytinyağ gibi sağlıklı yağlar tercih edilmelidir.