Bir annenin yüreği

0
987

Büyük hayaller, umutlar beslersin.
Gelecek planları yaparsın ve hayatına küçücük bir mucize daha katılsın istersin.
Bu yönde rüyalar görür tek arzun gerçek olsun istersin. Zaman ne gösterecek bilmeden umut etmeye devam edersin.
Öyle bir an gelir ve mucizen gerçek olur.
Hayallerini kurduğun, senin ve sevdiğinin ortak paydası gerçek olur. Öylesine gittiğin doktor muayenesinde hamile olduğunu öğrenirsin.
Doktorlar hamilesin değil de gebesin derler. Hemen alışırsın çünkü kısa bir süre olsa da istediğinin gerçekleşmesi, beklediğin günün gelmesi saniyeler saatler gibi işler ve çok uzun zaman geçmiş gibi sevinirsin.

Artık haftaları sayar onu ultrason cihazında göreceğin günü beklersin.
Her gördüğünde aldığın fotoğrafları saklar, her an bakar sanki kucağındaymış gibi koklarsın. Birini hafta, ikinci hafta, üçüncü hafta derken beş haftayı tamamladığında kalp atışlarını duyarsın. Korku ile heyecanı aynı anda yaşarsın. Artık annesin ve ona göre yaşaman, beslenmene ona göre dikkat edersin. İsimler düşünürsün. Kız mı olacak erkek mi derken, sağlıklı olsun yeter dersin. Çünkü senin çocuğun olacaktır. Kız olması ya da erkek olmasının bir önemi yoktur. O senin mucizendir. Karnının içinde büyüyen bir kalp sanki kalbinin üstündeymiş atar kalbi ve pır pır eder yüreğin, sabırsızlanırsın.

Haftalar uzun hatta upuzun gelir.
Gerekli testler yapılır ve her birine özen gösterirsin. Duygu durumunda değişir artık, en saçma şeylere gülebilir, beklenmedik anda ağlayabilirsin.

Gece gece karnın acıkır, kıtlıktan çıkmış gibi yemek yerken bulursun kendini ve o hiç tadına bile bakmadığın meyveyi aşerersin. Yavaştan kilo almaya başlarsın ve bu seni hiç rahatsız etmez.
Uyumaya doyamazsın mesela başını koyacak yer bulsan en tatlı rüyalara dalarsın.

Yavaş yavaş bebeğin için alışveriş yapmak istersin.
Büyükler bebek hareketlenmeden alışveriş yapma derler anlamazsın.
İlk yeleğini sen ör istersin. Heyecanlısındır, sanki hiçbir şey yetişmeyecek gibi erkenden hazırlık yapmak istersin. Son iki aya kadar alışveriş yapılmaz der karşına çıkan büyükler ve sorarsın. Neden yapılmaz? Sonra anlayacak olduğunu nerden bileceksin.

Bebeğin 12 haftalık olur ve yakında cinsiyetini öğreneceksin.
Ama öncesinde yaptırman gereken testlerden iki test vakti gelmiştir. Bir kan vereceksin o kadar ve sonra yine kalp atışlarını duyacaksın. Sırada birkaç tane daha gebe var. Sohbet edeceksin. Birbirinizle heyecanınızı paylaşacaksınız. Doktor tavsiyesi alıp, doğum hikayeleri dinleyeceksin.

Ve sıra sana geldi. Muayene odasına girdin. Heyecanın oldukça yüksek, doktor kontrolleri yapıyor ama bir problem var gibi…
-Doktor Bey kalp atışını duyabilir miyim?
Ses yok…
Diğer doktor arkadaşını çağırıp tıp diliyle bir şeyler anlatıyor, anlamıyorsun.
-Doktor Bey bir problem mi var?!
Önce bir sessizlik sonra o beklenmeyen sözler. Duyuyorsun ama kulakların uğulduyor.
Doktor: “Kalp atışını duyamıyoruz.!”
Bu ne demek, neden duyamıyoruz. Belki uyuyordur.
Ne kadar çabalarsınız çabalayın, artık tek bir gerçek var. Mucizeniz sizi bıraktı. Umutla sarıldığınız, hayalini kurduğunuz kokusunu almadan yüreğinize aldığınız bebeğiniz doğmadan melek oldu.

Doktorlar çok kolay söylüyor ama sizin neler hissettiğinizi kimse anlamıyor ya da siz öyle olduğunu düşünüyorsunuz.  Çünkü bu kimsenin başına gelmemiş gibi geliyor. “Neden ben?!” diye düşünüyorsunuz. Doktor müdahalesi ile ayrılıyor bedeninden, sanki kalbini de almışlar gibi hissediyorsun.

Doğmamış bebeğinin nasibi geliyor, onun içmesi gereken süt boşa gidiyor ve senin neler hissettiğini kimse anlamıyor sanıyorsun.
Üzülme! Bebeğinin yüreği, yüreğinin üstünde, seninle nefes alıyor.
Her gün senin gözlerinden dünyayı görüyor.
Kim ne derse desin sen annesin ve unutma yalnız değilsin. Senin gibi bir çok anne yüreğinin üstünde yürek taşıyor ve iki kişilik nefes alıyor.
İleri de çocuk sahibi de olsan unutmayacaksın ve eskisi kadar üzülmeyeceksin.
Çünkü içinde iki kalp taşıyorsun.

Bir Cevap Yazın