Sokağa çıkma yasağı sadece yaşlılar için değil, herkes için geçerli olmalı!

0
1397

Dün akşam 65 yaş üstü vatandaşlarımıza sokağa çıkma yasağı getirildi. Ancak halen risk grubunda olan pek çok insan sokağa çıkıyor ve koronavirüs salgınının yayılmasına neden oluyor. Prof. Dr. Melih Bulut, “Sokağa çıkma yasağı sadece yaşlılar için değil, herkes için olmalı!” diyerek, yaşlılar için koronavirüs salgınının risklerini anlattı. 

prof dr melih bulut
Koronavirüs salgını Türkiye’deki yaşlı nüfusu nasıl etkileyecek? 

Değişik ülkelerden değişik raporlar geliyor yani İtalya’daki rakamlar, ABD veya Çin’deki rakamlar birbirinden farklı ama sonuçta yaşlı nüfusun ve özellikle yaşlılıkla beraber eşlik eden yüksek tansiyon, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalığı olan kişilerde hastalığın daha ağır seyrettiği ve daha yüksek oranda öldürücü olduğunu görüyoruz. 

Bizde de şu ana kadar olan rakamlar yol gösterici değil ama gene de yaşlı nüfusta fazla bir kayıp olduğunu görüyoruz. Bu durumun genel sebepleri var. Örneğin yaşlandıkça bağışıklık sisteminde doğal olarak bir zayıflama meydana geliyor. Bunun için de 65 yaşın üstündeki insanlara her yıl grip aşısı, zatürre aşısı öneriyorduk. 

İkincisi, yaşlanmayla beraber kronik hastalıkların sıklığı da artıyor. Bu da bir faktör. 

Üçüncüsü, bu virüsün çocuklarda özellikle daha az bulgu verdiği hem de şimdiye kadar çocuk hasta kaybı yok denilebilecek kadar az. Onun için bunun mekanizması da tam olarak bilinmiyor.
koronavirus cocuklara bulasir mi

Bu noktada koronavirüsün çocukları etkilemediği gibi bir inanış var. Çocuklar virüs taşıyıcısı olabilirler mi? Çocuklar için tehlike var mı? Böyle bir durumda ailemizde bizimle birlikte yaşayan yaşlıları salgından nasıl koruyabiliriz?

Çocuğa kendi sağlığı açısından çok büyük bir risk oluşturmuyor. En azından şimdiye kadar 300 bini aşan vaka oldu ve bu vakalardan elde edilen bulgularla bunu söyleyebiliriz. Virüsün bu haliyle çocukların kendi sağlıkları için çok büyük bir tehlike yaratmıyor. Nitekim bildiğimiz grip virüsünden tehlikeli değil ama diğer yaş gruplarında çok tehlikeli. 

Çocuklar risk grubunda değil fakat taşıyıcı mı oluyorlar bu durumda? 

Evet. Bu nedenle semptomları az olduğu için farkına varılmıyor ve taşıyıcı oluyorlar. Dünyada pek çok kültürde zorunluluklar nedeniyle çocuklarla ileri yaş grubundaki insanlar bir arada olduğu için  çok kolaylıkla çocuklardan yaşlılara hastalık bulaşabiliyor. O yüzden bütün yaş gruplarının, hepimizin bu aylarda sanki hastaymış, sanki virüs bizde varmış gibi öksürmemize hapşırmamıza, temizliğimize, hijyenimize yani kısacası herşeye dikkat etmemiz gerekiyor. En önemli koruyucu faktör bu.

yasli insanalr ve torunlari
Özellikle torunu olan ve aileyle yaşayan yaşlılar oluyor. Çalışan ailelerin çocuklarına da büyükler bakıyor. Böyle durumlarda ne yapılmalı?  Ailesi ile oturan yaşlıları korumak için hangi önlemleri alabiliriz? 

Okullar tatil edildiği için mecburen dışarıyla temasın olabildiğince azaltılması gerekiyor. Dışarıya kim gidiyorsa çalışmak için veya başka bir nedenle eve geldiği zaman ayakkabılarını dışarıda bırakması, üstünü değiştirmesi, hemen elini yüzünü en az 20 saniye sabunla yıkaması, gerekiyor. Aynı zamanda iş yerinde de dikkatli olması ve en ufak bir hastalık belirtisi varsa hemen test için başvurması, kendini izole etmesi alınabilecek önlemlerin başında yer alıyor. Şu anda bir çok evde yaşlılarda çocuklar iç içe yaşıyorlar. Bunun bir sakıncası yok ancak saydığımız bu önlemlere dikkat edilirse…  

huzurevindeki yaslilarin koronaviruse yakalanma riski nedir
Ülkemizde bakıma ve desteğe muhtaç yaşlılar var, huzurevlerinde kalanlar var. Bu kişilerin sayısı ciddi bir orandır diye düşünüyorum. Ülkemizde yaşlı sayısı ne kadar? Bu kişilerin sayısı ne kadardır ve hastalıktan onları nasıl koruyacağız? 

2018 TÜİK verilerine göre Türkiye’deki toplam yaşlı nüfus 7.186.204.  Tam rakamları bilmiyorum ancak huzurevlerinde kalan yaşlı kişi sayısı milyonlarla ifade edilmiyor. Bildiğim kadarı ile Türkiye’de 100 binin altında kişi huzurevlerinde kalıyor. Bu devlet istatistiklerinde de görülebilir. TÜİK istatistiklerinde olduğunu zannediyorum. 

Burada dikkat edilmesi gereken dışarıdan içeriye temas. Huzurevlerinde bu salgın öncesinde ziyaretler kısıtlandı. Devletimiz güzel bir yönetmelik çıkardı bu kurumların akreditasyon kriterlerini yeniden belirledi. Bunlar da çok sağlıklı adımlar oldu. 

Nasıl yani hocam? Biraz daha detaylandırabilir misiniz konuyu? 

Huzurevleri bu konuda birçok kuruma göre daha erken tedbir aldılar. Tabi risk altındalar. Böyle bir süreçte dışarıyla irtibatı olabildiğince azaltmak önemli. Diğer bir konu hijyen kurallarına dikkat etmek. Gelen kişilerin ellerini yıkaması, hastalık riski varsa içeriye alınmaması ve şüpheli kişilerin make takarak içeri girmesi ve malzemelerin temizlenerek içeri alınması gibi önlemlerle alındı.   

Biliyorsunuz bu durum dünyada ve özellikle batıda çok ciddi sorun oldu. Hastalık huzurevlerinden yayıldı. Türkiye’de çok şükür böyle bir sorun yaşanmadı. 

koronavirus sokaga cikma yasagi evden cikma yasagi
Sokağa çıkma yasağı herkese uygulanmalı 

Hangi yaş grubu özellikle risk altında?  65 yaş üstü kişilere sokağa çıkma yasağı getirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Şimdi burada en büyük risk aslında 85 yaş üstü dediğimiz ileri yaş grubunda. 75-85 yaş grubunda daha az, 65-75 arasında daha az. Şu noktada 65 yaş üstünü hemen herkese yaşlı diyoruz bu yanlış. Yaşlıdan yaşlıya risk oranları değişiyor. Daha önce de söylediğim gibi kronik rahatsızlıkları olan kişiler zaten ayrı bir kategori. Bu genellemeyi doğru bulmuyorum.Dolayısı ile uygulamayı da doğru bulmuyorum. Çünkü sadece yaşlıların dışarı çıkmasını engellemek, çok ciddi bir fayda sağlamaz. 

Türkiye’nin problemi şuan son derece ciddi bir aşamaya geldi. Çünkü en hızlı yükselen, en hızlı artış gösteren biziz. Şu anda dünya rekoru bizim elimizde. Çin’i, İtalya’yı, İspanya’yı geçtik. O yüzden eğer bir yöntem olarak sokağa çıkma yasağı uygulanacaksa herkese uygulanmalı ve çok ciddi bir şekilde bütün işyerleri kapatılmalı, fabrikalar kapatılmalı, devlet bütün vatandaşlara geçinebilecekleri kadar temel vatandaşlık geliri taahhüt etmeli. Bu desteğe ihtiyacı olmayanlar, yüksek emeklilik geliri olanlar bu destekten istifade etmeyebilir ve başkasının kullanması için bağışlayabilir. Bu garanti altına alınarak, here şey kapatılmalı. Ancak bu işin altından böyle kalkılır. 

Yaşa dayalı ayrımcılık yapılmamalı…

Yaşlılar adeta bir günah keçisi ilan edildi. Bu hastalığın başından itibaren yaşçılık dediğimiz, yaşlılara karşı ayrımcılık yapıldı ve çok tehlikeli bir şekilde yayıldı. Bu durumun bir algı operasyonuna dönüştürülmesini engellememiz lazım. Çok yanlış buluyorum bu kararı. 

Şimdi yaşlıları sokağa salmıyorsunuz ama son derece olumsuz şartlarda çalışan fabrikalar var,  çağrı merkezleri var. Bir sürü çalışan yer var. Buralarda çok hızlı bulaşma zaten oluyor. Üstelik şöyle de bir durum var: Coğrafi dağılım da şimdiye kadar açıklanmadı, çok büyük bir hata. Açıklanması lazım çünkü bazı yerler var hiç virüs yok, hiç hastalık yok. Oralarda giriş çıkışlar çok kontrollü yapılarak, virüsün Tüm Türkiye’ye yayılması engellenebilir. Şuan köylerdeki insanlara sokağa çıkmayın demek çok mantıklı olmaz. Şimdi bu insanların ekmeğin suyunu kim alacak, kim getirecek?
yasli dostu hastane

  • Kentlerimiz ve hastanelerimiz yaşlı dostu değil- 

İlerleyen günlerde salgın ilerlerse evlerimizden çıkamayabiliriz. Sokağa çıkma yasağı herkes için geçerli olursa bu süreçte yaşlılara nasıl destek olabiliriz? Ne tavsiye edersiniz? Neler yapılması gerekir? 

Yaşlılık konusunda böyle bir çalışma yaptığın için öncelikle seni kutluyorum. Yaşlılık konusunda aslında çok hazırlıksız yakalandık. Şöyle ki bir kere sağlık kurumlarımız yaşlı dostu değil. Yaşlı dostu olmak diye bir kavram var Dünya Sağlık Örgütü ve başa kurumların belirlediği. Temelde böyle bir problem var. İkincisi, kentlerimiz yaşlı dostu deği. Yaşadığımız yerler, ilçeler, kentler yaşlı dostu değil. Biz yıllardır uğraşıyoruz yaşlı dostu kent, yaşlı dostu hastane olsun diye ama bunların karşılığını ne devlette, ne de sivil toplumda bulamıyoruz. Ne de yerel yönetimlerde… Şimdi tabi bu gerçekle yüzleşiyoruz!… Örneğin çok sınırlı sayıda belediyede yaşlı nüfusa hizmet götürme söz konusu. Bu konuda ellerinde bir envanter olduğunu bile zannetmiyorum. Eşimle ben 65 yaşın üstündeyiz ama şimdiye kadar kimse bize Beşiktaş Belediyesi’nden “sizin bir ihtiyacınız var mı?” diye sormadı..  Bu konuda desteğe ihtiyacı olan birçok yaşlı var. Toplu olarak sokağa çıkma yasağı ilan edilirse bu insanlar yakınlarının veya sivil toplum örgütlerinin desteklerinden mahrum kalacaklar. Ya da durumunuzu belgelendirmeniz istenecek sizden. Bu durumun yaratacağı bürokrasi ya da zorluklar bu kadar akut dönemde işleri güçleştirecek faktörler. Ekmeği kim getirecek, en basit ihtiyaçlar nasıl karşılanacak?… 

Bu süreçle birlikte bütün devlet yapılanmamızı ve süreçlerimizi gözden geçirmemiz lazım. İnsan için insan merkezli her şeyi organize etmemiz lazım. Bu ihtiyaç artık çok net kendini gösterdi çünkü bu salgın ilk değil,  son da olmayacak. Bundan sonra sıklaşarak üstümüze gelecek. Çünkü dünyanın karakterini çok bozduk. Bu kadar bozulmuş bir dünya elbette oldukça fazla virüs üretir, zaten hep üretiyordu. Dünyanın asıl sahibi virüs ve bakteriler. Bu gerçeği bilerek hazırlıklı olmamız lazım. Özet olarak yaşlılık konusunda hazırlıksız yakalandık!…
yasli dostu hastaneler

  • Gelecek yaşlılarda, çünkü hepimiz yaşlanacağız –
  • Uzun dönemli bakım sigortası çıkarılması lazım – 

Son olarak…. Bu süreçten nasıl ders çıkarmalıyız? Neyi değiştirmemiz, ne yapmamız gerekiyor? Yaşlılar için acilen neler yapılmalı?

Birincisi, kentlerimizi yaşlı dostu kent haline getirmemiz getirmeliyiz. İkincisi de sağlık kurumlarımızı da yaşlı dostu haline getirmeliyiz. Bu çalışmalarla toplumda farkındalığı ve bilinci artıracak, devlette ortak akılla sorunların çözülmesini sağlayacaktır diye düşünüyorum. Üçüncüsü, artık sadece bir genel sağlık sigortası yereli olmuyor. Uzun dönemli bakım sigortasının da devreye alınması lazım. Zaten bu kriz öncesinde devletin gündemindeydi. Bunların da artık süratle çıkarılması lazım. Devir artık az konuşup, çok iş yapma zamanı. özellikle yaşlılar için yapılacaklar çok önemli. Çünkü bir gün gelecek hepimiz yaşlanacağız ve o duruma düşeceğiz. Onun için hepimizin görevi şimdiden geleceğe hazırlanmak. Yaşlılık konusunda adım atmak, ülkeyi geleceğe hazırlamak demektir. Bu göz ardı ediliyor. Sanki ülkenin geleceği gençlermiş gibi görülüyor. Hayır! Ülkenin geleceği sizin bugün yaşlılarla ilgili yaptığınız işlerdir. “Gelecek, yaşlılarda” diyorum ben çünkü herkes yaşlanacak. Bu kültürel optik bir yanılgımız da var. Bunu aşarsak, yaşlı ayrımcılığını da aşarız. Bu durum dil, din, ırk ve etnik köken ayrımcılığı gibi bu da toplumları içten içe kemiren, birlik ve dayanışma duygusunu zedeleyen bir durumdur. 

Prof. Dr. Melih Bulut kimdir?

09.01.1954 doğumlu. Ankara Fen Lisesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Aynı fakültede çocuk cerrahisi ihtisası yaptı ve doçent oldu. 1987’de İstanbul Şişli Etfal Hastanesinde Çocuk Cerrahisi Kliniğini kurdu. 1997’den itibaren International Hospital, Anadolu Sağlık Merkezi, Yeditepe Üniversitesi Hastanelerinde başhekimlik yaptı. 2005’te Profesörlüğünü aldı. Başkent Üniversitesi Marmara Bölgesi Genel Koordinatörlüğü ve Medicana International İstanbul Hastanesi Genel Direktörlüğü görevlerinde bulundu.

Hastane Dergisinden Yılın En İyi Hastane Yöneticisi Ödülünü, Hospital Manager Dergisinden de Yaşam Boyu Başarı Ödülünü aldı.

Sağlık ve Sigorta Yöneticileri Derneğinin bir süre başkanlığını yürüten Dr. Bulut sağlıkta inovasyon, yapay zeka, nadir hastalıklar ve yaşlılık konularında gönüllü çalışmalarda bulunmaktadır. Sağlıkta İşbirliği Platformunun kurucusu, Hedef Nobel İnsiyatifinin ve Sağlıkta Yapay Zeka Grubunun aktif bir üyesidir.

 

Bir Cevap Yazın