Koronavirüs hakkında çocuklarla nasıl konuşulmalı?

0
679

Koronavirüs hakkında çocuklarla nasıl konuşulmalı? Çocuğumla COVİD-19 hakkında konuşmalı mıyım? Koronavirüs paniği çocukların psikolojisini nasıl etkiliyor? Çocuklara neden önlem almamız gerektiği nasıl anlatılmalıdır? Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Figen Çakmakçı, koronavirüs salgını hakkında çocuklarımızla nasıl konuşmamız gerektiğini yazdı…

Bugünlerde salgın hastalık senaryolu Hollywood filmi izler gibiyiz. Çin’de yaşanırken, sanki bizde hiç yaşanmayacakmış gibi düşündüğümüz, başımıza gelmeyince de işin ciddiyetini pek kavrayamadığımız bir durumla karşı karşıyayız. Biz erişkinlerin bile durumun ne olduğunu anlayamadığı; “Doğru bilgi kaynakları neler? Ne yapmamız gerekiyor? Önlem alırken acaba abartıyor muyum?” diye düşünüp durduğumuz; hayal mi, gerçek mi ayırt edemediği kriz günlerinden geçiyoruz. Hal böyle olunca, çocukların -hangi yaş grubundan olursa olsun- kafalarının karışmaması, belirsizliğin getirdiği endişe durumunu yaşamamaları mümkün değil.

Çocuklar bu tip kriz durumlarında, en çok anne baba tutumlarını modeller. Örneğin panik havasında alış veriş yapan, abartılı hijyen kurallarını uygulayan, normal davranış tutumları değişmiş bir erişkinle karşılaşınca korku girdabına çekilmemeleri mümkün değildir. 

Anne baba tutumları neler olmalı? 

Sizler endişelenir ve panik havasına girerseniz çocuklarınız daha çok endişelenir. Dolayısıyla bize düşen, endişelerimizi kontrol altında tutmak, abartılı tepkilerden ve davranışlardan kaçınmaktır.

Çocuğumla COVİD-19 hakkında konuşmalı mıyım? 

Koronavirüs hakkında konuşmaktan, tartışmaktan kaçınmayın. Günümüz teknolojisi çocukları her şeyden haberdar ediyor. Komplo teorilerinden bile…

COVİD-19 en önemli gündemimiz olduğuna göre, bu konudan hiç bahsetmemek, çocukların kaygılarını daha çok artırır. Soru-cevap şeklinde direkt konuya girmeden, çocuğun yaşanan durum hakkında neler bildiği, sohbet havasında konuşulmalıdır. Bu konuşma, tercihen gündüz saatlerinde oyun oynarken, birlikte yaptığınız bir etkinlik sırasında yapılabilir.

Doğru bilgi vermenin en iyi yolu ne bildiklerini öğrenmekten geçer. Öğrendiğiniz bilgilerden doğru ve gelişimsel olarak yaşına uygun olanları onaylayın. Yanlışları düzeltin. Bilgiye ulaşabilecek yaşta olan çocuklar için doğru bilgi kaynaklarını öğretin. Örneğin; Sağlık Bakanlığı, Türk Tabipler Birliği, Dünya Sağlık Örgütü gibi kaynakların güvenilir olduğu, sosyal medya kanallarından gelen bilgilerin yanlış olabileceği gibi.

Fazla bilgi zorlayıcı ve bunaltıcı olabilir. Sorulara dürüst, net ve kısa yanıtlar verin. Her şeye cevap vermeniz mümkün olmayabilir. Bilim bile henüz virüs hakkında her şeyi çözmüş değil. Önemli olan, çocuğunuz ihtiyaç duyduğunda yanında olabilmenizdir.    

Güvende oldukları, her türlü önlemi aldığınızı, çocuklar sizlerden duymak isterler. “güvendesin, biz yeterince önlem aldık, sokağa çıkamasak bile evde ihtiyacımızı karşılayacak her şey var” gibi sözleri duymak isterler. Sadece bizim biliyor olmamız onlar için yeterli değildir.

Çocuklara neden önlem almamız gerektiği nasıl anlatılmalıdır?

Önlemlere neden ihtiyaç duyulduğu açıkça anlatılmalıdır. Herkesin sağlığı için gerekli olduğu, özellikle yüksek risk grubundaki anneanne, dede gibi sevdiklerimizi korumak için bu önlemlerin uygulanması gerektiği mutlaka vurgulanmalıdır. Hastalığın kendileri için çok risk oluşturmadığı, ancak sevdiklerimizi korumak için çok dikkat etmemiz gerektiği, eğer yeterince koruşursak sevdiklerimiz ve kendimiz için hastalığın ölümcül olmadığı da söylenmelidir. 

Kriz durumunu avantaj haline döndürmek elimizde

Hijyen kurallarının basit ve güvenilir yöntemlerle öğretilmesi için bundan daha uygun bir zaman yok sanırım. Tüm aile bireylerinin hijyen kurallarına uyarak model olması da öğretmeyi kolaylaştıran bir yöntemdir.

Birlikte zaman geçirmenin AVM’ye gitmek, alış veriş yapmak olduğu günümüzde, çevresel uyaranların minimum olduğu bir ortamda birlikte zaman geçirmenin keyfine varabilmenin fırsatını yakaladığımız için çok mutluyum. Evde etkinlik yapmak, oyunlar oynamak, mutfakta kekler pişirmek ve belki de ev işleri için ufak sorumlulukların paylaşılabileceği bir dönem aynı zamanda bu. 

Çocukların oyun konsollarına gömülüp, büyüklerin televizyon veya telefon ekranlarına kilitlendiği, ilişkilerin kopma noktasına geldiği günümüzde, silkinip uyanmak ve kopmuş bağlarımızı yenilemek için de karantina bir avantaj yarattı diyebiliriz.

Bu dönemde nelere dikkat edilmeli? 

Okullar kapatıldığına göre, ilk iş olarak zamanın planlaması yapılmasıdır.

Rutinler oluşturulmalıdır. Yatma, uyanma, ders, oyun, ekran saatleri tanımlanmalı ve bunlara uyulması sağlanmalıdır. Belirsizlik ve kuralsızlık çocukların kaygılarını ve davranış sorunlarını daha da artırabilir. 

Sürekli virüs hakkında konuşmak, kontrolsüzce televizyon veya sosyal medya haberlerine maruz bırakmak, çocuğun bilgi bombardımanına maruz kalması da kaygılarını artırabilir.

Kontrolsüzce ekran başında kalmasına izin vermek yerine, gün içinde belli saatlerde “güvenlik/karantina kurallarına uyularak” açık havaya çıkması için fırsat yaratılması da çocuğun mutluluğu için önemlidir.

Hijyen konusunda sürekli baskı yapmak, abartılı el yıkama ritüelleri kaygı bozukluğu ya da titizlik hastalığı gibi yatkınlığı olan çocukların kaygıların daha da artırabileceği unutulmamalıdır. Her uygulama dozunda ve yeterince olmalıdır. 

Hijyen konusu öğretilmeye çalışılırken bu, çocuğunuzla aranızda bir ilişki sorununa dönüşmemelidir.

 

Önceki İçerikSokağa çıkma yasağı sadece yaşlılar için değil, herkes için geçerli olmalı!
Sonraki İçerikKoronavirüs aşısı bulundu mu, salgından nasıl korunabiliriz?
Uzm. Dr. Figen Karaceylan Çakmakcı
1972’de Isparta’da doğdu. 1990’da Antalya Anadolu Lisesi’nde lise eğitimini tamamladıktan sonra, 1997’de Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden tıp doktoru olarak mezun oldu. 1999-2004 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrsi Anabilim Dalında Çocuk ve Ergen Psikiyatrsi uzmanlık eğitimini tamamladı. 2004-2010 yılları arasında Kocaeli il sınırları içinde çeşitli hastanelerde Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı olarak çalıştı. 2007 yılında Dünya Çocuk Psikoloji&Pedogoji Merkezini kurdu. 2004 yılından beri çeşitli sosyal sorumluluk projelerine konuşmacı olarak katılmakta, ayrıca birçok eğitim kuruluşunda öğretmenler ve anne babalara yönelik seminerler vermektedir. Halen, çeşitli televizyon programlarına konuşmacı olarak katılmakta, gazete ve dergilere çocuk ruh sağlığı ile ilgili makaleler yazmaktadır. Şu anda kendi kurduğu Dünya Çocuk Psikoloji&Pedogoji Merkezi iş ortaklığı çerçevesinde psikologlar ve eğitim uzmanlarının görev aldığı bir ekipte çocuk psikiyatrisi uzmanı olarak bulunmaktadır. Dodi’nin Akıl Oyunları (Dünya yayınları) , Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Öğretmen Kitabı (Nobel Yayınları) ve Okuyorum-Yazıyorum Birinci Sınıf Okuma Seti ( Doğan Yayıncılık) kitaplarının yazarıdır.

Bir Cevap Yazın