Mükemmel ebeveyn olmak bir cehennemdir

0
990

Şiddetsiz İletişimi geliştiren Marshall Rosenberg’in öğrencisi olan Sura Hart seminerine Rosenberg’in sözleri ile başladı; ‘hayalimizdeki ideal anneye yaklaştığımızda kendimize katı davranabiliriz, oysa ebeveynlik birlikte öğrenmektir ve bir yolculuktur’..

“Ebeveynlik sürecinde kendine şefkat duyan bir yerde olmak ve destek almak çok önemli, çünkü çocuklar büyüyorlar ancak onlar büyüdüklerinde de mevzu bitmiyor, biz de ebeveynler olarak her an büyüyoruz. Biz büyüdükçe ilişkimiz de büyüyor. Biz büyüyen çocuklarımıza uyumlanmaya çalışırken çocuklar da yaş alan ebeveynlere uyumlanmaya çalışıyorlar. Tüm bu dönüşüm içerisinde meraklı, öğrenen bir yerde durmaya nasıl devam ederiz bunu öğrenmeye ihtiyacımız var.’ diyen Hart daha ilk andan itibaren bize farklı bir yerden bakmayı önerdi.

Küçük alışkanlıklar edinmek hayatımızda büyük farklılıklara yol açabilir. Saygı, kutlama, şükran, değer bilme, takdir hepimizin ihtiyacı değil mi? Ama tüm bunları ne kadar az alıyor ve ne kadar az veriyoruz. En başta kendimizi takdir etme, hayatımızda yeri yok gibi…

Sura Hart’ın çocuklarımızla temasta kalmak ve iletişimimizi geliştirebilmek için önerileri:

Aile toplantıları düzenleyebilirsiniz.

Bu toplantıların adı toplantı olmak zorunda değil, kim bilir belki de parti olabilir. Bu toplantıların da ana gündemi ‘Birlikte nasıl yaşamak ve öğrenmek istiyoruz?’ sorusu olabilir.

Evde kurallar olacaksa birlikte karar vermek, herkesin söz hakkı sahibi olması kıymetli. Beklentilerden önce teşekkür ve şükran duygularının da aynı ortamda paylaşılır olması değerli. Bu soru aynı zamanda işbirliğinin de paylaşımın da anahtarı olabilir.

Maalesef çocuklar karar verme süreçlerine dahil olmadıklarında işbirliğine de açık olmuyorlar. Ancak bu yolla çocuk aile hayatına katılımda bulunduğunu, söz hakkı olduğunu hissedebilir.

‘Hep beraber epeyce bir zaman birlikteyiz, bu vakti eğlenceli bir şekilde geçirmek için ne yapabiliriz?’ sorusu ile onları konuya dahil edebiliriz, aksi taktirde yaşlar ilerledikçe dirençle karşılaşıyor olmak mümkün. Bu soruyu katılımcılığa ve işbirliğine davet eden bir yerden sormuş oluyoruz.

Her bir kelimenin bizim kültürümüzdeki yansıması bile farklı. Mesela aile içinde işbirliği ifadesi çok kullanılmıyor, onun yerine kadın yardım ister konumunda oluyor. Ya da saygı ifadesinden bazıları yetişkine uyumlanmak otorite ya da empati anlayabiliyor. Önemli olan bizim aile olarak bu kelimeleri nasıl kullandığımız.

Aile toplantılarını rutine bindirmekte fayda var, bu şekilde aile bireyleri konuşma alışkanlığı edinmiş oluyor. Konuşma alışkanlığı olan çocukla ergenlikte iletişim kurmak daha kolay olacaktır.

Hart, çiftler arası ilişkilerde de kullanılabilecek çok sihirli bir soru armağan etti; ‘Bugün senin hayatını zenginleştiren, benim yaptığım bir şey söyleyebilir misin?’. Harika değil mi?

Seçimi onurlandırabilirsiniz

Hepimiz tavsiye vermede çok bonkörüz ama tavsiye vermeden önce birbirimize tavsiye almak isteyip istemediğimizi sormuyoruz. Çocuklarımıza tavsiye isteyip istemediklerini bir alışkanlık edinerek sorabiliriz. Böylece onların seçimini de onurlandırmış oluruz.

Konuşan kişi oysa bırakın sahne ışığı onun üstünde parlasın.

Çocuklar bazen sorularla bazen de sorunlarla gelirler, kıymetli olan geldikleri anda kendinden bir şey katmadan sadece dinleyen bir yerde olmaktır. Birisi için an’da, sadece orada olmak çok değerli.

Eğilimimiz onlar için hep bir şeyleri çözmek doğrultusunda, ama bu fırsat anlarında önemli olan onlarla bağ kurmak.

Onun için bir şeyleri düzeltme telaşı olmadan mevcut olmayı başarabilir miyim? Bu bir bakıma kendimi tutmayı deneyimlemek. Düşüncelerimi, endişelerimi gözlemlemek. Merakla ve merakı asla kaybetmeden dinlemek.

Şiddetsiz iletişimin en önemli ilkelerinden biri ‘her an elimizden gelenin en iyisini yaparız’. Bu aslında sınırlılıkları kabul etmektir.

Yeni bir iletişim Dili: Zürafa Dili

Toplum ve popüler kültür bize önyargıları, suçlamaları, genellemeleri, yargıları, sabırsızlığı ve eleştirmeyi öğretiyor, şiddetsiz iletişim buna çakal dili diyor. Bizim görevimiz kalp dili ile dinleyerek tüm bunların arkasındaki insanı görebilmek. Şiddetsiz iletişim dikkati koyabileceğimiz yeni bir yer ortaya koyuyor; “kalpten kalbe iletişim kurmak”. Şiddetsiz iletişim pratiği merakı geliştirmekle oluşuyor, olumsuz davranışın arkasındaki temel ihtiyaç ne onu arayabilmek iletişimde önemli bir açılım yaratıyor. Bunun için de dinlemenin artması önemli.

Buradaki en önemli konu alışkanlıklarımızın farkına varmak. Hemen araya girip çözmek yerine onu kendi seçimini kendi yolunu görmesi için sadece orada olmak gibi. Yorum vermeden dinlemek oldukça özgürleştirici, dinlenilen için de, dinleyen için de.

Üç temel prensibi iletişiminizde ele alın diyor Sura Hart;

  1. Hepimiz aynı ihtiyaçları paylaşıyoruz.

  2. Her davranışın arkasında bir ihtiyaç yatıyor, bunu unutmamak.

  3. Hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz.

  • Değerler evrensel, ihtiyaçlarımız insani, çocukların da öyle…

Her insanın olumlu ya da olumsuz diye nitelendirebileceğimiz tüm davranışlarının altında aynı insani ihtiyaçlar yatıyor. Örneğin aşırı bilgisayar oyunu oynayan bir çocuğunuz var, şimdi düşünelim onun ihtiyaçları neler olabilir; kabul görmek, özgürlük, empati vermek, görülmek, duyulmak hatta sosyalleşmek. Bu ihtiyaçları gördükten sonra bunlar farklı hangi yollarla giderilebilir çözümleri hakkında çocuğunuzla konuşabilirsiniz.

Şiddetsiz iletişimde koruyucu güç kullanımı var, yani işin içinde zarar görme ya da zarar verme varsa direkt müdahale ediyoruz.

İhtiyaçlar üzerine konuşabilirisiniz

Çocuklarla ihtiyaçlar üzerine konuşmak, iletişimi farklı bir noktaya götürüyor. Yani onunla ilgili yanlış olan şey ne diye düşünmek yerine, onun içinde ne oluyor, onun ihtiyacı ne konuları üzerine yoğunlaşmak. Kendi ihtiyacın yerine onun ihtiyacı üzerinden düşünmek zor bir yer ama oldukça öğretici.

Zorluklar yaratıcılığı besler

Her zorlu an aslında birlikte bir şeyler öğrenebileceğimiz bir yer. Konulara bu gözle bakarsak kendi davranışlarımızı da kontrol edebiliriz. Onun davranışlarını takdir etmek, kutlamak için zaman ayırmalı. Kendi seçimlerine sahip olmaları için onları desteklemeliyiz.

Bir Cevap Yazın