Çocuk haczi nedir? Birçok kişinin, basın mensubunun, milletvekilinin bu iki kelimeyi aynı cümle içerisinde duyunca yüzünün aldığı hali en iyi bilenlerdenim. İlk duyduğunda çocukların haczedilmesi kavramını algılamakta zorlanılması çok normal, yıllardır kendi evladını görmek için haciz işlemi yapmak zorunda kalan milyonlarca insan bile bunu içine sindiremiyor hazmedemiyor. Meselenin pek çok boyutu var. Gelin birlikte inceleyelim.
Çocuklar kim tarafından haczediliyor?
Resmi istatistiklere göre ülkemizde bugüne kadar velayet %80 oranında anneye, %20 oranında babaya verilmiş bulunuyor (Bu oranlara anlaşmalı olarak gerçekleşen boşanmalar da dahildir). Boşanma sonrası çocuğunu haczetmek zorunda kalan her on kişiden sekizi baba, ikisi anne dir.
Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan evladını haczetmek zorunda kalan anne gibi birçok annemiz var duyulmayan. Yeterli ekonomik gücü olmayan bu nedenle hakkını arayamayan birçok anne ve baba da bağrına taş basıp evladını arayıp soramaz olmuştur. Derneğimize ulaşan kadınlarımıza da yardımcı oluyoruz. Bizim için asıl olan çocukların üstün yararıdır. Birkaç yüz lira geliri olduğu için adli yardım alamayan anne ve babalara Babasız Bırakılan Çocuklar Çocuksuz Babalar Derneği olarak sahip çıkıyor, elimizden gelen yardımı yapıyoruz.
Neyi / kimi haczediyoruz?
Kendi öz evladımızı haczediyoruz. Neden mi? Çünkü velayet sorumluluğu verilen kişi bu hak ve sorumluluğu kötüye kullanmıştır. Çünkü velayet hakkının kötüye kullanılmasını yargı korumaya devam etmektedir. Çünkü yargı sistemi çocuklarımızı, bu ülkenin geleceğini tehdit eden tehlikelerin farkında değildir.
Haksızlık etmemek lazım çok isabetli ve doğru işler de yapılıyor mesela hayvanları korumak için gerekli düzenleme yapılmış, psikolojileri bozulacağı için evcil hayvanlar sahiplerinin borçları yüzünden haczedilmiyor.
Haciz işlemi nasıl yapılır?
Her ay en az iki defa çalıştığınız iş yerinden izin alabilirseniz adliyeye gitmeniz, icra müdürlüğünde dosyanızı bulup dilekçenizle birlikte memura vermeniz, sonra banka şubesine gidip harç ve masrafları yatırmanız makbuzları müdür yardımcısına teslim etmeniz, yetmez günlük işlem trafiği içerisinde sıra size gelip karar verildiğini görebilirseniz işleminiz tamamdır. İki saati bulan bu süreç nedeniyle bu sefer de kovulmamışsanız şanslısınız. İşinize dönebilirsiniz!
Evladınızla aynı yerde yaşamıyorsanız işiniz daha zor. Yukarıdaki sürece ilaveten çocuğun yaşadığı yer adliyesine bağlı icra müdürlüğünde bulunan talimat dosyasına başvuru yaptığınız yerdeki memur UYAP sistemi üzerinden talimat yazar, yetmez amiri onaylamalıdır. Bu aşamaya kadar geldiğinize göre sizin evraklarınız masaların üstündeki dosya yığınları arasında ilerleyebilmiş, şansınız yaver gitmiş demektir. UYAP sisteminde bir aksaklık olursa talimat ilgili birime ulaşmayacağından evladınızı göremezsiniz. Talimatın ulaştığını teyit etmek ve görevlendirilen personeli bulmak için ilgili icra müdürlüğüne telefon açmaya başlarsınız.
Görevlendirilen personel sağlık sorunu yaşamamış ve yolda kalmamışsa, sözleştiğiniz zamanda adliye çevresinde buluşursunuz ve evladınızın ikamet ettiği adrese gidersiniz. Evladınız kaçırılmadıysa, velayet sahibi ve ailesi mukavemet göstermezse kolluk kuvvetlerine ihtiyaç olmadan evladınızla göz göze gelebilirsiniz. Biraz daha sabretmelisiniz kucaklayıp koklamak için tutanağın düzenlenmesi ve imzaların tamamlanması gerekir.
Sosyal hizmet uzmanı çocukla görüşür. Fiziksel ve ruhsal olarak çocuğu değerlendirir. Çocuk velayet sahibinin bilerek yada bilmeyerek yürüttüğü duygusal istismar nedeniyle uzaktaki ebeveynine gitmek istemez ise çocuğa psikolojik destek sağlamak ve sakinleştirmek için oradadır uzman. Çocuk gitmek istemediğini beyan etse, dirense de sosyal hizmet uzmanı durumu tutanakta ancak tespit edebilir, kişisel ilişki kurulmasına engel olamaz. Bizzat yaşadığım için biliyorum. Duygusal olarak istismarına maruz kaldığı, ebeveyne yabancılaştıran velayet sahibinden uzaklaşıp baş başa kaldıktan sonra her şey normale dönüyor.
Tutanağa imzalar atıldı ve evladınızı teslim aldınız. Maraton koşusunu tamamladınız ve ipi göğüslediniz. Evladınıza sarılıp kokusunu içinize çekin, sınırlı zamanınız var. Kronometre sıfırlanana kadar keyfini çıkartın!
Sakın teslim zamanın kaçırmayın, mahkemenin belirttiği saat gelmeden hemen önce teslim edin. Teslime giderken mümkünse yalnız olmayın! Her zaman bir görgü tanığı olmasında yarar var zira iftiraya maruz kalabilirsiniz. Mümkünse evladınızı mutlu huzurlu ve sağlıklı olarak vaktinde hiçbir olumsuzluk olmadan teslim ettiğinizi kamerayla tespit edin. Paranoyak değilim bunların neden gerekli olduğunu anlatacağım daha sonra size.
Ben evladımı teslim ettikten sonra üzerinden çıkan atletine, tişörtüne sinen kokusuyla avunuyorum birkaç gün. Yastığımın altına koyduğum kıyafeti bir sonraki görüşe kadar taşıyamıyor evladımın kokusunu, aslanımı görmek için 2 hafta, beş hafta sonu olan yılın altı ayında ise 3 hafta beklemek zorundayız. Yılın 52 hafta sonunu bile ikiye bölüp adil dağıtamayacak kadar matematiğimiz zayıf. Sabır ve zaman ilaç olur diyorlar, bekliyoruz.
İcra masrafına evladını görmek isteyen ebeveyn katlanıyor
İcra iflas kanununda açık hüküm var, yükümlülüğünü yerine getirmeyen icra yoluna gitmeye neden olan borçlu icra işleminde harcanan harç ve masrafları ödemekle yükümlüdür. Bu kanunun hiçbir istisnası olmamasına karşın 1940 yılından bu yana çocuk teslimi konulu icra dosyalarında uygulanmıyor açılan davalar aleyhe sonuçlanıyor. itirazlar ise Yargıtay tarafından reddediliyor. Kanunun lafzı ve ruhuna aykırı uygulamalar bunun nedenini düşündürüyor.
İcra Harcı her sene yılbaşında yeniden belirleniyor. Geçen yıl 73,60TL olan icra harcı 2018 yılbaşında 84,20TL olarak belirlenmişti. Bir diğer gider kalemi ise sosyal hizmet uzmanı için ödenen ücrettir. Bunun belirlenen bir tarifesi bulunmamakta, İcra Müdürlüğü ve Sosyal Hizmet Uzmanı tarafından belirlenmektedir. 100TL ila 200 TL arasında değiştiğini biliyorum. Son gider kalemi ise ulaşım masrafı. En çok can yakan kısımda bu aslında. Siz kendi aracınızla görevlileri alıp tekrar bırakabileceğinizi belirtseniz bile, harç ve ücretleri ödemenize rağmen birde ulaşım için Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı’nın aracı için ödeme yapmaya zorlanırsınız. Gidiş dönüşte 1 litre mazot yakacağı yere bir depo mazot parası alan vakıf araçlarına ödeme yapmazsanız, evladınızı göremeyeceğinizden mecbur bırakılırsınız.
Hayatımız tehlike altında
Evlatlarımızı teslim alıp verirken hayatımız tehlike altında. Her türlü şiddet ve iftiraya maruz kalabileceğimiz gibi canımıza bile kastedilebilir. Bunların hepsi yaşanmış vakalar. Evladını teslim ederken öldürülen babamız var. Bir başka vakada eski eşinin çocukları görmesine engel olmak isteyen “anne” kendi çocuklarını ciddi anlamda darp edip babaları dövdü diye darp raporu aldı. Görgü tanığı ve delillerle yaptığımız başvuruya istinaden çocuklar olaydan yaklaşık bir yıl sonra dinlediğinden soruşturma aydınlatılamadı. Anne amacına ulaştı. Çocuklarını artık babasız büyütüyor. Çocuğun icra tutanağıyla alınması yetmezmiş gibi velayet sahibince tutanak düzenlendiğini ve çocuğun giderken üzerinde bulunan çoraba iç çamaşırına penyeye kadar kayda alındığını teslim tutanağı düzenlendiğini de gördük. 10 yılı aşkın süre kendi evladının yüzüne kokusuna hasret kalan bir başka babamız da Suriyeli yetim çocuklara babalık yaparak geçirdiği ömrünü sabah namazında secdede verdiği nefesle tamamladı. “Ebeveyne Yabancılaştırma Sendromu”na maruz kalan evladı tarafından reddedildiği için intihar eden arkadaşımız dostumuz babamız var.
Öte yandan eski kocasına velayeti veren ve bir daha çocuğunu göremeyen annemiz de var. Bize ulaştı ve üç kuruş geliri olduğu için barodan alamadığı adli yardımı biz verdik ve evladıyla görüşmelerini kavuşmalarını sağladık. Anlayın artık mesele kadın erkek meselesi değil. Mesele çocuklarımız, canlarımız, ciğerlerimiz.
Dünyada sadece Türkiye’de çocuklar haczediliyor!
Dünyada başka bir örneğinin olmadığını biliyorum. 113 ülke içerisinde sadece bizim ülkemizde olan bu uygulama, İcra İflas Kanunu’nda 3 Temmuz 1940 yapılan bir düzenleme ile Türk insanının hayatına girmiş. Neden ihtiyaç duyulmuş derseniz, acziyet olarak özetlemek mümkün. Devletimizin mahkemelerinde Türk milleti adına karar veren Hakimlerimizin kararlarını tanımayan, tabiri caiz ise Devlete, Türk Milletine nanik yapan velayet sahiplerine hiçbir yaptırım uygulamayıp, geleceğimizin teminatı çocukların telef olmasına sebep olan yasal düzenlemedir.
Dünyada çocuklara bayram hediye etmiş, geleceğini emanet etmiş yegane ulusun böyle bir uygulama yapması ve yapmaya devam etmesi akıl, mantık ve vicdan muhasebesi yapabilen hiç kimse tarafından kabul edilebilir bir durum değildir.
Bu bir insanlık suçu
Kıyas yapmak gibi olmasın ama evcil hayvanın psikolojisini düşünüp haczedilmesine mani olabilecek kadar merhametli insanlarımızın, kendi canına, ciğerine, evladına bu zulmü yapmasına bir anlam verebilen var ise bana da izah etsin.
Çözüm nedir? Ne yapmak lazım?
Çözüm yürürlükte zaten mevcut olan kanunları uygulamaktan ve savunmasız çocukların haklarını teslim edip korumaktan geçiyor. Velayet çocuğun bizzat kendi hakkıdır. Her çocuk ancak bir anne ve bir baba ile dünyaya gelir ve hem anne hemde babasının ilgi ve bakımından eşit miktarda yararlanma hakkına sahiptir.
6684 sayılı kanun ile çocuklarımızın hakları tanınmıştır. Bu kanunla birlikte; Anne ve babasının boşanması halinde çocuklar ortak velayet sorumluluğu altında olacaktır, yine bu sayede çocuklar bir tarafın diğer tarafa karşı doğrulttuğu bir silah, şantaj aracı, duygusal psikolojik fiziksel istismar mağduru olmaktan kurtulacaktır.
Yoğun olarak Türklerin de yaşadığı ve Türk örf adet ve geleneklerimize uyumlu Alman kanunları evlilik birliği içerisinde olsun yada olmasın, tüm çocukların ortak velayet sorumluluğu altında olma hakkına saygı duyar. Eltern bleiben eltern isimli kitapçık (Ebeveynin el kitabı) içerisinde emsal bilgiler mevcuttur.
Ulusal resmi istatistiklere göre; suça karışan çocukların %84 ü parçalanmış aileye sahip. Cinsel istismar mağduru çocukların büyük bir çoğunluğu yine tek ebeveynle yaşamaya mahkum edilmiş çocuklarımız. Çocuklarımızı bir kanadı kırık kuş olmaktan, tek ebeveyn esaretinden kurtarmak zorundayız. Buna karşı çıkacak herkesi vatana ihanetle yargılamak gerektiğini düşünüyorum zira bu ülkenin geleceği onlara emanettir.
Türkiye bir insanlık suçu olan çocuk haczi uygulamasından ve utancından biran evvel kurtulmalıdır. Çocuk teslim merkezleri bir an evvel kurulmalıdır. Hiçbir konu savunmasız çocuklarımızdan ve bu ülkenin geleceğinden daha önemli değildir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın 100 günlük programı kapsamında ele aldığı çocuk haczi meselesini çözeceğine inanıyor, Bu ülke için yapılacak en hayırlı işlerin en hayırlı hizmetlerin başında bu meselenin geldiğini tüm samimiyetim ve içtenliğimle ifade etmek istiyor şükranlarımı sunuyorum.