Çölyaklı çocuğun beslenmesi nasıl olmalı?

0
2017
Çölyaklı çocuğun beslenmesi nasıl olmalı?
Çölyaklı çocuğun beslenmesi nasıl olmalı?

Bugün 9 Mayıs Dünya Çölyak Günü! Çölyak hastalığından beslenme tedavisi nasıl yapılır? Çölyaklı çocuğun beslenmesi nasıl olmalı? Diyetisyen İrem Uğur, çölyak hastalığı ve glütensiz beslenme ile ilgili merak edilenleri yazdı!…

Çölyak hastalığı hakkında merak edilenler

Son yıllarda, ABD’den başlayarak tüm dünyaya hızla yayılan “glütensiz beslenme” akımı son derece popüler bir hale gelmiştir. Sağlıklı kişiler de zaman zaman hiçbir hekime danışmadan, kendi kendilerine tanı koydukları glüten duyarlılığı ve İBS yakınmalarını gidermek veya vücut ağırlıklarını azaltmak için bu diyete büyük ilgi göstermektedir. Bu nedenle, glütensiz diyet pazarı ciddi düzeylerde artmıştır. Glütensiz beslenme modelini sizler de duymuş, belki de uygulamışsınızdır. Marketlerde ürünler üzerindeki ‘’glütensiz’’ ‘’gluten free’’ uyarıları da mutlaka bir çoğunuzun dikkatinizi çekmiştir.

Fakat glütensiz beslenme, bazılarımız için moda bir diyetten çok daha fazlasıdır. Beslenmenin, yaşamın en temel ihtiyaçlarından biri olduğunu ve sosyal hayatımızın da neredeyse her anını etkileyen sürekli bir eylem olduğunu biliyoruz. Peki toplumun her kesiminde, belki sınıfımızda, belki iş yerimizde olan çölyak hastası arkadaşlarımızın farkında mıyız? Her yaşta ortaya çıkabilen ve belki bize de pek uzak olmayan çölyak hastalığını ne kadar biliyoruz?

Bugün böyle özel bir günde, bir beslenme uzmanı olarak sizleri çölyak hastalığı hakkında bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak istiyorum. Aslında hastalık demek istemiyorum, çünkü çölyak bir hastalıktan ziyade bir yaşam biçimidir. Tabi bu beslenme protokolü oldukça dikkat, emek ve yaşam boyu süreceği için de süreklilik istiyor. Elbette zorlukları var fakat ne mutlu ki elimizde beslenme gibi güç var.

Glüten nedir?

Glütenin ve gliadin protein fraksiyonlarından oluşan glüten, aslında buğday, arpa, çavdar gibi tahıllarda bulunan bir depo proteinidir. Hamurun yapışkan, viskoelastik özelliklerinin yanı sıra hamurun fermantasyon/mayalanma süresince gaz tutabilme yeteneğinden de sorumludur ve çoğu fırıncılık ürününde görünüş ve ekmek içi yapısına katkıda bulunur.

Çölyak beslenme önerileri
Çölyak beslenme önerileri

Çölyak nedir?

Çölyak hastalığı (ya da Glüten Enteropatisi), glüten  proteine karşı duyarlılık gelişmesi ile bağırsaklardaki sindirimi sağlayan villus (tüysü oluşumlar) denilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen, ince bağırsakta çeşitli hasarlar oluşturan bir sindirim sistemi hastalığıdır. Ayrıca, genetik yatkınlık, özgül çevresel faktörlerle temas ve immünolojik mekanizmalar sonucu kişinin bağışıklık sisteminin yanlış bir şekilde kendi vücuduna saldırması sonucu ortaya çıkan otoimmün bir hastalıktır. Temelde ince bağırsağı etkilese de, klinik özellikleri ve semptomları ile yelpazesi çok geniştir. Her yaş grubunda, her ırkta ve her iki cinste de görülebilir.

Çölyak hastalığı belirtileri nelerdir?

Genetik bir yatkınlığınız varsa (1. derece akrabalarda çölyak), glüten (buğday, arpa, çavdar ve yulafta bulunan bir protein) tükettiğinizde sağlık problemleri yaşıyorsanız ve aşağıdaki belirtilerden bir veya birkaç tanesi sizde varsa, uzman bir gastroenteroloğa gitmenizi tavsiye ederim.

  • Karın bölgesinde öne doğru şişkinlik
  • Büyüme geriliği
  • Yaşa göre kilo azlığı, kilo alamama ve boy uzamasında yavaşlama
  • Kas zayıflığı
  • Kansızlık
  • Dışkıda anormallik, büyük tuvalet ihtiyacı artması
  • Kusma, bezginlik, iştahsızlık, gaz şikayetleri
  • Ağız içinde oluşan aftlar
  • Eklem ve kemik ağrıları
  • Ciltte kaşıntılı döküntüler

Bunlara ek olarak, kronik yorgunluk, açıklanamayan vücut ağırlığı kaybı, açıklanamayan demir, B12 vitamini veya folat eksikliği, Tip 1 diyabet, otoimmün tiroid hastalıkları, İrritabl bağırsak sendromu, kısırlık, tekrarlayan düşükler, açıklanamayan nörolojik semptomlar, sinirlilik, nedeni bilinmeyen karaciğer enzimlerinde artış gibi durumlarda çölyak hastalığı riski bakımından dikkatli olmanızı ve taranmanızı öneririm.

Okumalısınız: Çocuklarda iştahsızlık nedenleri ve tedavisi

Çölyak hastalığı teşhisi nasıl yapılır?

Çölyak, her yaşta teşhis edilebilmekle birlikte teşhisi zor olan hastalıklardan biridir. Çünkü belirtiler çoğunlukla ilişkili bir başka hastalığı da düşündürmektedir. Örneğin erken osteoporoz, kansızlık, teşhis edilmemiş laktoz alerjisi gibi hastalıklarla benzer belirtiler gösterdiğinden karıştırılabilir. Çölyak hastalığında erken tanı özellikle çocuklarda büyümenin olumsuz etkilenmemesi ve uzun dönem komplikasyonlarının önlenmesinde çok önemlidir. Çünkü insan sağlığı üzerinde önem taşıyan birçok değişimlere neden olmaktadır. Teşhis yöntemlerinden kan testleri serolojik özel testler  (AGA, EMA) ile ön tanı konmakta ancak kesin tanı ince bağırsak biyopsisi ile konmaktadır.

Çölyak beslenme tedavisi nasıl yapılır?

Yukarıda da bahsettiğim gibi, çölyak hastalığında etkin olduğu bilinen tek tedavi, glütenin ömür boyu diyetten çıkarılması yani ‘’glütensiz diyet’’tir. Doğru planlanmış bir glütensiz diyet ile oluşabilecek enerji ve besin ögesi yetersizliği ve dengesizliği önlenebilmektedir. Glütensiz diyet uygulanmasındaki amaç, hastalığın var olan semptomlarını kontrol altına almak veya önlemek ve hastaların yaşam kalitelerini arttırmaktır. Glütensiz sıkı bir diyetin uygulanması süresince çölyak hastasının genellikle bir şikayeti olmaz. Beslenme tarzının değiştirilmesinin ve diyetin sıkı bir şekilde uygulanmasının ardından düzleşen ince bağırsak yüzeyi normal şeklini ve işlevini tekrar kazanmaktadır. Şikayetlerin tamamen kaybolma süresi ince bağırsaktaki tahribat derecesi, hastanın yaşı, ve diğer faktörlere göre değişkenlik gösterebilmekle birlikte genelde kısa bir süre içerisinde şikayetler belirgin şekilde azalmaktadır.

‍Glütensiz diyet

Glütensiz diyet; buğday, çavdar, arpa ve yulaf içeren tüm gıdaların (hububat, makarna ve birçok işlenmiş gıda), glüten ile çapraz bulaşması olabilecek gıda ve gıda dışı ürünlerin tüketilmediği, dikkat ve etiket okuma gerektiren kapsamlı bir beslenme protokolüdür. Çünkü çok az miktarda alınan glüten bile bağırsaklardaki tahribatın tekrarlamasına neden olacağı için her zaman çok dikkatli olunmalıdır. İhmal ve ihlal beslenme yetersizliklerine ve hastalığın seyrinde ciddi problemlere neden olabilmektedir. Glütensiz diyette yer alan serbest, sakıncalı ve kontrol edilmesi gereken besinlerin neler olduğunun çölyak hastaları ve yakınları tarafından iyi bilinmesi gerekir. Ek olarak, çölyak hastalarının besinlerdeki glütene hassasiyet düzeyleri farklılık göstermektedir. Bazı hastalar eser miktardaki glüteni tolere edemezken, bazıları daha büyük miktarlarda glüteni tolere edebilmektedirler.

Çölyak hastaları için beslenme önerileri 

Peki çölyak hastaları nasıl beslenmeli, hangi besinleri tüketmeli, hangi besinleri tüketmekten kaçınmalıdır?

Sakıncalı besinler

Çölyak hastalarının yememesi gereken sakıncalı besinleri şu şekilde özetleyebiliriz:

Tahıllar: Buğday, arpa, çavdar, yulaf ve bu besinlerden kullanılarak hazırlanmış tüm ürünler, nişasta, irmik, bulgur, kuskus, erişte, makarna, ekmek, buğday unu, çavdar, çavdar unu, çavdar ekmeği, arpa, yulaf, kızıl buğday, kahvaltılık gevrekler, simit, kraker, pasta, börek, çörek gibi pastacılık ürünleri, dondurma külahı vb. (Yulaf ile ilgili veriler hâlâ tartışmalıdır. Yulafın çölyak hastalığında zararlı olmadığı yönünde bilgiler olsa da, üretim ve işlenme aşamalarında diğer tahıllar ile temas etme/kontaminasyon riski yüksektir)

Çorbalar: Şehriye çorba, un çorbası, tarhana çorba, düğün çorba, unlu domates çorba, erişte çorba, her türlü hazır çorba vb.

Kurubaklagiller: Konserve edilmiş kurubaklagil yemekleri

Sebze-Meyveler: Dondurulmadan önce herhangi bir işleme tabi tutulan sebzeler (beşamel soslu salata vb.), ön işlem yapılarak tüketime hazır olan sebzeler (dondurulmuş patates kızartması gibi), meyveli jelibon, her türlü işleme tabi tutulan şekerlemeler, içeriği bilinmeyen endüstriyel meyveler/meyve suları vb.

Süt ve süt ürünleri: Tahıl ve/veya türevi içeren süt ve süt ürünleri, süt tozları, zenginleştirilmiş çocuk yoğurtları, tahıllı yoğurtlar, bazı dondurma çeşitleri vb.

Et ve et ürünleri: Pane ile hazırlanmış et ürünleri, sosis, salam, sucuk, konserve et, hazırlık aşamasında un ve diğer tahıl ürünleri ile temas eden her türlü et, tavuk, balık ve bunlar kullanılarak hazırlanan köfteler, soslanmış etler, ekmek eklenmiş köfte, bulgurlu ve kıymalı Yemekler, unla kızartılmış balık vb.

Diğer: Hardal, soya sosu, pudra şekeri karışımları, hazır pasta kremaları, şekerlemeler, şekerli sakızlar, sıcak çikolata, glüten içeren çikolatalar, aromalı kahve, tahıl ile fermente edilmiş içecekler (boza gibi) malt içecekleri (bira, viski, yüksek alkollü içecekler), hazır lezzet-kıvam vericiler, gıda boyaları, hazır soslar, hazır bulyonlar, hazır salça, ketçap, her türlü gıda boyası, soslama, tuzlama gibi ön işlem uygulanan çerezler

Kontrol edilmesi gereken riskli besinler: Gıdaların etiket bilgilerinde modifiye nişasta, hidrolize bitki proteini, meyan kökü olması halinde glüten sorgulanmalıdır. konserve edilmiş etler, aromalı veya donmuş yoğurtlar, soslar, aroma vericiler, baharatlar, paketli ürünler, havayla kurutulmuş tuzlanmış etler.

Serbest besinler

(glüten ile işlem görmemiş veya çarpraz bulaşma riski olmayan çeşitleri)

Tahıllar: Pirinç, pirinç unu, mısır, mısır unu, mısır ekmeği, karabuğday, kinoa, amarant, nohut unu gibi kurubaklagil unları, badem unu gibi kuruyemiş unları, glütensiz unlar ve bunlar kullanılarak hazırlanan besinler

Kuru baklagiller: Tüm kuru baklagiller

Sebzeler: Tüm sebzeler, ev yapımı sebze cipsleri

Meyveler: Tüm meyveler, kuru meyveler, ev yapımı meyve suyu

Yağlar: Tüm yağlar ve yağlı tohumlar (fındık, fıstık, ceviz vb)

Süt ve süt ürünleri: Ek işlem görmemiş her türlü süt, ayran, peynir ,kefir, yoğurt gibi süt ürünleri, glütensiz un ile yapılan sütlü tatlılar

Et ve et ürünleri: Sade, unsuz, sossuz kırmızı et, tavuk, balık, diğer deniz ürünleri, yumurta

Diğer: Sirke, limon, baharatlar, ev salçası, domates suyu, turşu, salamura, hoşaf, komposto, ıhlamur, çay, limonata, soda, gazlı içecekler, çekilmiş kahve, filtre kahve, saf kakao, şeker, bal

Okumalısınız: Çocuklara özel beslenme önerileri 

Dikkat edilmesi gereken diğer durumlar

Etiket Okuma: Glütensiz beslenmenin temel taşıdır. Önerilen glütensiz gıda maddeleri satın alınırken ürün etiketini okumak oldukça önemlidir. Etiket bir ürünün kimliği olduğu için, açıkta satılan ürünler alınırken dikkatli olunmalıdır. Etikette “glütensiz” ifadesinin, “glüten içermez” yazısının bulunmasına veya “üzeri çizilmiş başak” sembolü olmasına dikkat edilmelidir.

Çapraz Bulaşma: Besinlerin tarladan ticari ürün haline gelene kadar olan tüm aşamalarında dikkat edilmesi önemlidir. Glüten gıda endüstrisinde çok yaygın kullanılan maddedir. Çünkü buğday unu pek çok besinin içinde bulunmaktadır. Glütensiz ürünün işlendiği fabrikalarda önceden diğer tahıl ürünleri işlenmiş olup, çapraz bulaşma/kontaminasyon gelişebildiği için kullanılacak malzemelerin glüten içermediği kontrol edilmelidir. Kızartma yağı tekrar kullanılıyorsa glütensiz besinler için kullanılan yağ ayrı olmalıdır. Kaynatma suyu ve yemeklere eklenen suyun üzeri kapalı olmalıdır. Evde de glütensiz besinler etiketlenmeli ve glüten içeren besinlerden daha üst raflarda bulundurulmalıdır.  Her kullanımdan önce mutfak araç gereçleri iyi temizlenmeli ya da ayrı araç gereç kullanılmalıdır. Besinler ayrı alanda hazırlanmalı ya da aynı alan kullanılacaksa iyice temizlenmeli, önce glütensiz besinler pişirilmelidir. Ev dışında yemek yerken, yemeklerin hazırlanmasında kullanılan ürünler iyice sorgulanmalıdır.

Besin Olmayan Glüten Kaynakları: Besin destekleri, suplementler, ilaçlar, karton bardaklar, diş macunu, ruj gibi kozmetik ürünleri, postalama pulları, gargara türleri glüten içerebilmektedir. İlaç endüstrisinde mısır nişastası, patates nişastası, buğday unu ve buğday nişastası kullanılabilmektedir. Saç ve cilt ürünlerinde buğday, yulaf ve çavdar kaynaklı bazı moleküller kullanılabilir. Etiketinde “buğday unu içermektedir” yazan ürünler kullanılmamalıdır.

Çölyak hastaları için destek 

Sağlık Bakanlığı tarafından STK’lar, Üniversiteler ve özel sektör iş birliğinde hazırlanan “Erişkin Bazı Metabolizma Hastalıkları ve Çölyak Hastalığı Kontrol Programı 2019-2023” kapsamında hastaların uygun ürünlere ulaşımının arttırılması; çölyak hastaları için marketlerde, halka açık yerlerde ve AVM’lerde uygun gıda satış noktaları oluşturulması ve farkındalık çalışmaları devam etmektedir. Ayrıca, çölyak hastası iseniz, glütensiz ürün yelpazesini detaylı görmek,  hangi besinlerin ve marka ürünlerinin sizler için güvenli olduğunu detaylı öğrenmek ve diğer çölyak hastalarının deneyimlerini paylaşmak için doktor, diyetisyen ve psikolog gibi uzman desteğinin yanında Sağlık Bakanlığı web sitesi ve Çölyakla Yaşam Derneği gibi çeşitli derneklerden ve platformlardan destek alabilirsiniz.

Çölyak hastalarını bilgilendirmek ve toplum farkındalığı ile yaşam standartlarını kolaylaştırmak amacıyla hazırladığım bu yazım ile, hayatın her alanını paylaştığımız bir çok çölyak hastası arkadaşımıza ne ikram edebileceğimiz ve edemeyeceğimiz konusunda bile bir bilinç sağlayabilmek ve benzer şikayetlerden muzdaripseniz test yaptırmanız açısından sizleri yönlendirmiş olmak isterim. Ayrıca yazımı okuyan yeni teşhis almış bir çölyak hastası iseniz, ne mutlu ki tedavisinin beslenme olduğu ve yaşam biçimi değişikliği ile semptomların neredeyse tamamının azaldığı bir hastalık olduğu ve canınızı hiç sıkmamanızı öneririm. Size doktorunuz, diyetisyeniniz ve gerektiğinde diğer uzman kişiler yol gösterecek ve bu süreci en doğru şekilde yönetmenizi öğretecektir.

Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

 

Önceki İçerikPandeminin yükü annelerin omuzlarında
Sonraki İçerikPropolis çocuklara nasıl verilir?
Diyetisyen İrem Uğur
Diyetisyen İrem Uğur 1998 yılında Bursa’da doğmuş olup lise eğitimini 2016 yılında Bursa Bademli Sınav Koleji’nde tamamlamıştır. Lisans eğitimini 2016-2020 yılları arasında İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünde tamamlayarak diyetisyen ünvanı almıştır. Lisans döneminde aktif kulüp başkanlığı ve dernek yönetim kurulu üyeliği ile mesleki bir çok etkinlik düzenlemiştir. 2020 yılı itibariyle Bursa Uludağ Üniversitesinde yüksek lisans eğitimine devam etmekte ve gıda mikrobiyolojisi- teknolojisi üzerine çalışmaktadır. Aynı zamanda gıda sektörüne ilgisinden dolayı Anadolu Üniversitesi Aşçılık bölümünü tamamlamıştır. Obezite, diyabet, kardiyoloji, onkoloji, anne çocuk, sporcu beslenmesi, metabolik ve bariatrik cerrahi, yeme bozuklukları, alerji intolerans ve eliminasyon diyeti, fonksiyonel tıp diyetisyenliği, gıda hijyeni ve denetimi gibi birçok alanda da kongre, kurs ve eğitim programına katılmıştır. Özellikle otoimmün ve tiroid hastalıkları üzerinde çalışmaktadır. Yurtiçi ve yurtdışı çeşitli dergilerde yayınlanmış bilimsel çalışmaları ve kitap bölüm yazarlığı mevcut olan Dyt. İrem Uğur, akademik çalışmalarına devam etmekte olup 2022 yılı itibariyle Bursa Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda beslenme ve diyet danışmanlığı hizmeti vermektedir.

Bir Cevap Yazın