Her anne adayının 38-40 hafta bitiminde bebeğini dünyaya getirdikten sonraki 6-8 haftalık (42 gün) sürecine lohusalık dönemi denilmektedir. Uzun bir süreç olan gebeliğin, beraberinde getirdiği fizyolojik ve psikolojik değişimlerin hat safhada yaşandığı, vücut sisteminin kendisini yeni baştan kurguladığı dönemin bitmesinin ardından, varolan hayatın tamamen yeni baştan yazılacağı döneme lohusalık dönemi denilir. Bu hassas dönem, her lohusa anne için oldukça önemlidir.
Gebelikte yaşanan gerek fizyolojik, gerekse psikolojik her türlü etken, doğum sonrası lohusalık sürecinde önemli bir yere sahiptir. Gebeliğinde, kendisini her açıdan anneliğe hazırlayan anne adaylarının yaşayacağı her türlü sıkıntı, lohusalık döneminde birer engel teşkil etmeyecek, anne rahat ve huzurlu bir lohusalık dönemi geçirmiş olacaktır.
Her anne adayının korkusu ve tedirginliği, aileye minik bir bireyin katılacak olmasıyla, gereken her türlü imkan ve bakımın gerektiği şekilde, bebeğe yapılıp yapılamaması konusu olacaktır. Çünkü anne, şartlar ve imkanlar ne olursa olsun minik bebeğine en iyi şekilde bakmak ve ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak için programlanmıştır.
Lohusalık döneminde, bir anneyi en çok korkutan şey bebeğinin sürekli ağlaması ve ihtiyaçlarını ağlayarak dile getirmesi olacaktır. Annenin bu süreci biliyor olması, bebeği ile daha iyi bağ kurabilmesine ve yaşanacak sorunların en aza indirilmesine yardımcı olacaktır. Burda altını çizerek söyleyeceğimiz en önemli konu ise; önemli bir rahatsızlık olmadığı müddetçe, bebekle ilgili yaşanan her türlü telaş, ağlama krizleri, gaz sancıları, eğer var ise kolik ağrıları birer çözümü olan sebeplerdir.Anne bunun farkına varabilirse eğer, kendisine büyük iyilik etmiş olacaktır. Çünkü, bir kadının en önemli yaşam döngüsü Lohusalık Dönemi’dir. Bu sebeple lohusalık dönemi, bir kadın hayatındaki en önemli dönemlerden biridir.
Lohusa anneye aile desteği şart
Bir kadın için lohusalık dönemi bir o kadar da zorlu bir süreçtir. Çünkü, kendini gebelikte yeni baştan programlayan vücut sistemi, doğum sonrası alt üst olmuş, bağışıklık sistemi oldukça zayıflamış, her türlü enfeksiyona açık hale gelmiş, yıkım ve yapılanma süreçleri tekrar onarılmaya başlamıştır.
Vücudun tekrar toparlanma çalışmalarına başlaması için, gerekli besin ve vitaminlerin yanında, moral ve motivasyonu destekleyici unsurların da bulunması önemli bir husustur. Burada aile yakınlara çok büyük rol düşmektedir. Aile büyüklerinden alınan destek ve motivasyon sayesinde, lohusalık dönemi zor bir süreç olmaktan çıkıp, daha kolay atlatılabilir bir hal alacaktır.
Lohusalık döneminde, en ihtiyaç duyulan durumlardan biri de uyku ihtiyacının karşılanabilmesidir. Çünkü yeni doğan bebek, ilk günler saatte bir uyanarak, en önemli ihtiyacı olan emmeyi talep edecek, sonraları bu saat düzeni iki saatte bir şeklini alacaktır. Anne, bu tempoya ilk günler güçlükle ayak uydursada, zamanla alışacaktır. Gündüzleri, bebeğin uyuduğu anları kollayarak, eğer varsa aile büyüklerinden yardım alınarak giderilen uyku ihtiyacı sayesinde anne, daha dinç ve sağlıklı olacaktır.
Eş desteği çok önemli
Bir diğer husus ise, eşin desteğidir. Lohusa anne, hamilelik ve doğum sürecinden, zaten yeni çıkmıştır. Fiziksel ve ruhsal iyileşme süreciyle boğuşmaktadır, bir yandan da bebeğinin her türlü ihtiyacını karşılamakla meşgulken devreye giren eşin desteği, annenin üzerindeki yükü bir nebze de olsa hafifletmektedir. Bu durumda anne, eşinin desteğini yanında hissedeceği için daha pozitif tutuma girecek ve bebeğine bunu en sağlıklı şekilde yansıtabilme fırsatı bulacaktır.
Çünkü, mutlu bir anne olmanın en önemli kriteri, ailede eşlerin birbiri ile olan pozitif iletişiminden geçmektedir. Pozitif iletişimin olduğu ailede eşler dayanışma ve birliğe zemin hazırlamış olur. Bu da yaşanacak sorunların önüne bir set çekecek ve eşlerin birbirini anlayabilme kabiliyeti artacaktır.
Yeni anneler arasında lohusa depresyonu hızla artıyor
Günümüzde “Lohusa Depresyonu” yaşayan bir çok talihsiz anne mevcut. Bunun altında yatan sebepler; hamilelikte yaşanan sağlık sıkıntılarının ardından gelen psikolojik bitkinlik ve bunu takip eden kaygı bozuklukları annede, olumsuz düşüncelerin artarak devam etmesine sebep olurken, anne ve bebek arasındaki bağın kurulamamasına zemin hazırlanmış ve uyum sağlanamamış olur. Asıl problem bundan sonra başlar. Çünkü anne bebeğini benimseyemez duruma gelmiştir. Bu ve daha fazlası durumlarda anne, bir uzman yardımı almaktan çekinmemeli, gerekirse profesyonel destek almalıdır.
Bazen, hamilelik ve doğum süreci her ne kadar sağlıklı ve güzel geçse de, anne, doğum sonrası hiçbir sebep yokken de lohusalık depresyonu yaşayabilir. .
Bu nedenle lohusa annelere fayda sağlayacak birkaç bilgiden bahsedelim:
– Lohusa anne, doğum sonrası bir süre evine hapsolacağı için insanlarla iletişimini izole etmemelidir.
– Eğer mümkün ise, aile büyüklerinin desteğini talep etmelidir.
– Dost, arkadaş desteği almaktan çekinmemelidir.
– Rahatlatıcı ve motive edici müzikler dinlemelidir.
– Bebeğine ayırdığı zamanlardan arta kalan süreçte, kendisine zaman ayırmalı, eğer imkanı varsa bir süre evden ayrılmalıdır. Çünkü, sürekli evde olmak düşüncesi, anneyi huzursuz eden sebepler arasındadır. Evden uzaklaşarak, bir süre dışarıda vakit geçirmek anneyi rahatlatacaktır.
– Lohusa anne bu süreçte eşiyle bol bol zaman geçirmelidir. Eşiyle kaliteli zaman geçiren lohusa annenin, tüm kaygı ve endişeleri, minimuma inecek, eşinin desteğini yanında hissedeceği için kendini ruhsal ve fiziksel anlamda daha hızlı toparlayacak ve sosyal değişimlere kolaylıkla ayak uyduracaktır.
Sağlık ve huzurun olduğu bir lohusalık dönemini geçirmeniz dile ile…