Aldatma ve aldanma

0
3668

Dünden biri şaşkınım. Dünkü yazımın altına yapılan yorumların dışında aldığım e-postalar ve telefonlardan dolayı şaşkınım. Beni etkileyen bir aldatma-boşanma olayını yazmıştım oysa şimdi ise bir sürü aldanma-aldatma hikayesi var elimde. Sadece kadınlardan değil üstelik. Ağır darbe alan erkekler de var. Arkadaşlarım da arıyor devamlı. Hikayesinin yayınlanmasını isteyenler çoğunlukta. En çok merak ettikleri ise yapılacak olan yorumlar.

Benim etkilenmemin sebebi, olayın kahramanını tanıyor olmamdan ziyade çevremde kariyer sahibi çocuksuz bir sürü evli arkadaşımın olması. Diyebilirsiniz ‘senin kocan da seni aldatmış veya aldatıyor olabilir. Kariyer sahibi kadınların başına gelen bir şey değil bu’ diye. Elbette haklısınız ama burada konu kariyer hırsı yüzünden kocasını, evini ihmal eden bir kadın. Erkek bunu fırsat bilmiş, o başka. Karısı uzun iş seyahatlerine giden sadık kocalar da yok mudur? Vardır. Veya çocukları uğruna işini bırakıp evde oturan, her öğün 6 çeşit yemek hazırlayan, kocasına karşı her zaman ilgili kadınlar da aldatılmıyor mu? Bu sefer de sorun, kadının sadece ‘anne’ olması oluyor. Kocasına da ‘anne’ edasıyla yaklaşıyor. Adam sevişmek istiyor, özel anlar istiyor. Yine yok. Şimdi ne fark ettim biliyor musunuz? Erkek için seks hayatının önemini. Aptal değilim canım. Bilmez olur muyum da bir daha fark ettim.

Kısaca anlattığım her iki durumda da, koca karısından beklediğini bulamıyor. Kadın ya çok çalışıyor, yorgun oluyor ve gece yatakta sırtını dönüyor ya da anne olmaya o kadar alışmış ki kocasına da annelik yapıyor. Gece yatağa girince kocasının yanağına hafifçe bir öpücük konduruyor ve sırtını dönüyor yine.

Aldatan kadın olursa

Öncelikle bu durum nedense herkes için şok edici oluyor. Büyük bir olay. Çünkü bize ne öğretildi? Kadın ne olursa olsun kocasına, evine sadık olmalıdır. Tek eşlilik ve yuvasını korumak genetik kodunda var. Çocuk doğurmalı ve kocanın eve gelmesini beklemeli. Erkek ise tohumlarını saçıp soyunun mümkün olduğunca çok yayılmasını, sürmesini sağlarmış. Pöhh… Bahaneye bak. Nasıl ki 20’lik dişlerimiz artık işlevini bitirmiş, bu tohum saçma hikayesinin de son kullanma tarihi geçti bence.

Kadın neden aldatır? Bu soruya AŞK diyebilirim ben. Kendimi düşünüyorum. Ancak başkasına aşık olursam düşünebilirim bunu. Öncelik seks olmaz hiç bir zaman. Heyecan arayan, sevgilisinden-kocasından şüphe duyup da kendince hesaplaşmak amacıyla aldatan kadın da var. Ancak çoğunluk kocasının/sevgilisinin ilgisizliğinden bunalmış kadınlar. Karşısına çıkan bir başka erkek, aslında kocasının yapması gerekenleri yapıyor. Sonra kadın AŞIK OLUYOR. Buyrun işte kadın AŞK arıyor.

Gelelim hikayelere.

Aşağıda, mail yoluyla aldığım kötü tecrübelerden ikisini paylaşıyorum:

Aldanmak…

Bu sefer bir aldanma hikayesi. 40’larının başında bir kadın. İşinde başarılı. Bekar. Uzatmalı(!) bir sevgilisi var. Kendinden 3-4 yaş küçük. İki şehir arası gidip geliyor adam işi dolayısıyla. Evlilik planları yapıyorlar ama kadın hep şüphe içinde. Adama yetemeyeceğinden korkuyor. Aralarındaki yaş farkının ileride sorun olabilme ihtimalinden çekiniyor. Adam deli gibi çocuk istiyor, kadın kesin olarak kapatmış konuyu. ‘Çok geç benim için’ diyor. Adam ‘peki, nasıl istersen, haklısın’ demiş. Konu bir daha açılmamış ama evlendikten sonra açılırsa, diye korkuyor kadın. En sonunda evlenmeyi kabul ediyor. Aileler tanışıyor. O yaşta bile aile büyükleri müdahale etmeye çalışıyor kadına. Üzüyorlar ama üstesinden geliyor hepsinin. Sevdiği adamla evlenecek sonunda. Hazırlıklar başlıyor. Ancak o nikah hiç gerçekleşmiyor çünkü adam gelmiyor. Yanlış okumadınız gelmiyor.

Korkunç günlerin ardından hayata yeniden tutunuyor kadın ve bilmiyor nedenini. Bilmiyor. Neden? Neden? Tam 4 hafta sonra, bir akşam evine girerken kadın, adam çıkıyor karşısına. Bir şey söylemek istiyor. Elinde kırmızı bir gül. Duruyorlar karşılıklı. Adam ‘üzgünüm, çok üzgünüm’ diyor. Kadın bir şey demeden evine giriyor. Adam bu sefer kapısının önünde. Fısıldıyor ‘beni affet’ diye. ‘hadi gel, hemen gidip evlenelim. Sen nerede, nasıl istersen’ diyor. Kadın hiç konuşmuyor. Konuşamıyor.

Böyle 4-5 ay adam, kadının peşinden koşuyor. Yolunu kesiyor, arabasına güller döküyor. Mesajlar, mailler, notlar… kadından hiç ses yok. İnanamıyor çünkü. Neden, neden, neden? Madem geri gelecekti, neden gitti?

Sonra adam vazgeçiyor. Anladı geri dönüşü yok. Bir kaç ay sonra bir haber duyuyor kadın. Adam kendinden 6 yaş küçük biriyle evlenmiş. Üstelik de hemen hamile kalmış kız. Bunu duyunca ağlamaya başladı kadın ilk defa. Ağladı ağladı ağladı.

‘Aldanmışım’ dedi. ‘Tamam. Bitti. Öldü. Artık kaldığım yerden devam edebilirim hayatıma.’

Kadın aldatırsa

Sevdiği kadın tarafından hiç beklenmedik şekilde alt üst edilen genç bir adamda sıra. Genç bir işadamı. Yakışıklı, iyi eğitim görmüş. Azıcık(!) da çapkın. Kolay aşık olur, aşkını dağlara yazar Ferhat gibi. Hayatının merkezi yapar kadınlarını. Kendi düzenini bile değiştirir onlar için. Zannedersiniz ki dünyada ‘bir kadın ancak bu kadar sevilir. Ne şanslı bir dişi bu’ diye düşünürsünüz. Aradan zaman geçer. Bu sefer başka bir isim yazıyor o Ferhat’ın dağlarında. Yapılanlar hep aynı, yaşananlar da. Sadece konuk oyuncular değişiyor. Bizim yakışıklı seneler sonra onu derinden etkileyen bir kadınla tanışıyor. İşler ciddileşiyor. Bu sefer gerçekten aşık olmuş. Evlenmeye karar veriyorlar. Önlerindeki tek engel askerlik. Anladınız değil mi? Kadın, sevgilisini evlenme hazırlıkları yaparken, kendi gelinliğini diktirirken aldatıyor. Hem de sevgiliyse telefonda konuşurken aldatıyor onu. Askerliğinin son günü kadının gelip karşılaması gerekiyordu. Gelmiyor. Aramıyor. Telefonlara çıkmıyor.

Neden? Ben bu sefer hata yapmadım, diyor adam.

Yukarıdaki hikayeleri yazarken bile mideme yumruk yemiş gibi hissettim. Sanki ben yaşamışım.

En zor gelen nedir sizce?

Aptal yerine konmak mı? Sevdiğin adamın/kadının, seni sevmediğini öğrenmek mi?

 

Bir Cevap Yazın