Yazı İçeriği
Duygusal açlık nedir? Neden mutsuzluğumuz olduğumuzda kendimizi yemek yemeye veriyoruz? Duygusal açlıkla nasıl baş edebiliriz? Diyetisyen Fatih Bıçaklar, duygusal açlık konusunda merak edilenleri yazdı!..
Sahiden, aç mısın?
Yüzyıllar evvel (14. Yüzyıl) ünlü düşünür, devlet adamı ve iktisatçı İbn-i Haldun ‘’Kıtlık zamanlarında insanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürür’’ derken gerçekten haklı mıydı?
Gelin biraz açlığın ne olduğuna bakalım ve asıl açlığımızı anlayalım, farkında olalım.
Açlık, normal şartlarda midemizin guruldaması, çeşitli hormonların farklı aktivasyonları, kan şekerimizin düşüklüğü ile bize birçok hayal kurduran doğal bir olaydır. Yani bir hastalık değildir.
Aç olduğunuzda ilk olarak kendinize şunu sorun; en son ne zaman ve ne tükettim? Gerçekten aç mıyım? Biraz günlük yaşamımızda hemen en yakın Pazar gününe bir gidelim.
Haftanın 6 günü çalışıp güzel bir Pazar sabahına uyandığınızı düşünün. Her gün işe giderken bin bir zorlukla ve zorla ağzınıza tıktığınız peyniri, yumurtayı bir Pazar olduğunda neden rahatlıkla ve yanında belki onlarca çeşitle tüketiyorsunuz? Ya da evde karantinadasınız ve oruçlusunuz. İftarı yaptınız. Ardından bir tatlı olmazsa olmaz. Tatlıyı da tükettiniz, 1-2 saat geçti. Oradan bir çerez tabağı da geldi. Önünüzde TV’de sevdiğiniz dizi veya Netflix’te sevdiğiniz bir film. Yine bin bir iştahla sanki 1-2 saat önce o iftarda bir sürü çeşit yemeği yiyen siz değilmişsiniz gibi. Burada oluşan durum ise bir duygusal açlıktır.
Duygusal açlık nedir?
Duygusal açlık veya duygusal yeme durumu hemen hemen herkeste oluşabilecek bir durumdur. Bile bile yiyip ardından ciddi bir pişmanlık yaşıyorsanız bu bir rahatsızlığa doğru gidebilir. Çok geniş bir konu, onun için biraz temel bir bilgi verip bir sonraki yazılarımda gerçek açlık ve duygusal açlık ile ilgili derinlere ineceğim.
Duygusal açlık, kişinin içinde bulunduğu kaygı, stres, mutsuzluk, yalnızlık, boşluk, öfke, sıkıntı gibi duygusal durumlarda kendisini aç olmasa dahi yemeğe vermesidir.
Duygusal açlığı etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır ama henüz hala net bir cevabı olmayan karmaşık bir durumdur. Bu yazımda sadece gerçek açlık ve duygusal açlığımızın farkındalığını artıralım istedim. Çünkü bu farkındalık bize çok büyük artılar kazandıracak ve kilo problemi olan kişilerde bir adım atmak demek olacaktır.
Duygusal açlık bir anda başlar. Belki yalnız başınıza otururken aklınıza gelen ani bir cips, film ve kola üçlüsü gibi. O anda evde olmasa dahi gidip en yakın marketten ona alacaksınızdır. Aldınız ve ortamınızı kurdunuz. O anda sanki yaşanılan tüm stres, sıkıntı gitmiş de dünyanın en huzurlu ve mutlu insanısınız. Duygusal açlığı geçiştiremezsiniz, bekletemezsiniz. Aklınıza gelen cipsin yerine belki o açlığı bastırmak için su içtiniz, sebze tırtıkladınız ama nafile. Çünkü kafanızın içinde bir ses ‘’onu al, ye ve mutlu ol’’ demekten vazgeçmiyor. Duygusal açlığın belli bir doyma seviyesi yoktur. Ne zaman ki mideniz gerginleşti veya tekrar sıkıldınız o anda bırakabiliyorsunuz. Ardından büyükçe bir pişmanlık da beraberinde geliyor tabi ki. Bir daha olmayacak diyorsunuz ama stresli, sıkıntılı bir günden sonra veya evde sıkıldığınız boş bir anda bir bakmışsınız tekrar kafanızın içinde dolaşıp duruyor. İşte duygusal açlık tam da budur. Çok fazla çeşidi vardır ama bu yazımda biraz daha farkındalığı artırmak amacı ile en göz önünde olan ile başlamak istedim.
Sonraki yazılarımda daha ayrıntılı olarak irdeleyeceğiz. Sağlıkla kalınız…