‘Cenin görebilir, duyabilir, tat alabilir, deneyimleyebilir ve ilkel bir seviyede de olsa öğrenebilir. Bir yetişkin kadar gelişmiş olmasa da hissedebilir.’
Bir çocuğun hissettikleri ve algıladıkları kendisi ile alakalı beklentilerini şekillendirir. Hissetmenin ana rahminde başladığını artık biliyoruz ve kaynağın anne olduğunu da. Bir kadının yaşadığı her endişe çocuğunu etkilemez ancak derin, yerleşmiş, çözümsüz görünen ve uzun süren duygular çocuk tarafından hissedilir. Bunlar sadece belirgin sevgi nefret gibi duygular olmak zorunda değildir, öyle ki annelik hakkında duyulan bir huzursuzluk, ikilem ve belirsizlik de çocuğu derin bir şekilde etkileyebilir.
Kişilik özellikleri anne rahminde oluşmaya başlar
Kişilik özelliklerimizin ana rahminde oluşmaya başladığını söylesem şaşırır mısınız? 16 doğmamış çocuk üzerinde bir araştırma yapılıyor. Titreşime tekmeleme ile yanıt verebilecek şekilde koşullanma oluşturmak hedefleniyor. Önce annenin biraz yakınında bir gürültü oluşturuluyor ve bebeğin tekme ile cevap vermesi izleniyor. Ardından her gürültüden sonra titreşim veriliyor ve bebeğin gürültüye doğal olarak verdiği tepkiyi titreşime de vermesi sağlanıyor. Yani bebeğe gürültü ve titreşimin ilişkisi öğretiliyor. Bebek gürültü olmasa da titreşimi her aldığında tekmeleme ile tepki veriyor. Bu araştırma devrim niteliğinde bir sonuç veriyor bize, koşullu öğrenme anne karnında gerçekleşebiliyor!
Biliyoruz ki bizi biz yapan davranışlarımız, korkularımız, sevdiklerimiz ya da sevmediklerimiz ve özelliklerimiz kısmi olarak koşullu bir öğrenmenin sonucu. Bu çeşit bir öğrenme anne karnında başlıyorsa kişilik özelliklerimiz de ana rahminde oluşmaya başlayabilir. Tabii ki hayatımızın diğer aşamalarında hem içsel hem çevresel süreçleri göz ardı edemeyiz, ancak ana rahmindeki başlangıca da gerekli önemi göstermemiz gerektiği sonucunu çıkarabiliriz.
haftadan itibaren doğmamış çocuk sürekli dinler. Baskın olan ses annenin kalp atışlarıdır. Bu ses normal ritmini koruduğunda çocuk için her şey yolunda anlamına gelir. Tekrar edelim, tabiki anlık stresler yaşanır ve kalp ritmi değişir. Çocuğu negatif etkileyecek olan bu anlık değişimler değil uzun süreli, çözümsüz görünen ve tekrar ne zaman yaşanacağını bilmediği kişisel streslerdir. Annenin duygularını tanıması ve onları yönetmeyi öğrenmesi uzun soluklu kişisel stresini de kontrol etmesine yardımcı olur.
Destek almaktan çekinmeyin
Hamilelik, bebeğin tüm yaşamına ve anneliğe yatırım sürecidir. Bu yatırım önce hamile annenin kendini tanımasıyla başlar. Kişisel farkındalığı olan gebe ihtiyaçlarını, isteklerini, tepkilerini ve sınırlarını bilir. Bu biliş bebeğiyle kurduğu ilişkiyi güçlendirir ve onu annelik rolüne hazırlar. Hamile ve doğum psikologları hamilelik öncesi, hamilelik planı, hamilelik süreci, doğum ve doğum sonrasında size destek olabilir. Hazır oluşluğunuzu artırmanıza; önceki travmalardan, kişisel zorlanma ve yüklerden arınarak sadece size ve bebeğinize özgü bir hamilelik süreci geçirmenize; doğuma hem zihinsel hem de fiziksel olarak hazırlanmanıza; varsa sizin ve eşinizin doğuma dair korkularınızı çözümlemenize; anne babalık rolüne hazırlanmanıza ve bebeğinizle kavuşma anınızı özelleştirmenize yardımcı olur. Hamile ve doğum psikologları sadece sorun olan durumu çözmez; sizi ana ve akışa hazırlar, keşkelerin yerine iyikilerin olduğu bir süreçle bebeğinizle kavuşmanızı destekler. Doğum öncesi, anı ve sonrasında doğru destek bütün sürecin yaşanışını değiştirir. Bebeğe ve anneliğe en köklü yatırım doğru bir kaynaktan destek almaktan geçer. Destek…Destek…Destek…