Gebelik, kadınlara özgü fizyolojik bir olaydır. Gebelik döneminde dölün büyümesi, annenin aldığı besin maddelerinin plasenta aracılığı ile taşınması yoluyla olur. Taşınan besin ögeleri, anne adayının kendi gereksinimine ek olarak düşünülmelidir. Gebelik döneminde, hem annenin fizyolojik gereksinimleri ve vücudundaki besin ögeleri yedeği dengede tutulmalı, hem de bebeğin normal büyüme ve gelişimi için gerekli enerji ve besin ögeleri sağlanmalıdır.
Plasenta, seçici geçirgenlik özelliği gösterir. Vücudun savunma sisteminde görevli antikorların kolay geçişine izin verirken, bakteri ve virüs geçişine karşı direnç gösterir.
Yapılan çalışmalar, gebelikte sınırlandırılan çeşitli besin ögelerinin, çeşitli doğumsal bozukluklara yol açtığını göstermektedir. Ayrıca, doğumdan sonra yeterli beslenmelerine rağmen, fetal dönemde yetersiz-dengesiz beslenmenin olduğu hayvanlarda yapılan çalışmalarda, beyindeki biyokimyasal değişikliklerin düzelmediği gözlenmiştir.
Gebelikte yetersiz-dengesiz beslenme
- Ölü doğum
- Prematüre doğum
- Konjenital bozukluklarla doğum
- Annede yetersizlikler sonucu ortaya çıkabilecek sağlık sorunları risklerini artırmaktadır.
Gebeliğin belli dönemlerinde çeşitli besin ögesi yetersizlikleri ve buna bağlı çeşitli sağlık riskleri söz konusu olabilir. Bunların bazıları şu şekilde sıralanabilir:
- Demir: Gebelik döneminde sık karşılaşılan bir sorun, genellikle demir ve B 12 vitamin eksikliğine bağlı olarak gelişen kansızlık (anemi) sorunudur. Yetersizlik sonucu düşük doğum ağırlıklı ve ölü doğum görülme riski artabilir. Lifin ve kalsiyumun, çay ve kahve gibi içeceklerin demir emilimi üzerindeki olumsuz etkileri dikkate alınarak, kepek-lif ve kalsiyum içeriği yüksek besinler ile çay, kahve gibi içeceklerin demir içeriği yüksek besinlerle bir arada alınmamasına özen gösterilmelidir. C vitamininin ise demir emilimini artırdığı bilinmektedir. Öğünlerde mevsimine uygun sebze ve meyvelerin yeterli düzeyde bulunması, yiyeceklerin demir içeriğinden yeterince yararlanmak açısından önemlidir.
- Folik Asit: Yetersizliği ile, çeşitli doğumsal bozuklukların görülme sıklığı artabilir. Özellikle koyu yeşil yapraklı sebze tüketimine özen gösterilmelidir.
- İyot: Yetersizliğinde beyin gelişimi olumsuz etkilenebilir. Kullanılan tuz, iyotlu tuz olmalıdır. Balık ta iyi bir iyot kaynağıdır.
- Kalsiyum: Anne karnında özellikle kemik gelişimi döneminde yetersizliği sonucunda, gebenin kalsiyum depolarından çekilme olabilir. Bu da gebenin kemik ve diş sağlığı açısından sorunlara yola açabilir.
- Omega 3: Gebelik döneminde yeterli düzeyde omega 3 alımının, anne karnındaki bebeğin beyin gelişimi üzerinde olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Yapılan çalışmalar, yeterli omega 3 alımı olmayan annelerle kıyaslandığında, omega 3’ün yeterli alımının, sadece bebekte sağlıklı beyinsel gelişimin sağlanabilmesi açısından değil, aynı zamanda gebelik süresi ve lohusalık döneminde de, annenin daha sağlıklı bir süreç geçirmesi için önemli olduğu sonucunu destekler niteliktedir. Omega 3’ün besinsel kaynakları arasında balık, koyu yeşil yapraklı sebzeler, fındık ve badem yer almaktadır.
Gebelik döneminde beslenmede her besin grubundan besinlere yeterli miktarda yer verilmesi önemlidir. Bu besin grupları; süt-yoğurt grubu, et-yumurta grubu, tahıl grubu, sebze- meyve grubu olarak sınıflandırılabilir. Gebelik için artan besin ihtiyaçlarına ek olarak, anneye bağlı olarak gereksinimin arttığı durumlar da söz konusu olabilir. Anne adayının gebelik öncesi kilosunun yetersiz olması veya yaşının küçük olması, büyüme- gelişme dönemini tam tamamlamamış olması, besin depolarının yetersiz olması gibi durumlarda annenin ihtiyaçlarını da karşılayan bir beslenme düzeninin oluşturulması gerekir.
Gebelik döneminde beslenme ile ilgili birtakım sorunlar da yaşanabilir. Bunların başında, özellikle ilk birkaç ayda görülebilecek bulantı-kusma şikayetleri gelir. Bu sorunun yaşandığı dönemde öğünler sıklaştırılmalı, öğünlerde katı gıdalara yer verilmeli, aşırı yağlı ve sıvı yiyeceklerden sakınılmalıdır.
Konstipasyon (kabızlık) sorunu da bu dönemde karşılaşılabilecek bir diğer sorundur. Bu durumda özellikle lif içeriği yüksek tam tahıllı ürünlere, kuru baklagillere, sebze ve meyvelere beslenmede yeterince yer verilmeli, sıvı tüketimi artırılmalı, sağlık sakıncası yoksa, ufak yürüyüşler yapılmalıdır.
Gebelik döneminde ne kadar çok kilo alıyorsak, bebek o kadar iyi besleniyordur diye bir sonuç çıkarılması genel, ancak doğru olmayan bir düşüncedir. Burada önemli olan, yeterli düzeyde besin tüketiminin yanında, her besin grubundan belli miktarlarda, yani dengeli bir tüketimin sağlanmış olmasıdır. Gebelik dönemine eşlik eden diyabet (şeker hastalığı) gibi bir sağlık sorunu mevcut ise, bununla ilgili verilen tedaviye ek olarak, beslenme uzmanından bu konuda bilgi ve beslenme eğitimi alınmalıdır. Gebelik, bir hastalık olarak düşünülmemelidir ve özel bir sağlık durumu söz konusu değil ise tamamiyle hareketsiz bir süreç içine girilmemeli, yeterli düzeyde sıvı tüketiminin olmasına da dikkat edilmelidir.