Diyabetik ayağa dikkat!

0
1101

Diyabet, vücutta insülin hormonunun azalması ve buna bağlı olarak kandaki şeker seviyesinde yükselme ile seyreden kronik bir hastalıktır. Kan şeker seviyesinin kontrolsüz şekilde yükseldiği ve hastalığın kontrol altına alınmadığı hastalarda uzun dönemde başta gözler ve böbrek olmak üzere pek çok organda hasar meydana gelebilir. Diyabetik ayak adı verilen klinik tablo da bu hastalığın seyrinde görülebilen durumlardan bir tanesidir.

Diyabet hastalarının dörtte birinde hayatları boyunca bir kere görülebilen diyabetik ayak, her 5 diyabet hastasından birinin hastaneye ilk başvuru sebebi. Diğer bir deyişle tanısı konmamış hastalar, diyabetli olduklarının farkında olmadan yüksek kan şeker seviyeleri ile yaşamlarına devam ettikleri dönemde; diyabetik ayak gelişimi nedeni ile hastaneye başvurabiliyorlar.

Kan şekerinin kontrolsüz şekilde yüksek seviyede olması öncelikle sinirlere ve küçük damarlara etki ediyor. Ayaklarda, ellerde (özellikle bilek bölgesi) ve daha ilerisindeki sinirlerde harabiyetin başlaması ile dokunma ve ağrı hissi ortadan kalkıyor. Diyabetik hastalarda meydana gelen kuruluk ve küçük cilt çatlaklarının yanı sıra sürekli ayakkabı travması veya küçük çarpma tarzı travmalar, bu sinir hasarı nedeni ile tam olarak hissedilemiyor. Bu nedenle, özellikle erken dönemde ufak önlemler ile önüne geçilebilecek problemler, uzun dönemde büyük sorunlara dönüşebiliyor.

Diyabetik hastalarda yine bilek seviyesi ve daha ilerisinde meydana gelen damar tıkanıklıkları, ayaklardaki beslenme sorunlarının en büyük nedeni olarak karşımıza çıkmakta. Başlangıç dönemlerinde çok ciddi sorunlara yol açmasa da hastalığın ilerlemesi ile belirtiler ortaya çıkmaya başlıyor. Ayaklarda kendiliğinden ortaya çıkan veya travmalarla meydana gelen yaraların iyileşmesi, damar tıkanıklığı nedeni ile daha zor bir hale geliyor. Bununla birlikte bu yaraların iltihaplanması durumunda sonunda bacağın çeşitli seviyeden kaybına dek ilerleyebilecek ciddi tıbbi süreçlerle karşı karşıya kalınabiliyor.

Belirtileri nelerdir?

Diyabetik ayak hastalarında ilk görülen bulgular ayaklarda hissizlik, elektrik çarpması hissi ve uyuşmalar. Bununla birlikte ayaklarda üşüme en sık karşılaşılan şikayetlerden. Ağrı hissinin azalması sebebi ile travmalara maruz kalınması ve buna bağlı olarak yara oluşması ihtimali artıyor. Tüm bunların yanında ayak kaslarında esnekliğin azalması, ayakta şekil bozukluklarına ve ayakta dururken yük dağılımının bozulmasına neden oluyor. Bu süreç, ayakta oluşabilecek yaraların iyileşmesi önündeki engellerden bir diğeri.

Ayak bakımına özen göstermek gerekiyor

Kan şeker seviyelerinin normal sınırlarda tutulması ise diyabetik ayak sorunu yaşama riskini en aza indiriyor. Bu nedenle beslenme düzeninin sağlanması, ilaçların aksatılmadan kullanılması ve egzersizlerin ihmal edilmemesi her diyabet hastasının olmazsa olmazları. Diyabetik hastaların ayak bakımlarına özen göstermesi ise oluşabilecek süreçlerin engellenebilmesi için alınabilecek ilk ve en temel önlem. Ayakların kurumasının engellenmesi, ayak şekline uygun ve rahat ayakkabıların giyilmesi, gerektiği durumlarda ortopedik tabanlıklar kullanılması sorunların ortaya çıkma ihtimalini azaltıyor. Bununla birlikte ayakların günde iki kere yıkanması ve yıkandıktan sonra çok iyi bir şekilde kurulanması, oluşabilecek yaralarda iltihap gelişiminin önüne geçmek için uygulanması gereken ilk basamak işlemlerden. Ayaklarda nasır oluşumu nemli bir sürecin ilk işareti olabileceği için nasırların koparılmaması çok önemli.

Herhangi bir şekilde ayaklarda hissizlik, kuruma, çatlak gibi sorunlar başlamış ise düzenli olarak diyabetik ayak bakımı uygulayan merkezlere başvurmak gerekli. Bununla birlikte ayakta herhangi bir nedenle oluşan yara mutlaka önemsenmeli ve yine diyabetik ayak konusunda uzman bir klinikte gerekli tedaviye başlanmalı.

Sağlıklı ve mutlu bir hafta sonu dilerim.

Önceki İçerikÇalışan anne olmanın zorlukları
Sonraki İçerikTuvalet eğitimine lazımlıktan başlayın!
Doç. Dr. Cem Arıtürk
1979’da İzmir’de doğdu.  Küçük yaşlarda İstanbul’a taşınarak ilköğrenimini İstanbul Kalamış İlkokulu’nda ve orta-lise eğitimimi Burak Bora Anadolu Lisesi’nde tamamladıktan sonra üniversite sınavında İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni kazandı. 6 yıllık tıp eğitiminin 2. Yılında kalp ve damar cerrahı olmaya karar verdi. Tıp fakültesini bitirip “Tıp Doktoru” unvanını aldıktan sonra girdiği ilk TUS ile Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği’nde asistan doktor olarak çalışmaya başladı. 2010 yılında eğitimini tamamlayarak Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı oldu. 2010-2012 yılları arasında mecburi hizmetimi Kahramanmaraş Devlet Hastanesi’nde tamamladı. 2012 yılında İstanbul’a dönerek Acıbadem Sağlık Grubu Kadıköy Hastanesi’nde çalışmaya başladı ve 2013 yılında Acıbadem MAA Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı’na “Yardımcı Doçent” unvanı ile atandı. 2017 yılında girdiği sınavları başarı ile tamamlayarak “Doçent” unvanı aldı ve aynı yıl Acıbadem Sağlık Grubu Altunizade Hastanesi’nde görev yapmaya başladı. 2018 yılında ise Acıbadem Sağlık Grubu Fulya Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği’ne transfer oldu. Hala aynı hastanede uzman doktor ve üniversitede doçent doktor olarak görev yapmaktadır.

Bir Cevap Yazın