Çocuklarımız… Çok sevdiğimiz, bazılarımızın sadece onlar için yaşadığı, değer verdiklerimiz… Biz yetişkin, onlar çocuk, konumlamayı bu şekilde yapıyoruz. Buna uygun davranışlarımız ise çocuğu güçsüz hissettirmeye neden oluyor. Onun bir çocuk olduğunu kabul etsek belki ona göre konuşup, davranışlarımızı belirleyeceğiz. Yaramazlık yapma diyoruz, çocuk çocukluğunu yaşaması nedeniyle bizim kriterlerimizin dışına çıkıyor. Seni sevmiyorum, bir daha bu şekilde yaparsan baban da seni sevmez sözleri ağzımızdan farkında olmadan çıkıyor. Başkalarının istemediği bir şey yaparsam sevilmem kalıbı bilinçaltında şekilleniyor ve çocuk hayatını başkalarını mutlu etmek üzere yaşıyor.
Kardeşler arasında kıyaslama yapmayın
Ya kardeşler arası karşılaştırmalar? Kıyaslanma işin içine girince kendimizi değersiz hissediyoruz. Ablan akıllı, bilgili, sürekli kitap okuyor, ya sen? Bu durumda ben de dergileri karıştırayım sadece demek zorunda kalıyorsunuz. Çocuğun zihni böyle çalışıyor. 0- 6 yaş arasında her şeyi kaydeden beyin bilinçaltında kalıpları oluşturuyor ve biz de her an kalıplarla yaşamımızı şekillendiriyoruz.
Kız çocuklarınıza “erkek çocuk” muamelesi yapmayın
İlk çocuğunun erkek olmasını isteyen özellikle babalar, kız çocukları erkek gibisin, zaten benim oğlum gibisin dediğinde sadece kimlik kargaşası yaşanmıyor, cinsiyeti nedeniyle istenmediğini düşünen kız çocuk değersiz hissediyor kendisini. Yetişkin döneminde evlenen kız çocuk erkek çocuğun değerli olduğunu bilinçaltına kaydettiği için eşinin karşısında da kendini değersiz hissediyor.
Çocuklarınızın isteklerini önemseyin
Çocuklarımız doğduğunda lise ve üniversitesi bellidir bizler için. Büyükanneler, büyükbabalar da gurur duyacakları plan yapmışlardır. Çocuk büyür, önce istenilen bir özel okuldayken keman çalmak istiyorum der, yolunu farklı olarak çizer. Büyüklerin planı, babanın planı altüst olmuştur. Anne ve kızı ise mutludur. Biz çocuğun istekleri ile ilgilenmeyiz, kime göre neye göre belirliyoruz onun geleceğini, bilinmez. Belki çevre belki projemiz doğrultusunda belirliyoruz, ama hep biz karar veriyoruz. Sonunda genel müdür olan çocuğumuz mutsuzsa biz projemizde başarılı mı oluyoruz?
Çocuğunuza ne zaman aferin diyorsunuz, başarılı olduğunda mı? Başarısız olunca kızıyor musunuz? Bu durumda çocuk hayatı boyunca hep başarılı olmak zorunda. Aksi halde değer verilmeyecek ona.
Mükemmel insan yoktur
Mükemmel olmalısın diye koşullandırılan çocuk, mükemmel olmaya çalışır, ama anne onu hiç mükemmel olarak kabul etmez. Çünkü mükemmel tanımı kusursuzluktur. Kusursuzluk yoktur ki? Çocuk yetişkin olur, evleneceği zaman annesinin mükemmel kriterine uygun kız arar. Bu kriterlere uygun olmayan birine aşık olursa onunla evlenmez, anneye tanıştıramaz onu. Sonra annenin kabul edeceği kız bulunur, evlenilir, iki yıl sonra boşanılır, doğal sonuç mutsuzluktur.
Bizim annelerimiz, babalarımız iyi olmamız için uğraştılar, ama farkındalıkları bugünkü düzeyde değildi. Şimdi hepimiz öğrenme dönemindeyiz. Çocuklarımızı yetiştirirken bu tür bilgileri göz önüne alırsak mutlu, kendine değer veren nesil ortaya çıkar.
Bizler için en büyük mutluluk çocuklarımızın mutlu olması değil mi?