Geçtiğimiz hafta vicdanı olan herkesi harekete geçiren bir olay yaşandı. Maalesef bir takım caniler tarafından bacakları ve kuyruğu kesilip, ölüme terk edilen minicik bir köpek hayatını kaybetti. Bu ne yazık ki yaşanan ilk olay olmadığı gibi, son olay da olmadı… Bu vahşet ile eş zamanlı medyaya yansıyan ve yansımayan birçok hayvan işkence görmeye devam ediyor. Çözüm olarak: Yasalarda kesinlikle çok ağır ve caydırıcı cezalar konusunda acilen bir düzenleme gerekiyor. Ancak bu olayların önüne geçebilmemiz için konuyu en başından düzeltmemiz gerekiyor. Ailede… Bu yüzden bugün sizlere ilk olarak çocuk ve hayvan sevgisi hakkında yazmak istedim.
Çocuklarımıza sevgiyi öğretmeliyiz
Ağaç yaşken eğilir sözü her şeyi anlatıyor sanırım. Çocuğumuzu ne kadar sevgi dolu bir ortamda yetiştiriyoruz? Belki de öncelikle herkesin kendisine sorması gereken soru bu. Çocuklarımıza sevgiyi öğretmeliyiz. Ağacı, çiçeği, suyu, hayvanı, taşı, havayı, arkadaşını sevmeyi. Tüm canlılara karşı merhametli olmayı öğretmeliyiz.
Şehirde yaşayan çocuklar hayvanlara karşı daha mesafeli
Sokakta köpeğimi gezdirirken bir sürü çocukla karşılaşıyorum. Ne mutlu ki yaşadığım yerde tüm çocuklar köpeğimin arkadaşı, bizi gördüklerinde koşarak onu sevmeye geliyorlar. Bu çocukların bir kısmı köpekten korkuyordu. Yanındaki arkadaşının sevmesinden cesaret alıp, onlar da dokunmayı denediler ve dokunduklarında aslında ne kadar yumuşak tüyleri olduğunu fark ettiler.
Sevimli dostlarımızın sevgimize ihtiyacı var
Lütfen bir köpek ya da kedi gördüğünüzde çocuğunuza “pis o dokunma!” veya “seni ısırır!” demek yerine ona dokunması için çocuğunuzun teşvik edin. Ağacın dalından sapan yapmayı öğretmek yerine beraber toprağa fidan dikmeyi deneyin. Doğa sevgisi ile dolu merhametli çocuklar yetiştirirsek, bu çocuklar büyüdüğünde haberlerde izlediğimiz bu vakaları artık görmeyeceğiz.