Yazı İçeriği
Gün geçmiyor ki çocuğunu döven bir annenin haberi medyaya düşüyor. Peki çocuğa lkarşı şiddet neden bu kadar arttı? Anneler çocuklarını neden döverler? Çocuğuna şiddet gösteren annelerin psikolojisi nasıldır? Psikolog Arzu Yazar, çocuğa karşı şiddeti ve bebeğini döven annelerin psikolojisini yazdı!..
Anne ve bebek ilişkisi
Anne, bir çocuğu doğuran, bakımını üstlenen veya kendi doğurmadığı bir çocuğu evlat edinen ve bakımını üstlenen kadındır. Bebek ise bir insanın en küçük hali olan doğum anından itibaren yürüme dönemine kadar olan zaman diliminde aldığı isimdir. Yeni doğmuş olan bir bebek her açıdan anne ve babasına muhtaçtır.
Anne olmak genel bir tanımdır. Hamile kalan kadının geçireceği evreler genel olarak aynıdır. Bir bebeğin dünyaya gelişi ve temel ihtiyaçları, bakım verirken yapılması gerekenler de genellikle aynıdır. Aynı olmayan şey anne ve çocuğun aynı bedende var olmayla başlayan ilişkisel sürecidir. Bu süreç biriciktir ve aynı annenin diğer çocuk / çocuklarıyla paylaştığı süreçten farklıdır.
Anne olmadan kurulan hayaller ve endişeler aslında birçok annede ortaktır:
*Bir yolculuk hali annelik ve ilk rehberimiz geçmişimiz..*
“Bebeğime harika bir anne olacağım”
“Annemin bana yaptığını asla ona yapmayacağım”
“Benim mükemmelim o, kucağıma almak için sabırsızlanıyorum”
“O kadar zaman bekledik ki ona sahip olabilmek için”
“İyi bir anne olmak için bir sürü kitap okuyorum”
“Biran önce doğsun istiyorum, artık ona sarılabilmek istiyorum”
Karnımda bir can daha var. Her geçen gün büyüyor. Bedenim değişiyor, duygularım kontrolden çıkıyor. Kendimi bazen çok halsiz hissediyorum, bazen kusmaktan kendime gelemiyorum, bazen korkuyor bazen de hayallerimle mutlu oluyorum..
Karnım her geçen gün büyüyor, hareketlerini hissediyorum, bebeğimle konuşuyorum, ona kendimi, hayallerimi anlatıyorum..
Artık iyice büyüdü karnım, zor hareket ediyorum. Bebeğimin tekmeleri iyice sertleşti, bazen canım yanıyor. Artık doğsa da ikimiz de rahatlasak diyorum..
Nasıl geçecek doğum endişe ediyorum. Normal mi? Sezaryen mı olsam ? Bebeğim için en sağlıklısı olsun istiyorum ama bir taraftan da çok korkuyorum.
Doğdu bebeğim, kucağıma aldım ve çok mutluyum. Emzirmek ilk başta acı verdi ama geçti. Karnı doyunca güzelce uyuyor. Ben de dinlenmiş oluyorum. Ona ninniler söylüyor, mutlu mutlu izliyorum onu.
Ya da…
Doğum çok zor geçti. Çok canım yandı. Bebeğimi kucağıma alınca çok mutlu oldum. Ufacık ve çok tatlı. Emzirmemi istiyorlar ama emmiyor. Sütüm gelmiyor, çok canım acıyor. Emzirmek işkence gibi. Karnı doysun istiyorum ama olmuyor işte. Bir de çok ağlıyor. Öyle bir sesi var ki tahammül edemiyorum. Biri baksın azıcık, ben uyumak istiyorum..
Annenin ruh hali anne-bebek ilişkisini nasıl etkiliyor?
Annenin ruh hali, hamileliğin nasıl geçtiği, hamilelik süresince içinde bulunulan koşullar, anne – baba arasındaki ilişki, babanın bebeğe aktarımı, doğum süreci, bebeğin sağlık durumu, emzirme sürecinde karşılaşılan zorluklar, bebeğin mizacı gibi bir çok değişken annelik serüveninde belirleyici bir etkiye sahiptir. Bu etkiler ile, anne olma halimize ilişkin kurduğumuz hayaller gerçekleşebilir ya da yerini hayal kırıklığına bırakabilir.
Karşılaşılan zorluklara verilen anlamlar, baş etme ( “zamanla yoluna girecek” “bazı bebekler böyle” “emzirememek dünyanın sonu değil” ) ya da edememe ( “başaramadım” “olmuyor yapamıyorum” “galiba anne olmaya hazır değildim” ) halleri, ruhsal dünyada yankılanmaya başlar. Altta yatan yaraların ( kendi çocukluk deneyimlerimizin) olduğu fay hatlarını aktive eder. Sarsıntı ne kadar şiddetliyse, kurulan hayallerin yıkımı da o kadar fazla olur.. Artık olmak istenilen annelikten çıkmış, yıkıcı duyguların etkisi altında kontrolü kaybetmiş birine dönüşülür.. Dönüşülen o kişi ise, büyük olasılıkla size bakım veren kişidir; kendi anneniz !

Annenizle çocukluğunuzda ilişkiniz nasıldı?
Çocukken maruz kaldığınız, annenizin / bakım veren kişinin problem çözme yöntemleri bir kullanım kılavuzu gibi çıkar karşınıza. Eğer daha iyisini yapma potansiyeliniz veya yeni deneyimler için ihtiyaç duyduğunuz destek yok ise, anneliğe dair bilinçdışı sistem devreye girer. Hangi durumda nasıl tepki vereceğiniz konusunda, geçmişten getirdiğiniz deneyimler söz sahibi olur. Anneniz size kızdığında bağırıyorsa, kızdığınızda bağırabilirsiniz. Eğer cezalandırmak, istemediği davranışı durdurmak için vuruyorsa, siz de istemsizce vurabilirsiniz. Üstelik bunlardan şikayetçi olduğunuzu, size kendinizi çok kötü hissettirdiğini bile bile, istemeden / kontrolü kaybederek yaparsınız bunu.
Bebek ağladığında ne yaparsa yapsın onu susturamayan, kendini yetersiz ve çaresiz hisseden anne ya bebekten uzaklaşmak isteyecek ya da maruz kaldığı duygularla baş edemeyip öfkelenecektir. Bebek duygusal yokluk ya da agresif tepki riskli ile karşı karşıyadır artık. Annenin huzursuzluğu, gerginliği bebek tarafından hissedilir, bebek daha huzursuz ve gergin olur ve bu çift taraflı negatif etkileşim iki tarafa da zarar verir.
Üstelik daha yeni başlamıştı yolculuk. Daha gidilecek çok yol, durulacak duraklar vardı.
“Neden uyumuyorsun ki?”
“ Bir kerede yesen pişirdiğim yemeği.”
“Onu alma demedim mi kaç kere?”
“Offf yine mi altına yaptın?”
Beklediğiniz / istediğiniz gibi olmayan her durum, annelikte kendinizi başarısız ve yetersiz hissedişleriniz, etrafa rezil oluşlarınız kızgınlığınızı öfkeye çevirir, hedefiniz ise sizi bu hale getiren nesnedir; bebeğiniz.
Kendinizi ona delice bağırırken, eline, poposuna vururken bulabilirsiniz. Gözünüz kararmış, ağzınızdan ateşler saçarken, bedeniniz ele geçirilmiş gibiyken, içinizde bir yerlerde olmak istediğiniz annelik seslenir “ ne yapıyorum ben ?”… Kendinize geldiğinizde korkmuş ve ağlayan bir bebek görürsünüz, Çok geçmeden pişmanlık, suçluluk duygusu ve kendinize kızgınlık işgal eder iç dünyanızı.. Sonra yaptığınız davranışı telafi etmek için, bebeğinizi sevdiğinizi göstermek için olumlu davranışlar sergiler / sevgi ifadelerinde bulunursunuz. “Bir daha yapmayacağım / Böyle bağırmayacağım / asla vurmayacağım” diyerek kendinize söz verirsiniz. Sözünüzü de tutarsınız, tekrar kontrolü kaybedene dek..
Çocuğuna duygusal / sözel ya da fiziksel zarar veren anne, çocukluğunda duygusal / sözel / fiziksel şiddete maruz kalan bir çocuktur aslında. İyi bir anne olmak ister, hatta mükemmel bir anne olup kendi yaralarını da sarmak ister. Bunu yapamadıkça, “iyi” olmasına izin vermeyen, bu hayali yıkan “bebeğe” öfkelenir. Sonrasında hem bebeği hem kendisi yeniden yaralanır.

İyi bir anne olmak… Ama nasıl?
“iyi bir anne olmak”, çocuk sahibi olmak isteyen her kadının hayalidir. “Yeterince iyi bir anne olmak” için ise, yaralarınızın iyileşmiş olması, farkındalık kazanmış ve kontrolü ele almış olmanız gerekir.
Bazı yaralar kendi başına iyileşmeyecek kadar derindir. Bebeğinizle ve kendinizle olan ilişkiniz yaralandı ise, bu gibi durumlarda psikolojik destek almak kendiniz için yapabileceğiniz en iyi şeydir.


