Antibiyotiklerin ilk olarak 1927 de Sir Alexander Fleming tarafından keşfiyle insanlık tarihinde, günümüzde basit enfeksiyonlar dediğimiz hastalıklardan milyonlarca insanın ölümü giderek azalmış ve yıllar içinde yeni antibiyotikler keşfedilerek mikroplara karşı insanoğlu ezici bir üstünlük sağlamış ve ciddi bir darbe indirmiştir. Ancak bu zafer sarhoşluğu insanoğlunu rehavete düşürüp mikroplara karşı kullandığı yanlış ve gereksiz antibiyotik kullanımı ile mikropların bize karşı zafer kazanması artık an meselesi. Çünkü biz elimizdeki silah bilgilerini çok zeki olan mikroplara her defasında göstererek onların bu silahlara karşı önlem almalarına imkan tanıdık.
Antibiyotiklere karşı son zamanlarda ciddi direnç gelişimi var. Peki direnç ne demektir?
Daha önce bir bakteri çeşidini öldüren antibiyotik çeşidinin artık o bakteriyi öldürmemesidir. Neden ölmüyor? Bakteriler mikroskopla görülebilecek canlılar ancak son derece zekiler ve üstelik baya paylaşımcılar. Bakteri kendisine gönderilen antibiyotiği inceler, kendisine nerden, nasıl zarar vermeye çalıştığını keşfedip öğrenir ve bunu kendi türü ve diğer türdeki bakterilerle de paylaşarak o antibiyotiğin bütün özelliklerini cümle aleme deşifre eder. Böylece o antibiyotik artık işe yaramaz bir silah halini almış olur. İlk bulunan antibiyotik “Penisilin”dir ve şu an dünyada mikropların çoğuna etkisizdir.
Şimdi çoğumuzun aklına yeni antibiyotikler yok mu? sorusu geliyor.
Evet yeni antibiyotikler de keşfedildi ancak bakterilerin, antibiyotiklerin özelliklerini öğrenme hızı bizim yeni antibiyotik keşfetme hızından daha yüksek. Yani şu an dünyada her yıl milyonlarca insan tüm antibiyotiklere dirençli mikroplar nedeniyle ölüyor bu sayı her geçen yıl artıyor ve yakın zamanda ciddi önlem alınmazsa antibiyotiklerin keşfedilmediği dönemlere döneceğiz.
Gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanımı nedir?
Antibiyotikler doktor önerisiyle kullanılabilecek ilaçlardır. Boğaz ağrısı, grip , nezle vs gibi virüslere bağlı enfeksiyonlara antibiyotikler etkisizdir ve tedavide yerleri asla yoktur. Ateş düşürmek için antibiyotik kullanılmaz. Doktorunuz antibiyotik tedavisini uygun gördüyse önerdiği dozda ve sürede kullanmak gerekir. Çoğumuz 1 hafta kullanılması gereken bir antibiyotiği, 2.gün iyi hissediyoruz diye keseriz ancak bu son derece yanlıştır. Çünkü o mikrobun tamamen ortadan kalkıp, etkisiz hale gelmesi 1 hafta sürer ve tedavi kısa kesilince mikrop ancak zayıflamış olur ve bir dahaki gelişi daha çetin olabilmektedir. Bazen de aileler kendi aralarında birbirlerine antibiyotik vererek deyim yerindeyse leblebi misali kullanmaktadır. Bu da vücudumuzda bulunan faydalı mikropların ölümüne, yerlerine daha kötü mikropların yerleşmesine neden olup aynı zamanda da gereksiz yere antibiyotik silahımızda ilgili detay vermemize neden olmaktadır. Siz hiç savaşmadan önce düşmanlarına silah sırlarını , savaşma taktiklerini gösteren-öğreten bir ülke gördünüz mü? Bu duruma Ülkemizden bir örnek göstermek gerekirse antibiyotik kullanım oranının yüksek olduğu bir ilde, antibiyotik direncinin daha yüksek olduğunu görmek mümkün. Örneğin basit bir idrar yolu enfeksiyonunu şurup-hap tedavisi ile tedavi etmek mümkünken, artık bu illerde damardan (daha yeni olan) antibiyotik vermek gerekiyor. Çünkü bu iller yüksek oranda antibiyotik kullanılarak, artık bu bölgedeki mikroplarda direnç gelişimi gözlenmektedir. Üstelik zamanla bu bölgedekilerin başka şehirlere, ülkelere seyahati ile bu mikroplar dünyanın dört bir yanına taşınmaktadır.
Dikkat: Antibiyotikler tedavi etmiyor!
Selülit gibi basit dediğimiz bir hastalığa ağızdan ve krem antibiyotikler yeterli iken, artık günümüzde çoğu antibiyotiğe dirençli mikroplar görebilmekteyiz ve basit dediğimiz bir selülit ciddi bacak enfeksiyonlarına, bacak kaybına hatta ölümlere neden olabilmektedir. Antibiyotik kullanım oranının düşük-yüksek olduğu yerlerde çalışan bir hekim olarak bu durumun gerçekliğini görmekteyim ve gerçekten tüm antibiyotiklere dirençli mikroplara şahit olmak ürkütücü bir durum. Bu noktada hastalara ve hekimlere büyük iş düşüyor. Çünkü gerçekten durum artık çok ciddi! Aileler mutlaka çocuklarına ve kendilerine önerilen aşıları yapmalı, hijyen şartlarına dikkat etmeli, doktoru önermedikçe asla antibiyotik kullanmamalı, antibiyotik verildiyse denilen dozda ve sürede kullanmalı. En azından çocuklarımız için sağlıklı bir gelecek bırakmak istiyorsak bu konuda ciddi hassasiyet göstermemiz gerekiyor.