Annelik sanatı ve güçlü aile yapısı

0
1076

Bir sanattır annelik

Tıpkı, ipek böceğinin ilmek ilmek dokuduğu, en hassas ayrıntılarıyla işlediği bir ipeğin sahibi olabilmekti annelik..

Bir bahçıvanın sabrıyla ve sevgisiyle yılmadan donattığı bahçenin çiçekleri olabilmekti annelik..

Bu bahçede, kimi zaman fırtınalar eser, kimi zaman dolu yağar, kimi zaman yağmur, kimi zamansa güneş açar. Her türlü zorluk karşısında, başa çıkabilmeyi öngörebilmektir annelik. Sahip olduğu çeşit çeşit çiçeklerin her birisinin ayrı bir ihtiyacı vardır. Dolayısıyla, nabza göre şerbet verebilmektir annelik.

Böylesi hassas bir işin içinde anne, ne kadar rahat ve huzur dolu olursa, o annenin bahçesine diktiği, güller, çiçekler o kadar güzel ve huzur verici olacaktır. Çünkü huzur, her zaman mutluluğa gebedir. Mutluluğun daim olduğu bir yuvada yetişen çocuklar, sevecen, uyum dolu, paylaşımcı ve insancıl büyümeye daha yatkındır.

Ancak bu ortamın sağlanamadığı durumlarda, huzur mümkün olmayacak, huzurun olmadığı bir ortamda da çocuklar kendini güvende hissedemeyecektir.

Peki; anne insan değil midir? Aslında anneler insanüstü müthiş varlıklardır. Onca yükü tek başına sırtlamaya çalışırken, bir yandan çocuklarının akla hayale gelemeyecek her türlü ihtiyacıyla ve çözüm yollarıyla uğraşır. Bir yandan eşi ile uğraşır. Eşi ile uğraşır derken; eşlerine bir türlü eşlik edemeyen babalardan bahsediyorum. Çünkü eş desteği, mutlu ve sağlıklı yuvalarda en önemli kriterdir. Köstek olan değil, her olguda, her olayda, her daim destek olabilen eşler olmalı, annelerin yanında. Huzurun atmosferi, eş desteğinden geçer mutlu bir yuvada.

Annelik müthiş bir sanattır. Anne, sanatını icra ederken her türlü zorluk ve güçlükle karşı karşıya kalabilir. Bu hayatta her insanın yaşayabileceği olağan durumlardır. Bu olağan ve aşılması mümkün olan ya da olamayan her çeşitli durumda, anneler asla yalnız bırakılmamalıdır.

Çünkü sanatının en büyük icrası çocuklarıdır. Ne kadar hassasiyet, özen ve dikkat gösterilirse, o derece, sanatın icrası olan çocuklar maharetini göstermeye başlar.

Annelik; yolun sonu gözükmeyen kah çetrefillerle dolu kah güzelliklere gebe dolu bir yolculuktur. Bir anneye verilen rolün gereği, bu yolun sonunu sormadan sadece sağlıklı ve emin adımlarla ilerlemesini istemektir. Ki, tüm anneler fıtrat gereği, çocuklarını büyütürken asla karşılığında birşey beklemeyen en muazzam insanlardır.

Annelik sanatında, bu uzun yolcuk, birçok sorumluluğu getirir beraberinde, yük derken tamda bunları ifade etmeye çalışmaktı söz konusu. Yol uzun ve bu yolda, yanımıza tedarik edeceğimiz herşey büyük önem arzetmeli.

Annelik sanatında bir annenin taşıma kapasitesi ne kadardır ?

Çocuk her şekilde yetiştirilir ama, ufku geniş, perpektifi olağan çocuklar yetiştirmek her annenin yapabileceği birşey midir?

Annenin sırtındaki onca yük ve sorumluluklarının yanı sıra, eşlerden yeterince destek ve ilgi geliyor mu burası da tartışılır bir meseledir?

Çocuk terbiyesi, üzerinde binlerce defa düşünülmesi gereken, sık sık istişareye oturulması gereken en önemli konulardan biri değil midir?

Mutlu bir yuva aynı sazın teli olmak gibiyse eğer, neden orkestra şefliği hep tartışma konusu olmuştur?

Çocuk yetiştirme rehberinde ilk adım, annenin kendini tanıma rehberidir.

Bir yuvada anneye, annelik yapma sanatı ve statüsü yakıştırılmış mı ? Altı çizilmesi gereken en önemli sorulardan biridir.

Mutlu çocuklar yetiştirmede aile öyküleri büyük önem arzetmektedir.

Sağlıklı çocuklar yetiştirmede, anne ve babaların çocukluk dönemleri, ruhsal ve zihinsel değerleri, yetiştirildiği yuvanın aile öyküleri, bizi geçmişe doğru bir nesil aktarımına sürüklemeli, kafamızda soru işaretleri belirmelidir? Sağlıklı ve olağan sorular, en doğru cevap yollarının habercisi değil midir?

Bütün bu sorular, her sağlıklı bireylerin, her ebeveynin, her ailenin kendisine sorması gereken başlıklardan oluşuyor. Unutmayın, her türlü yaşanılması mümkün olan olguya yönelik sorulan doğru sorular, bizi her daim doğru ve sağlıklı cevaplara sürükleyecektir.

İşte bu yüzden annelik bir sanat gerektirir. Bir annenin, dünyaya getirdiği çocuklarıyla verimli ve sağlıklı zaman geçirebilmesi gördüğünüz üzere birçok sebebe ve duruma bağlıdır. Bu yüzden, ilk adım nedir diye sorulacak olursa eğer? Mutlu, huzurlu bir yuvada yaşama gereği karşımıza çıkar. Bu önemli bir kriterdir. Çünkü anne çocuklarıyla başa çıkabilme ve onları doğru orantıda yetiştirebilme konusunda, eşe ciddi destek hisseder. Eşin eşe sorgulamadan verdiği her destek, annede mükemmel bir yankı uyandırır. Çocuklarına geri dönüşümü inanılmaz olur böyle annelerin. Bu tür ailede birlik ve dayanışma vardır çünkü. Dayanışmayı hisseden eşler birbirlerine daha iyi sarılma keyfiyeti hisseder ve çocuğun ruhsal ve manevi gelişimi olumlu yönde ilerleme kaydeder. Ve böylece bir annenin sırtında taşıdığı yükün kapasitesi nedir? sorusu eşin desteği ile çürütülmüş bir sav halini alır. Sonuç olarak anne üzerinden yükleri hafifletilen bir kuş gibi heyecan dolu ve eğlenceli hale gelir.

Gelelim, aile yapısının seçtiği iletişim yönüne… İletişimde, eşlerin kullandığı bir çok yol olmakla birlikte, mutlu bir yuvada en sağlıklı iletişim yolu, elbetteki hakkaniyet ve dürüstlük çerçevesinde eşlerin birbiriyle herşeyi konuşabilmek adına kendilerine zaman yaratabilmeleri ve sorun ve mutlulukları masaya yatırabilecekleri bir istişare alanını kendilerine yaratmaları.

Eğer bir ebeveyn olarak, mutlu ve sağlıklı bir yuvada, güzel çocuklar yetiştirelim diyorsanız, mutlaka ama mutlaka iletişim, paylaşım yapabileceğiniz ve birbirinizi anlayabileceğiniz tek geri dönüşüm kaynağı olmalı. Bu tür ailelerde yetişen çocuklar, iletişimi güçlü, zihin dağarcığı gayet zengin ve kendisine bir vasıf verildiğini hisseden değerli çocuklar olarak büyümeye devam edeceklerdir. Çünkü anne ve baba o kadar sağlıklı ve güzel bir iletişim dili kullanıyordur ki çocukların etkilenmemesi ve kendisini değerli hissetmesi mümkün değildir. Bu ailede, çocuklar her koşulda dinleniyordur. Fikirlerine önem veriliyordur. Ve istişare masalarına çocuklarda dahil ediliyordur. Bu tür yuvalar, anlaşmanın en üst noktada yaşandığı ve sorunların en sağlıklı şekilde çözüme kavuştuğu aile yapısı olması sebebiyle, çocuklar zihinsel ve duygusal manada büyük yol katetmekte ve ilerde karşılaşacakları her türlü sorun ile başa çıkabilme kabiliyeti kazanmaktadırlar.

Aile öyküleri neden önem arzetmektedir bir yuvada çocuk yetiştirirken?

Eşlerin çocukluk döneminde yaşadığı olumsuz olaylar ve travmalar, duygusal yoksunluklar ve eksiklikler, cinsel istismarlar, güvensiz bağlanma yapısına sahip ailede büyümeleri, iletişim yönleri, sevgi eksikliği ve birçok yaşanılması mümkün olan olay ya da durumlar, çocuklarını yetiştirmede izleyecekleri yol bakımından büyük önem arzetmektedir. Dolayısıyla aileden çocuğa aktarılan her türlü davranış ve yaşayış biçimi buna normlarda dahil, nesilden nesile süregelen bir kısır döngü gibidir. Nasıl bir ailede yaşıyorsak, öyle bir aile oluşturma çabası içine gireriz. Bu nedenle değer yargılarımız, gelenek ve göreneklerimiz ve çevresel koşullarımız birer yaşam şeklidir hayatımıza uyguladığımız. Bu tür yaşantı içinde büyüyen çocuklar, ebeveynlerinin düşünce sistemini ve yaşam perspektiflerini kendilerine ekol alırlar.

Anneye, bir yuvada annelik sanatını icra edebilmesi için yardım edilmiş mi? Annelik statüsü verilmiş mi?

Bir anne, gencecik bir kız çocuğu iken, yetişkin olur, daha sonra evlenir eş, yuva ve çocuk sahibi olur. Tüm bunlara sahip iken, bir iş sahibi olur, bazen işte bir statü sahibi olur. Onlarca sorumluluğun içinde, bir annenin elbetteki en doğal arzusu, ailede annelik statüsünü hakkıyla yerine getirme isteğidir. Bu nedenle, bir ailede kararların en çok ağır bastığı ve saygı duyulduğu birey anne olmalıdır. Bunun aksi yaşanacak olursa, anneye büyük haksızlık yapılmış olup, psikolojik bir baskı oluşması kaçınılmazdır. Annenin, annelik sanatını icra edemediği her ev, sevgi, merhamet ve şefkatten yoksundur. Annenin, annelik statüsünü gerçekleştiremediği bir yuvada büyüyen çocuklar ise agresif, hırçın ve fazlasıyla saldırgan olmaya meyillidir.

Halbuki annelik, bebeğinin doğumunu gerçekleştiren ruhsal ve fiziksel sanatkarlıktan başka birşey değildir..

Anneliğin değer kazandığı, güçlü ve sağlıklı ailelerde, mutlu çocuklar yetiştirebilmek ümidi  ile.

Önceki İçerikDizikolik anneler
Sonraki İçerikÇocuklar için geleceğin meslekleri
Zeynep Sağlam
10 Nisan 1987'de Çankırı'da doğan Zeynep Sağlam, çocukluk döneminin büyük bir kısmını Istanbul'da geçirmiş, ardından Çanakkale'de yaşamına devam etmiştir. Eğitim hayatına kaldığı yerden burada devam eden Zeynep, 2010 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde İşletme lisansını tamamlamış, ardından ; ISO 22000:2005 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 20000:2005 Food Safety Management System, ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 9001:2008 Quality Management System Fundamental Training Eğitimi, ISO 14001:2004 Environmental Management System Fundamental Training Eğitimi, ISO 19011 Quality and Environment Management Systems Audit Training Eğitimi, ISO 19011 Kalite ve Çevre Yönetim Sistemleri Tetkiki Eğitimi, OHSAS 18001:2007 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Eğitimi, OHSAS 18001:2007 Occupational Health Safety Management System, Qualİty Engıneerıng Management Traınıng, Human Resources SpecializationTraining, Body Langue, Effective Communication, Executive Assistant and Office Management Training eğitimleri almıştır. ÇOMÜ’de iş yaşamına devam eden Zeynep, diğer yandan Sosyololji ile yakından ilgilenen bir insan olarak Sosyololji Lisansını tamamlarken, yüksek lisans hazırlıkları ile uğraşmaktadır. Yazan, çizen, İçerik üreticiliği yapan, en çokta okuyan meraklı bir anne olan Zeynep, kalemin görünmeyen sihrine inananlardan...

Bir Cevap Yazın