9 kadından 1’inde görülen tehlike: Lohusa sendromu

0
2097

Yöreden yöreye değişen hikayeleri hemen hemen herkes duymuştur. “Lohusanın mezarı 40 gün açık kalır”, “Gece biri seni çağırırsa sakın gitme”, “Aman kırmızı taç tak, al basar”, “Çocuğun başında sarı bez olsun ki sarılık olmasın”, “Yatağının yanına bıçak koy”, “Lohusa yalnız kalmaz”, “Lohusa karanlıkta yatmaz”… Aman yarabbim, yeni doğum yapmış yorgun anne için ne ürkütücü cümleler bunlar! Gerçi ben de bu anlatılan tuhaf hikayelerden birini yaşamıştım ama oldukça ürkütücü bir deneyim olduğu ve “Hurafe” deyip geçtiğim için çok da bilgi vermek istemem! Velhasıl kelam, bu cümleler çoğaldıkça yeni doğum yapan annemizin içini korkuyla karışık hüzün kaplayabilir aman dikkat!

“Lohusa dönemi sendromu” diye okunur, hormon değişikliği diye bilinir. Ah biz kadınlar! Hamilelik öncesi ayrı, hamilelikte ayrı, hamilelik sonrasında ayrı dertler çekeriz. Bu hormonların bize oynadığı oyunlardan biri de tam da yeni doğum yapmışken oynanır maalesef. Yeni annelerde mutsuzluk, kaygı, ağlama isteği, hızlı sinirlenme, dikkat bozukluğu, sıkıntılı haller işte bunlara lohusa sendromu deniliyor. Bir de lohusa psikozu var. İşte bu en tehlikeli ve en ağır olanı. Bebeğe zarar vereceğim korkusu, ağır depresyon hepsi lohusa psikozunda yaşanıyor.

Bu da geçer…
Güzel anneler, anne adayları kendinize gelin. Sakın o hüzünlü hallere kendinizi kaptırmayın. Hepimiz geçtik bu devrelerden. Hele ben, televizyondaki “Büyüdüm büyüdüm” diyen süt reklamını izlerken bile ağlar haldeydim. Çocuğumuz yüzüne bakarken ağlıyordum, “Ben ona yetebilecek miyim?”, “Bundan sonra hayat eskisi gibi değil”, “Ya ölürsem” gibi kaygıları derinden yaşadım. Ve rahatlıkla söyleyebiliyorum ki, geçiyor… Geçecek… Uyku sorunu yaşayabilirsiniz. Ben de yaşadım, 20 dakikada bir emip uyuyan bir bebek vardı ve günde en fazla 2 saat uyuyabiliyordum ve bu beni delirtiyordu. Çığlık atma noktasına gelmiştim. Bir yandan etrafta konuşan teyzeler grubu, yemek yemeye zaman bulamama, uykusuz kalma insanın tüm ruh hali dengesini değiştirebiliyor. Onun için sadece bebeğinize bağlanın, onun mis kokusunu duyun, emzirirken yüzünü inceleyin. Bir hafta sonrasında gözlerini iyice açıp, gözlerinize bakacak siz de onun gözlerine bakın. Aranızdaki bağı emzirerek güçlendirmeye devam edin. Sizin ilacınız bebeğiniz olacak emin olun.

Acilen destek alınmalı
Duygusal kısımdan geçelim bilimsel kısımlara… Lohusalık döneminde melankoli görülür. Bu çok normaldir. Ve yeni doğum yapan kadınların neredeyse yüzde 80’inde görülen bir durumdur. Genellikle en fazla 2 hafta süren bu ruh hali eğer 3 haftayı geçer de uzarsa mutlaka bir psikolog desteği almalısınız. Mutsuzluk, sürekli ağlama hali, aşırı sinirlilik, dikkatsizlik, unutkanlık, sosyal hayattan kopma, bebeği istememe, emzirmek istememe gibi şeyler yaşıyorsanız ve bu süreç uzuyorsa mutlaka bir uzmana gidin.
Gelelim lohusa psikozuna ki bu en ağırı… Gazetelerde de okuduğunuz ağır üçüncü sayfa haberlerine konu olabilecek bir sorun bu. Aşırı takıntı varsa, halüsinasyon durumu oluşmuşsa, bebeğe zarar verebilme düşüncesi nedeniyle ona korkuyla yaklaşılıyorsa çok dikkat ve acilen bir psikologla görüşülmesi gerekir.

Babalar da destek almalı
Mayo Clinic uzmanları, bir bebeğin doğumunun aile için heyecan ve neşeyi getirdiğine fakat bazen bu duyguların korku ve endişeye dönüşebildiğine dikkat çekiyor. Bu ruh durumunun doğumdan iki ya da üç gün sonra başlayabileceğini söyleyen uzmanlar, lohusa sendromuna değil daha çok lohusa psikozuna eğiliyor. Aşırı duygu durum bozukluğu, ağır ve şiddetli depresyon hali lohusa psikozunun içereceği durumlardan bazıları. Ancak uzmanlar annelere, bunun bir karakter bozukluğu ya da ruhsal zayıflık olmadığını; sadece doğum yapmanın bir komplikasyonu olduğunu dile getirip uyarıyor: Eğer ruh durumunuzda bir sorun varsa acil olarak tedavinizi yönetmelisiniz ve bebeğinizle bir an önce bağ kurmalısınız. Ayrıca lohusa psikozunu babalar da yaşıyor. Babalar da kendisini üzgün, yorgun, bunalmış hissedip, yemek ve uyku düzenlerinde değişiklik olursa mutlaka bir uzmandan destek almalı. Babalarda buna neden olan durumsa, “Evi nasıl geçindireceğim”, “Bu çocuğa maddi imkan sağlayabilecek miyim?” endişesi. Bu durumdaki anne ve babaların hemen yardım alması önemli. Çünkü bu ruh hali destek alınmazsa intihara kadar götürebilecek kadar tehlikeli.

Depresyon öyküsü olan anneler dikkatli olmalı
Mayo Clinic uzmanları doğum sonrası depresyon riski taşıyanları da şöyle sıralıyor:

– Hamilelik sırasında veya daha öncesinde depresyon geçmişi varsa
– Farklı bir ruhsal sorun yaşandıysa
– Ailenizde depresyon ya da diğer duygu durum bozukluğu olanlar varsa
– Gebelikle ilgili sorunlar, gebelikte hastalık ya da iş kaybı yaşandıysa
– Bebeğin sağlık sorunları varsa
– Çoklu doğum varsa
– Maddi sıkıntılar varsa
– Hamilelik istenmemişse
– Eşiyle sorunları olanlar

Eğer acil yardım alınmazsa, bu durum kronik bir depresif bozukluğa neden olabiliyor. Çocuklarda ise uyku ve yeme bozukluğuna, dil gelişiminde gecikmeye sebep oluyor.

“Bebeğin parmağına zarar vermek istedim”
Mayo Clinic’e görüş veren ve lohusa sendromu yaşayan Alethea Clark anlatıyor:
İlk doğumumdan sonra böyle bir şey yaşamadım ama ikinci doğumdan sonra lohusa sendromuna girdim. Bir anne olarak mutlu olmam gerekiyordu ama mutlu değildim. Örneğin gece emzirdiğimde kafamda bir ses duyuyordum: Bebeğin parmağını ovala ve ona zarar ver. Bebeğim ağladığı zaman ilgilenmek istemiyordum, başkaları ilgilensin istiyordum. Bunu ailemle paylaştığımda herkes seferber oldu beni bir uzmana yönlendirdiler. Ve lohusa psikozu tanısı aldım.

Hayat değiştiği için depresyon geliyor
Mayo Clinic’te görevli bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Emily Sisco’ya göre 9 kadından 1’i doğum sonrası depresyona giriyor. Sisco, şöyle devam ediyor: Lohusalık sendromu birkaç hafta içinde geçerken;  lohusa psikozu bir yıldan da uzun sürebilir. Bir bebeğe “Hoş geldin” demek heyecanlı olsa da bir hayatın tamamen değişmesi anlamına gelir. Hormon değişiklikleri, gündelik hayatınızın değişmesi, uykusuz kalmak gibi durumlar bunu tetikliyor. Emzirmedeki başarısız deneyimler de buna yol açabiliyor. Eğer emzirmede sorun yaşanıyorsa mutlaka bir bebek bakım hemşiresinden yardım alınmalı.

Önceki İçerikHayatınızda neden herşey kötüye gidiyor?
Sonraki İçerikÇocuklarda sorumluluk duygusunu geliştirebilmek için ipuçları
Begüm Çelikkol
1983 yılında İstanbul’da doğdum. İlkokul, ortaokul ve liseyi yine İstanbul’da bitirdim. 2001 yılında Ege Üniversitesi’nde Radyo, TV ve Sinema eğitimi aldım. Okul sürecinde staj yaptığım ATV’deyken hemen yan binası Habertürk’e bakıp, “Okul bittiği zaman buraya işe girsem keşke” diyordum. Okul bitti ve ben sektörel dergiler yapan Trixi Medya Grubu’nda 3 derginin içerik editörlüğünü 6 ay üstlendim. Ama hayalim çok gecikmedi ve 1,5 sene rötarla bir tesadüf eseri Habertürk’te buldum kendimi. Habertürk’ün Web sitesinde tam 6 sene çalıştım. Sağlık, ekonomi, gezi alanlarına baktıktan sonra Yeni Şafak Gazetesi’ne geçtim. Burada da hem gazetenin sağlık editörlüğünü yaptım hem de kurumun web sitesinde haber editörlüğü yaptım. Burada ayrıca gazetenin Pazar ekine sağlık haberleri yaptım. Ayrıca kuruma ait olan SkyRoad dergisinde sağlık haberleri yazdım. Kurumun internet sitesinde yayınlanan Dönüm Noktası isimli programı sundum ve web sitesine yönelik haberlerde perfore okudum. Sağlık branşıyla tanışmam ise Ege Üniversitesi’nde oldu. Okulun haber ajansında çalıştığım süreçte, okulun tıp fakültesindeki pek çok vaka haberine imzamı attım. O süreçte organ bağışı kampanyasını yürüttük çalıştığımız ekiple. Sonrasında da sağlık branşını sevdim ve bu alanda devam ettim. Daha fazla insana dokunmam gerektiğini düşündüğümden gazetecilik hayatımı sonlandırıp özel bir hastanenin medya departmanında geçtiğimiz sene Haziran ayında işe başladım. Bu süreçte iki kez anne oldum. Mustafa Kemal adında bir oğlum, Ela adında bir kızım var. Yani hem iş hem annelik kariyerime devam etmekteyim. Sizlere de pek de beceremediğim annelik kariyerimden bahsedeceğim.

Bir Cevap Yazın