Tatilin uzunu kısası olmaz, tatil yapmak istiyorum ama evimin rahatlığını da özlüyorum diyorsanız Airbnb sistemi tam size göre. Zira ben biraz öyle biriyim; kendi kalabalığımla tatile gitmek evimi de yanımda götürmek istiyorum bazen. İşte tam bu noktada, dünyanın her yerinde Airbnb imdadıma yetişiyor. Genellikle çalışan her insan gibi, hiçbir tatil fırsatını kaçırmayan biri olarak bu kısa tatilde rotayı Sapanca’ya çevirdim. Her mevsim farklı renklerde olan Sapanca, baharda yemyeşil. Çiçeklerin de açmaya başlamasıyla bahar tablolarının içinde gibi hissettiriyor insanı. Bu tablonun içine Airbnb sayesinde masal gibi bir ev de kondurunca kendinizi hem evde hem tatil modunda buluveriyorsunuz.
Mutlu çıkılan her yolculuk çabucak geçiveriyor. Sapanca’daki evinize geldiğinizde, kısa bir yerleşme faslından sonra, şehir hayatını hızlıca unutup, sanki hep bu harika yeşillikler içinde, mis gibi çiçek kokuları arasında, yalınayak bahçenizdeki çimlerin üzerinde yürüdüğünüz bir hayatınız varmış gibi yaşamaya başlıyorsunuz. Ve bundan sonra saatlerin sakin aktığı, acelenin, bir yere yetişmenin gerekmediği, kahvaltının mutlulukla gerçekten bir ilgisi olduğu günleriniz başlıyor.
Sapanca, bilinen yazılı belgelere göre M.Ö. 1200 yılında Frigyalıların bölgeye gelmesiyle, bir yerleşim yeri olarak adı geçmesine rağmen, gerçek anlamda M.S. 378 yılında Bitanya Krallığı tarafından kurulmuştur. Doğu Roma İmparatorluğu döneminde Buanes, Sofhan ve Sofhange adıyla anılmıştır.
1640 yılında Erzurum seyahatine giderken kasabadan geçen Evliya Çelebi ise, ” Bir zamanlar izmitli bir ihtiyar buradaki orman ve çalıları temizleyerek saban yürüttüğünden Sabancı Koca adıyla bir köy kurulur.” şeklinde bilgiler vermiştir.
Sapanca’da neler yapabilirsiniz?
Buraya geldiğinizde Sapanca Gölünün güzelliğinden etkilenmemeniz mümkün olmayacağından, tatilinizin bir kısmını gölün çekim alanında geçireceğinizden eminim; göl kenarında yapılacak en güzel şeylerden biri bisiklete binmek, Uzunkum Bisiklet ve Yürüyüş Yolu bunun için ideal, hava şartlarına göre kano, deniz bisikleti, sandal kiralayabilir, hatta gölde yüzebilirsiniz.
Biz bu tatilimizde, şehir hayatında özlediğimiz ne varsa yaşamaya çalıştık; kuş sesleriyle uyanmak gibi, saat kullanmamak gibi, bahçemizde çimlere basmak, koşmak, oynamak , ağaçtan yeşil erik toplayıp yemek gibi, çaylar kahveler eşliğinde acelesiz sohbetler etmek, durup hayatın güzelliklerini fark etmek gibi.
Eğer siz, hazır Sapanca’ya kadar gelmişken başka neler yapabiliriz derseniz; işte size birkaç öneri: Kırkpınar’da Çerkez yemekleri yiyebilir, Derbent’te ki köyleri gezebilir, Aygır Deresini, Katırözü, Soğucak, Sultanpınar, Kırca, Hamzapınar, Güzlek yaylalarında vakit geçirebilirsiniz. Ayrıca 1555 yılında yaptırılan Rüstem Paşa Camii ve Rahime Sultan Camii de ziyaret edilmeli. Ve son olarak, bulduğunuz bütün doğal kaynaklardan doya doya su için bence.
Unutmayın, huzur bulmak, dinlenmek istediğiniz, doğayı özlediğiniz her an Sapanca sizi bekliyor olacak, her mevsim farklı renkleriyle.
Hayat sizi beklemez, kendinize bir iyilik yapın, seyahat planlarınızı ertelemeyin…
Sevgiyle…
