Obsesif kompülsif bozukluk (Takıntı hastalığı) ve çocuklar

0
1919

Obsesyon anlamsız ve saçma olduğunu bildiğimiz halde aklımızdan uzaklaştıramadığımız düşünceler, kompülsiyon ise bu düşünceleri ortadan kaldırmak amacı ile yapılan tekrarlayıcı eylemlere verilen addır. Bu takıntılar günlük yaşamımızı etkileyecek boyutta olur ve bizi meşgul ederse hastalık olarak değerlendirilir ve “Obsesif kompülsif bozukluk” adını alır. Halk arasında “evham hastalığı” denilen durum budur.

Hastalığın belirtileri nelerdir?
En sık görülen obsesyonlar kirlenme, zarar görme-zarar verme endişesi, simetri, dini içerikli veya cinsel içerikli düşüncelerdir. En sık rastlanan kompülsiyonlar ise yıkama, kapı-pencere kontrol etme, açma-kapama, sayma, dokunma ve yanlış yapıldığı düşünülerek tekrar tekrar dua etmek olarak sayılabilir.

Obsesyonlar her yaşta, hatta çocuklukta bile görülebilir. Küçük yaşlarda, okul öncesi dönemde bir takım ritüellerin olması doğal karşılanır. Çizgilere basmadan yürümek, yatmadan önceki hazırlıkları belli bir sırayla yapmak, tabağındakileri sıraya dizerek yemek, hep aynı kazağı giymek istemek gibi. Bunlar çocukların alışmakta zorlandıkları hayatı kontrol edebilmek, başedebilmek amacıyla kullandıkları yöntemlerdir. Anksiyeteyi kontrol etmelerine yaradığı ve oyun biçiminde olduğu için işlev bozukluğu yaratmaz. Hatta sosyalleşmelerine yardımcı olur.

Aileler ne yapmalı?
Çocukluk çağındaki obsesyonlar ise rahatsızlık yaratıcıdır ve günlük yaşantının akışını bozması ile bu masum ritüellerden ayrılır. Genellikle temizlik (tekrar tekrar el yıkama, banyoda uzun zaman harcama), anne babasının başına bir şey geleceği endişesi ve bunu engelleyebilmek için yapılan sayma, dokunma, sıralama davranışları ile birlikte olur.

Çocuklarda bu hastalığın olabileceğinin bilinmemesi nedeni ile genellikle belirtilerin ortaya çıkmasından uzun bir süre sonra aile tarafından fark edilir. Bu çocuklara çevreleri tarafından “yapma, acele et, saçmalama” tarzında uyarılar sık geldiğinden benlik saygıları düşer ve içlerine kapanabilirler.

Ailelerin bu tür hareketleri gözlediklerinde, hastalık veya yaşa bağlı olağan davranış ayırımını yapabilmek için bir uzmandan fikir almaları, çocuğun gelişiminin bozulmasının önüne geçecektir.

Önceki İçerikÇocuklara tuvalet eğitimi nasıl verilmeli?
Sonraki İçerikKurban Bayramı’nda et tüketirken kansere davetiye çıkarmayın!
Sibel Üner
Psikiyatrist Dr. SİBEL ÜNER, liseyi Ankara Fen Lisesi’nde bitirdi. 1986 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1989-1993 yılları arasında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Psikiyatri ihtisasını tamamlayarak, uzmanlığını aldı. Daha sonra İzmir Alsancak Devlet Hastanesi’nde 10 sene Psikiyatri Uzmanı olarak çalıştı ve özel muayenehane işletti. 2002 yılından itibaren Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’nde görev aldı. Burada geçirdiği 15 sene boyunca Organ Nakli Değerlendirme Komisyonu, Sigara bıraktırma polikliniği, Palyatif Servis, kanser hastaları ile ailelerine destek, ağrılı hastalar ve kronik hastalıklar konularında çalıştı. Ayrıca ergenlerle sınav kaygısı, hedef belirleme, aile-akran çatışmaları, öfke kontrolü konusunda terapi yaptı. Genç erişkinlere kişilerarası ilişki, kariyer planlama ve iş yaşamı stres yönetiminde coaching verdi. Sağlık Bakanlığı Aile Hekimleri Ruh Sağlığı ve Bozuklukları Eğitim Projesinde eğitimci olarak rol aldı. Halen Göktürk/İstanbul’da muayenehane hekimi olarak çalışmaya devam etmektedir.

Bir Cevap Yazın