Son yıllarda, kök hücre içeren kordon kanı, çeşitli genetik, hematolojik (kan ile ilgili) ve onkolojik hastalıkların tedavisinde başarılı bir şekilde kullanılıyor.
Daha çok çocuklarda, ama aynı zamanda yetişkinlerde otolog (kişinin kendi kanı) ya da allojenik (başka bir vericiden alınan kan) nakil için HLA tipi (doku grubu) uygun kemik iliği bulunamadığında, bir alternatiftir.
Bu gelişme, otolog (kişinin kendi kanı) ya da allojenik (başka bir vericiden alınan kan) nakiller için, özel ve kamusal kordon kan bankalarının kurulmasına neden oldu.
Tüm bu gelişmeler sonucunda, kordon kanının saklanıp, saklanmaması konusu bebek sahibi olacak ebeveynlerin en çok merak ettiği güncel bir bu konu haline geldi.
Bu yazımda, ailelerin kordon kanı bankacılığı hakkındaki sorularını olabildiğince sade ve anlaşılır bir halde cevaplamaya çalışacağım.
Kordon kanı nedir?
Kordon kanı, kök hücreler açısından zengin bir kaynaktır. Kök hücreler kendini yenileme, sınırsız bölünme ve birçok hücre tipi veya dokuya farklılaşabilme kapasitesine sahip hücrelerdir. Bu hücreler henüz bölünme aşamasında olan embriyolardan, bebeklerde kordon kanından ve yetişkinde kemik iliğinden elde edilebilir.
Kordon kanından elde edilen kök hücreler akut ve kronik lösemi, aplastik anemi, orak hücreli anemi, talasemi majör gibi birçok onkolojik ve hematolojik hastalığın tedavisinde kulanılıyor. Tıp alanında yapılan bilimsel çalışmalar, kök hücrelerin ileride daha kapsamlı olarak kullanılabileceği gösteriyor.
Kordon kanı nasıl alınır?
Kordon kanı alma sürecini 3 adımda değerlendirebiliriz.
- Adım: Karar verme ve hazırlık aşaması
Kordon kanı verme kararı doğumdan en az 2 ay önce alınmalı ve gerekli testler yapılmalıdır. Anne-baba kordon kanını saklamak istediğini takipli olduğu kadın hastalıkları ve doğum uzmanı doktoruna bildirir. Doktorun izin vermesi ve aile ve gebelik öyküsünde kordon kanını saklamaya engel bir durumun olmaması kaydıyla, doğumdan 2 ay önce yapılacak testlerin (HBsAg, anti-HBs, HBeAg, anti-HBe, anti-HBc, anti-HCV, VDRL/RPR, anti-HIV1-2, CMV IgM, rubella IgM, toxo IgM ve HSV IgM) uygun çıkması ve gebeliğin 35 haftayı tamamlamasından sonra, hamile kadının kordon kanı saklatmaya uygun olduğuna dair birinci adım tamamlamış olur.
- Adım: Doğum anındaki son kontrol ve kordon kanının alınması
Boşalan gebelik kesesi suyunun (amniyon mayi) temiz olması, bebek kilosunun 2000 gr.’dan fazla olması, annenin son 24 saat içinde ateşinin ve enfeksiyonunun olmaması gibi bazı değerlendirmelerden sonra, doğum esnasında doktorun son onayı vermesi ile kordon kanı alma işlemine geçilir.
Kordon kanının alınması işlemi; tehlikesiz, anne ve bebeğe acı vermeyen bir uygulamadır. Bu işlem için eğitim almış sağlık personeli (doktor veya hemşire) plasentaya bağlı olan kordonun içindeki kanı, özel bir sistem yardımı ile pıhtılaşmayı önleyici madde içeren kan torbası içine alır. En az 60 ml kan alınmalıdır, 60 ml’den az olan kanlar kabul edilmez.
Normal doğum veya sezeryan ile doğum arasında kordon kanı alma açısından bir fark yoktur.
Seçilmiş olan kordon bankacılığına ait görevliler, doğum anında hazır olmalıdır.
- Adım: Alınan kan saklanmaya uygun mu, değil mi?
Kordon kanı ilk iki aşamayı geçtikten sonra, yapılan tetkiklerle saklanmaya uygun olup olmadığına karar verilir. Alınan kordon kanında en az %90 canlılık ile 2 x 106 canlı kök hücrenin tespit edilmesi ve yukarıda bahsedilen bulaşıcı hastalık testlerinin uygun çıkmış olması halinde 24-48 saatlik geçici saklamaya alınır. Yapılan kültür testlerinin de sonuçların negatif çıkması ile de kalıcı saklamaya alınır.
Kordon kanı alınmasının uygun olmadığı durumlar neler?
- Anne yaşının 18’in altında veya 35’in üstünde olması,
- 37. gebelik haftasında öncesi doğum olması,
- Bebeğin doğum ağırlığının 2000 gramın altında olması,
- Annede ateş (>38 derece) gibi infeksiyon bulgularının olması,
- Erken membran rüptürü (>18 saat) varlığında (doğum suyunun gelmesinin üzerinden 18 saat veya daha fazla zaman geçmesi),
- Annede preeklamsi, diabetes mellitus gibi hastalıkların olması,
- Yapılan serolojik testlerden (HBsAg, anti-HBs, HBeAg, anti-HBe, anti-HBc, anti-HCV, VDRL/RPR, anti-HIV1-2, CMV IgM, rubella IgM, toxo IgM ve HSV IgM) birinin pozitif olması,
- Çoğul gebelik (ikiz, üçüz vb.) olması
yukarıdakilerden birinin olması halinde kordon kanı toplanması uygun değildir.
Kordon kanı nasıl saklanır?
Uygun şekilde alınan kordon kanı, +4 derece sabit sıcaklıkta kordon bankasına ulaştırılır. Burada kök hücreler özel bir sistem ile kanın geri kalanından ayrılır ve kademeli olarak sıvı nitrojen içerisinde -196 dereceye kadar soğutulur ve dondurularak saklanmaya başlanır.
Kan hücreleri kullanılmak istediğinde uygun yöntemlerle çözünür ve kullanıma hazır hale getirilir.
Kordon kanı ne kadar saklanır?
Sağlık Bakanlığı 2005 yılında yayınladığı “Kordon Kanı Yönetmeliği”inde otolog (kişiye özel) amaçlı, özel kan bankalarında kordon kanı saklama süresi 12 yıldır.
Bilimsel araştırmalar -196 derecede sıvı azot ile saklandığında 25 yılın üzerinde bozulmadığını göstermiştir.
Özel kordon kan bankalarında, ailenin isteği ve yapılan anlaşma doğrultusunda saklama süresine karar verilir. Anlaşma gereği belirnen ücretin belli bir süre (yönetmeliğe göre 18 ay) ödenmemesi halinde kan bankası kanı imha edebilir. Kan bankası ailenin yazılı izni olmadan başka birine veremez.
Kordon kanı saklama ücreti ne kadar?
Özel (otolog-verici kişiye özel) kan bankaları, özel işletmelerdir. Belli bir ücret karşılığında kordon kanı saklanır ve ailenin izni olmadan kullanılmaz. Ücretler her işletme için farklıdır, kesin bilgi için kordon kan bankaları ile görüşmek gerekir. Ancak şu an ücretler ilk yıl için 3000 – 5000 tl, sonraki her yıl için aidat ücreti 300 – 500 tl arasında değişiyor.
Kimlere kordon kanı saklaması öneriliyor?
Kordon kanı bankacılığı çok tartışılan, güncel bir konu. Ailelerde kordon kanının saklanması konusunda giderek artan bir talep mevcut. Kimlerin saklaması gerektiği ile ilgili kesin bir görüş yok.
Bazı araştırmacılar sadece ailelerinde ilik nakli gerektirebilecek hastalık öyküsü bulunan ailelerin bebeklerinde bu uygulamanın yapılmasını savunurken, diğer araştırmacılar kök hücre çalışmalarındaki hızlı gelişimi göz önünde bulundurarak herkesin bu alternatifi kullanmasını önermektedirler.
-
- Bir bebeğin, hayatı boyunca tedavi amacıyla kendi kordon kanına ihtiyaç duyması olasılığı 1/20000 (20 binde 1)’dir.
- Herhangi bir genetik hastalık varlığında, kök hücrelerinde aynı gene sahip olduğu ve tedavi aynı hastalığın oluşması ihtimal dahilindedir.
- Bazı kan kanserlerinin (özellikle akut lösemilerin) tedavisinde otolog (kişinin kendisine ait) kök hücreler işe yaramazken, allogenik (başka bir vericiden alınan) kök hücreler tedavi edicidir.
- Kordon kanının en önemli özelliği yalnızca ait olduğu kişi için değil, aynı zamanda anne, baba, kardeş veya yakın akrabalar için de kullanılabilir olmasıdır.
- Kordon kanının alınması işlemi anne ve bebek için herhangi bir tehlike oluşturmaz ve acı vermez.
- Kök hücre konusunda yapılan bir çok araştırma mevcut. Bu araştırmalar gösteriyor ki ilerde kök hücre tedavisi bir çok hastalıkta kullanılacak.
Tüm bu olumlu ve olumsuz durumlar göz önüne alındığında kordon kanı ve kök hücre bankacılığı ile ilgili mutlaka yaptırın ya da asla yaptırmayın demek güç. Durum şu ki faydası belirsiz bir işlem için 5000 TL ayırmak sizi zorlamayacaksa bir kenarda bulunsun diye düşünülebilir.
Kordon kan bankacılığı
İki farklı kordon kan bankası mevcut:
- Kamusal (allogenik-halka açık) kordon kan bankaları devlet tarafından veya bazı vakıf ve dernekler tarafından finanse edilir. Kamusal kordon kan bankalarına yapılan kordon kanı bağışlarından ücret talep edilmez, alınan kordon kanını kamusal kordon kan bankaları uygun şekilde saklar, doku grubu uyan, ihtiyacı olan hastalara verebilir. Bağışcının herhangibir talebi olamaz.
- Özel (otolog-verici kişiye özel) kan bankaları, özel işletmelerdir. Belli bir ücret karşılığında kordon kanı saklanır ve ailenin izni olmadan kullanılmaz.
Kordon kanı saklamak hayat sigortası mı?
Kök hücre tedavisi ile pek çok hastalık tedavi ediliyor. Ama kök hücre tedavisinin her derde deva olduğunu ve kordon kanı saklamanın kesin bir hayat sigortası olduğunu söylemek mümkün değildir.
Özel (otolog-kişiye özel) kordon kan bankalarında, kordon kanı saklamanın maddi külfet dışında herhangibir zararı yoktur. Ancak kök hücre tedavisinde, bir çok hastalıkta allogenik (başka vericiden alınan) kök hücrelerin kullanıldığı ve toplumda bağışcı bekleyen birçok hastanın olduğu düşünülürse kamusal kordon kanı bankalarına bağışcı olmak, toplum sağlığı açısından çok daha önemli ve kıymetlidir.
Herkese sağlıklı ve mutlu günler.