Çocuklar için ne yapılmalı, nereye kadar yapılmalı biliyor muyuz? Çevremde gördüğüm kadarıyla anneler çocuklarına yardımcı olmak için dersleri önceden çalışıyor, ödevleri yapıyor. Ve bir gün artık anne ben bir şey yapmayacağım, sen kendi işini kendin yap diyor. Günümüzde aileler çocuklarının okul hayatından kariyer seçimine kadar her alanda olması gerektiğinden fazla etkili oluyor. Öğrencinin işi öğrenmek, çalışmak, ödevini yapmak… Yani onun kendi işi, görevi ve sorumluluğu. Peki ailelerin bunu zamanında çocuğa hissettirmeleri gerekmiyor mu? Tabii ki gerekiyor. Çocuklarının ileride sorun yaşamaması, sorumluluk sahibi olması ve ileriki yaşlarında ergenliğe devam etmemesi, çocuklarının bireyselliğinin gelişmesi için ebeveynlerin sadece ebeveyn olması gerekiyor.
Tam da sınav dönemlerine denk gelen bugünlerde çocuğunun sınav heyecanını yaşayan annelerden birine rastladım. Annede “bir yıl boyunca çalış, çalış dedim, acaba yeterince çalış dedim mi” endişesini görünce işte bir helikopter anne dedim kendi kendime… Yani çocuğunun her şeyine yetişmeye çalışan, müdahale eden helikopter gibi çocuğunun başında dönen helikopter anne. Acaba bu anne çocuğunun hayatına, kişiliğine müdahale ettiğinin farkında mıydı? Büyük ihtimalle her anne gibi çocuğunun başarılı olmasını istiyordu. Ama çocuk ne istiyordu?
Korumacı çevrede büyüyen, ebeveyn yönlendirmesi güçlü olan çocuklar yüksek egoya sahip, yetersizlik duygusu olan, bastırılmış kişilikli, aileye bağımlı, daha iyiyi yapma isteği düşük, iş hayatında ve özel hayatında problem yaşayan yetişkinler oluyor. Bunu fark ettiklerinde ise psikologlar veya danışmanlarla sorunları çözüme gidiyor, farkında olmazlarsa mutsuz birey olarak hayatlarına devam ediyorlar.
Bir yakınım annesinin kendisini mükemmel olmaya zorladığını, “en iyi” olma beklentisinin çocukluğunda kendisini ne kadar zorladığını anlattı bana. Çocuk en iyi olmak nedir diye çok düşünmüştü, en iyi olunca ne olacaktı? Türkiye’nin en zor giriş yapılan okuluna ilk 50 de girmişti. Ama sonra? Yetişkin olduğundaki tepkisi çok farklıydı.
Annelerle konuştuğumda çocuğum ne isterse onu yapıyoruz diyorlar. Evet, çocuk istediği kıyafeti seçiyor, istediği aktivite yapılıyor, sevdiği yere tatile gidiliyor. Başarı çizgisinde ise anne baba, galiba en çok da anne çizgiyi belirliyor, bir inanca göre göbek bağını eğitim yapmasını istedikleri yere gömen anneleri bile biliyorum. Sohbetlerde kızım X okulunda okuyacak, oğlum diş hekimi olacak diyor. Anneler çocukları için hep en iyisi olsun derken, bunu fedakarlık olarak tanımlıyor. Çok uğraştım, sonunda çocuğum X okulunu kazandı dediğimizde bunun ardında bizim ideallerimiz var sanki…
Çocuğun birey olduğunu sadece bizim için önemli olmayan noktalarda kabul ediyor, onun için çizdiğimiz yol haritasında ulaşacağı yer için çocuğu zorlayabiliyoruz. Çünkü o nokta da bizim gururumuz devreye giriyor.
Çocuk ders çalışma yöntemini belirleyemiyor, annenin yönlendirdiği gibi çalışıyor, kontrol mekanizması bizden çıktığında çocuk istediğini annenin yönlendirmesinin tam tersi olarak yapıyor. Sonucunda başarı olmuyor. Ebeveyn tepkisi başlıyor. Böylece çocuk, anne babamın istediklerini yaparsam sevilirim, aksi halde sevilmem diyor. Sevgiyi hissetmeyen bir çocuğun kimlik tanımındaki olumsuzluklar gelecek nesil için üzücü sonuçlar yaratacaktır.
Lisede takdir aldığım bir dönem anneme bana ne hediye alacaksınız dediğimde, bu senin görevin, görevini yaptın, bunun ödülü olmaz dediğinde ne demek istediğini tam anlamamıştım, ama galiba annem gerekeni söylemiş bana.
Biz ideallerimizi çocuklarımız için değil, kendimiz için belirlersek bireysel hedefleri olan kişiler olarak çok daha mutlu oluruz. Sevgi ile desteğimizin çocuğumuzda yaratacağı farklılıklar inanın çok farklı olacak, deneyelim ne dersiniz?