En kolay seçenek, sırtını dönmek. Yani bırakmak, vazgeçmek. Hepimizin başına geliyor. Sevgiliyi, bir arkadaşı, hatta dostu terk ediyoruz. Aynı şekilde biz de terk ediliyoruz. Yaşamın çok doğal bir hüznü, ayrımı bu. Ancak sonuçta bıraktığı duygu bazen bize farkında olmadığımız kadar zarar verebiliyor: Bir türlü affedemeyişimiz… Peki affetmek için neler yapmalıyız? Gelin biraz çaba gösterelim ve sevdiklerimizi terk etmeyelim.
Uzmanlar, affetmenin adeta bir “sanat” olduğunu ifade ederek bu sanatı icra edebilenlerin şunları kazandığını ifade ediyorlar.
1- Gerçekçilik
Kimse kusursuz değildir. Olmamalıdır da. Sadece iyiler ve kötüler yoktur yaşamda, tıpkı yalnızca siyah ve beyazın olmadığı gibi. Gri alana geçmek ciddi bir bilinçtir.
2- Cesaret
Birine kalbini açmak, hele bunu beklentisiz yapmak emsalsiz bir erdemdir. Daha önemlisi, yürekliliktir. Tekrar kalp kırıklığına yaşama riskine rağmen onu hayatına almaktır esas üstünlük.
3- Bakmak değil, görmek
Bir insan sadece iyi ya da sadece kötü olamaz; inanılmaz ölçüde renkli ve keşfe değer bir yaratıktır. Ona zaman ve şans tanımak gerekir.
4- Mutluluk kanallarının çeşitliliğini keşfetmek
Birinin terk edişi, kırıcılığı veya bir ayrılık yaşamın tüm güzelliğini altüst edecek kudrette değildir. Hayat, fazlasıyla çeşitlilik ve renkle doludur. Sadece keşfedilmeyi bekler.
5- Akışa teslim olmak
Sabır ve sükunetle olacakları beklemek, kolay elde edilen bir öğreti değildir. Temizliğini yapan kişiler sakinlemeyi bilirler. Pürüzleri, yarımlıkları hallederek yollarına devam ederler. Ve her zaman müdahaleci olmanın hayatta seyri değiştirmek adına pek de anlamlı olmadığını deneyimlemişlerdir. En önemlisi de kalplerinde kırgınlığı barındırmamayı seçmişlerdir…