Koronavirüs salgınında son durum nedir? Normale dönüş nasıl olacak?

0
5428
koronavirüs son durum abd

Yazı İçeriği

Koronavirüs salgınında son durum nedir? Normale dönüş nasıl olacak? Korona virüs salgını sonrasında normal hayata geçiş sürecinde nelere dikkat etmemiz gerekiyor? Amerika’da son durum nedir? Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Gül Seyidoğlu Madison, koronavirüs salgını ile ilgili son gelişmeleri değerlendirdi ve normale dönüş konusunda merak edilen soruları cevapladı!…

Koronavirüs salgını ile ilgili bize umut veren haberler verebilecek misiniz? Şu an ne durumdayız? 

Gül Madison, MDKoronavirüs salgını başladığından itibaren geçen iki ayı biraz asan kısa zaman içerisinde dünyanın her tarafında yüzlerce çalışma başlatıldı. Bugüne kadar yüzlerce bilimsel makale yayınlandı. Halen kullanılmakta olan başka endikasyonlarda kullanılan ilaçlardan tutun, yeni bulunan moleküllere, hatta enfeksiyonu geçiren kişilerin kanından alınan plazmada bulunan antikorlara kadar pek çok tedavi yönteminin koronavirüs tedavisinde kullanılmasına yönelik çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalara ben de çalıştığım hastanede tedavi ettiğim hastalar ile katkıda bulunuyorum. Şu aşamada kanıtlanmış bir tedavi olmamasına rağmen üzerinde çalışılan tedavilerin bazılarından ümit verici ilk sonuçlar alınıyor.

koronavirüs aşısı bulundu mu?
Koronavirüs aşısı bulundu mu?

Koronavirüs tedavisinde kabul görülen yöntem destekleyici tedavi. Destekleyici tedavinin temeli hastaneye yatan hastaların oksijen seviyelerini yakından takip etmek, gerektiğinde oksijen takviyesi yapmak, solunum cihazına bağlamak gibi yöntemlerle akciğerlerine yeterli oksijen gitmesini sağlamak. Bu çerçevede hastaları yüzüstü yatırmak da oksijen seviyelerini arttırıcı bir etki sağıyor. Bu hastaların pek çoğunda başka vücut sistemlerinde de yetersizlik gelişiyor. Örneğin kalp, böbrek, karaciğer gibi. Bununla alakalı olarak de gereken tedavilerle bu organ sistemlerinin desteklenmesini sağlıyoruz. Örneğin bazı hastalar koronavirüs sebebiyle kalp yetmezligi geliştiriyor, ilac desteği ile kan basıncının normalleşmesini veya vücuttaki fazla sıvıların atılmasını sağlıyoruz. Böbrek yetmezliği gelişen bir hastada diyaliz yapmak gerekebiliyor.

Dünyada pek çok ülke virüse karşı aşı geliştiriyor. Bu girişimler ne durumda? Ülkemizde bu konuda başarılı diyebileceğimiz girişim var mı? Türk bilim insanlarının son çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz? 

koronavirüs tedavisinde son durum
Koronavirüs tedavisinde son durum

Dünya çapında şu anda doksanın üzerinde aşı çalışması var. Yüzlerce araştırmacı bilim adamı virüsün genetik kısımlarından, protein parçacıklarına kadar değişik kısımlarını inceliyor ve bunların hangisine karşı üretilecek bir aşının en etkili olacağını belirlemeye çalışıyor. Aşı üretimi çok zaman, emek ve teknoloji isteyen bir olgu. Şu andaki tüm aşı üretim çalışmaları erken safhalarda ve koronavirüse karşı etkili bir aşının üretilmesi, insanlarda denenip etkinliğinin kanıtlanması ve daha sonra milyonlarca dozun üretilip, kişilere ulaştırılması eğer bu aşamaların hepsi yolunda giderse en az bir sene alacak gibi görünüyor ki bu çok iyimser bir tahmin.

Son günlerde iyileşen hasta sayısındaki artış göze çarpıyor. Hali hazırda piyasada satışta olan bazı ilaç koronavirüs tedavisine olumlu yanıt veriyor mu? 

Evet, iyileşen hasta sayısı, vaka sayısına nazaran gün geçtikce daha da artıyor. İyileşen hastalar koronavirüse karşı antikor üretiyorlar. Şu an ABD’de kullandığımız testlerle kişilerde antikor tespitini yuzde 99’a varan doğrulukta tespit edebiliyoruz. Bu antikorlarin koronavirüse karşı koruyucu olduğu yani bu kişilerin tekrar koronavirüse yakalanmasını engellediğini düşünüyoruz ama henüz bu kesin kanıtlanmış bir olgu değil. Koronavirüs geçiren ve iyileşen, ve tahminlerimize göre bu şekilde koronavirüse bağışıklık kazanan kişi sayısı daha da artmaya devam edecek. Genel olarak nüfusun yüzde 50-60 civarı enfekte olduğu zaman kisiler arası hastalığın yaylım oranı azalır. Bugünkü bilinen diğer solunum yolu viral enfeksiyonlarının hemen hepsinin genel nüfustaki antikor oranı yüksektir. Koronavirüs insanlarda yeni bir virüs olduğu için henüz nüfusun çoğunun bağışıklığı yoktur. 

Şuanda dünyada koronavirüs tedavisinde deneysel olarak kullanılan pek çok ilaç var. Bunların bazıları piyasada bulunan, başka hastalıklar için kullanılan ilaçlar. Örneğin azitromisin, hidroksiklorokin, kortikosteroidler, çinko, C vitamini gibi. Daha önce de belirttiğim gibi bu ilaçların hiç birinin kanıtlanmış bir etkisi yok ve hepsi deneysel ilaç kategorisinde. Salgının ilk döneminde Hidroksiklorokin FDA acil kullanim otorizasyonu aldı fakat daha sonra bu ilacın hastalığın tedavisinde anlamlı bir fark yaratmadığı ve özellikle Azitromisin ile kombinasyonunda hayati tehlike taşıyabilecek kalp aritmileri yapabileceği görüldü. 

FDA acil durum otorizasyonu alan ikinci ilaç ise Remdesivir. Bu ilaç yeni, piyasada olmayan, antiviral bir ilaç. Sadece damar yolu ile verilebiliyor. Son çıkan çalışmalarda hastaların iyileşme süreçlerini kısalttığı ve solunum cihazına bağlı olan hastaların oksijen seviyelerini arttırdığı görüldü. 

Ülkeler arası tedavi protokollerinde farklılıklar olması normal. Şu anda uluslarası alanda tüm ülkelerce kabul görmüş destekleyici tedavi dışında başka bir tedavi yok. Amerika’da bunun haricinde bahsettiğim ve bahsetmediğim tüm tedaviler deneysel kabul ediliyor ve standard olarak kullanımları bilgi yetersizliğinden dolayı ve risk potansiyelinden dolayı klinik çalışmalar dahilinde kullanılmaları tavsiye ediliyor. 

Fakat şunu da belirtmemiz gerekir ki, bu salgında çok büyük bir bilgi akışı var. Tüm dünyadaki yapılan yeni buluşlar ve keşifler eş zamanlı olarak bilim insanlarıya paylaşılıyor. Her gün yeni bilgiler ediniyoruz. Daha salgının başlamasından beri sadece iki ay kadar zaman geçmesine rağmen öğrendiklerimiz inanılmaz derecede fazla. Önümüzdeki birkaç ay içinde yepyeni tedavi yöntemlerinin bulunması, şu anki yapılan çalışmaların umuyoruz ki iyi sonuçlarının açıklanması koronavirüs tedavisini tamamen değiştirebilir. 

Koronavirüs salgınında normale geçiş süreci nasıl olacak?
Koronavirüs salgınında normale geçiş süreci nasıl olacak?

Salgının yayılmasını önlemek için normale geçiş sürecinde nelere dikkat etmek gerekiyor? Normale dönüş için yoksa henüz erken mi? 

Salgından önceki standartlardaki normale dönüş çok uzun zaman alacak, hatta belki de hiç olmayacak. Aşının gelişmesine kadar veya çok etkili bir tedavinin gelişimine kadar bu yeni normale alışmamız gerekecek. Bu belki bir yıl, belki de daha uzun sürecek. 

İlk etap sokağa çıkmamak, evde kalmak ve insanlardan uzak kalmak. Evden çok gerekmediği takdirde çıkmamak. Ellerimizi sık sık yıkamak, elimizi yüzümüze sürmek. Solunum yolu enfeksiyonu geçiren kişilerin ise hasta işe gitmemesi (Örneğin sağlık personeli), kendilerini mümkün olduğunca ailenin diğer bireylerinden izole etmesi, aile doktorları ile görüşüp fikir alması, eger mümkünse koronavirüs testi yapılması. Bu virüse yakalananlar içinde en ağır geçirenler ve ölüm oranı yüksek olanlar yaşlılar ve şeker, kalp ve akciğer hastalığı gibi diğer kronik hastalığı olan kişiler. Yaşlı ve hasta olan aile bireylerinden, komşularımızdan ayrı kalarak onların virüsü kapmasını engelleyebiliriz. 

İkinci etap ülkelerin yavaş yavaş vatandaşlarının sokağa çıkmasına izin vermesi. Bu da kişilerin birbirlerinden en az iki metre uzak durması (sosyal mesafe), maske takılması, ve diğer yöntemlere devam edilmesi (el yıkanması, elimizi yüzümüze sürmemek gibi)

Bu enfeksiyon solunum yolu ile geçtiği icin maske takmak en etkili yöntemlerden birisi. Maske takarak etrafımızdakileri koruyoruz. Eğer herkes maske takarsa herkes korunmuş oluyor. Virüs bulunan yüzeylere dokunup sonra yüzümüze dokunursak, virüs ağız, burun ve gözümüzden de bulaşabiliyor. Kalabalık ortamlarda toplanmaktan kaçınmak çok önemli. Örneğin ABD’de okulların, stadyumların, restoranların, alışveriş merkezlerinin, sinema ve tiyatroların kapatılması öncelikle kalabalıkları engellemek, böylece virüsün yayılmasını engellemek için yapıldı. Zamanla bütün bu yerler açılacak ama açıldığı zaman eskisinden çok farklı olacak. Kapalı alanlarda belli sayıdan fazla kişi olmayacak ve kişiler arasındaki mesafelere dikkat edilecek. Artik kişiler el sıkışmayacak. Pek çok ofis çalışanı artık işe gelmek yerine evden çalışmaya devam edecek. Okullarda şu anda yapılan sanal eğitim büyük ihtimalle salgından sonra da kısmen de olsa devam edecek. Salgından sonra dünya eskisinden farklı olacak. 

Bu süreçler her ülkede, hatta her ülkenin farklı bölgelerinde farklı bir zaman sınırında yapılacak. Bu kararları vermek için öncelikle çok sayıda koronavirüs testi yapılıp, vaka sayısının doğru tespiti, sonra vakaların artiıp azaldığına bakarak, verileri görmek gerekiyor. 

koronavirüs belirtileri nelerdir?
koronavirüs belirtileri nelerdir?

Hastalığın belirtileri ve bulaşma şekli konusunda kafalarımız çok karışık. Bazı vakalarda yaygın belirtiler görünmüyor. Nasıl enfekte olduğumuzu anlayabiliriz? 

En sık görülen belirtiler ateş, solunum güçlüğü ve öksürük. Ama her zaman tipik semptomlar vermeyebiliyor. Örneğin bazı hastalarda koku ve tat alma duyularının kaybı, bulantı, kusma, ishal, baş ağrısı, yaygın kas ve kemik ağrısı gibi belirtiler de görülebiliyor. Hiç bir bulgu kendi başına hastalığın teşhisi için yeterli değil. Teşhis için burundan sürüntü alınıp, test yapılması gerekiyor. 

infodemi nedir? Dünya Sağlık Örgütü
infodemi nedir?

Koronavirüs ile ilgili çok ciddi bir bilgi kirliliği var. Sizin önerileriniz nelerdir, bu salgından nasıl korunabiliriz? Malum ellerimiz yıkamaktan yara oldu… 

Gelişen teknolojinin getirdiği kolaylıkların yanında bir de negatif getirisi var. Bu da maalesef yanlış bilgilerin, komplo teorilerinin, temeli olmayan söylentilerin hızla, hiçbir engele takılmadan kitlelere ulaşması ve bilgilerin doğruluğunu sorgulamadan kişilerin okudukları ve duyduklarına inanması. Başka konularda olduğu gibi maalesef kısa zaman icinde bu durum koronavirüs için de ortaya çıktı. Her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Maalesef uzmanlık konusu koronavirüs olmayan halktan herhangi birinin hangi bilginin doğru, hangi bilginin yanlış olduğunu anlaması kolay değil. Bizler işin uzmanları olarak bile bazen zorluk çekiyoruz. 

Güvenilir kaynaklardan bilgi almak bu noktada çok önemli. Örneğin dünya çapında Dünya Sağlık Örgütü, CDC (Centers for Disease Control), IDSA (Infectious Diseases Society of America), Turkiye’de Sağlık Bakanlığı verileri gibi kaynaklar nispeten daha güvenilir olacaktır. Sosyal medyada veya bazen eş dostla sohbet arasında duyulan bilgileri daha sonra araştırarak doğrulamaya çalışmak da körü körüne yanlış bilgilere inanmaktan ziyade, kişileri düşünmeye ve araştırmaya yönetecektir. 

koronavirüs vitamin tedavisi
koranavirüs tedavisinde vitamin ve gıda takviyeleri kullanımı

Salgından korunmak için pek çok ilaç, vitamin ve gıda takviyesi yapıldığını görüyorum. Bu ilaçların bilinçsiz bir şekilde kullanılması ne gibi sağlık problemlerine neden olabilir? 

Şu anki bilgilerimize göre bizi koronavirüsten koruyacak herhangi bir ilaç, vitamin veya bir besin maddesi yok. Halkımıza bilinçsizce, kendilerine faydasını dokunacağını sanarak, bu tur şeyleri almalarını tavsiye etmiyorum. Örneğin vitaminler gereksiz yere fazla dozda alındığında böbrek ve karaciğerde yetmezlik yapabilirler, takviye niyetine alınacak bitkisel ilaçlar bazen başka hastalıklar için aldığımız ilaçlarla etkileşime girip, onların etkilerini arttırıp, azaltabilirler. En doğrusu sağlıklı bir beslenme alışkanlığı edinip, yeterince uykumuzu alıp, spor yaparak bağışıklık sistemimizi formda tutmak, sadece koronavirüs değil, diğer tüm enfeksiyonlarla savaşmak için vücudumuzu mümkün olduğunca sağlıklı hale getirmek.

koronavirüs hastalığında plazma tedavisi nasıl yapılır
koronavirüs hastalığında plazma tedavisi nasıl yapılır

Ülkemizde koronavirüs testi pozitif çıkan ve tedavileri yapılan kişiler de var. İyileşen bu hastaların kan örnekleri alınarak, plazma tedavisi üzerinde çalışıldığını biliyoruz. Bu konuda son gelişmeler nelerdir? Plazma bağışı konusunda dikkat edilmesi gerekenler nelerdir? 

Genel olarak bir virüs enfeksiyonu geçirdikten sonra vücudumuz o virüs ile savaşmak için antikor üretir ve bu antikorlar o virüsle tekrar karşılaşırsa virüsle savaşır. Bu durum koronavirüs geçiren ve iyileşen kişilerde de geçerli. Bu kişiler kan bağışında bulunuyorlar ve kanın plazma denen kısmı alınıyor. Plazma, içinde antikorları içeriyor ve daha sonra koronavirüs hastalarına verilerek, hastalıkla savaşmalarına yardım ediyor. Bu da diğer tedavi yöntemleri gibi şu anda deneysel bir aşamada. Dünya çapında pek çok çalışma yapılıyor. Amerika’da şu anda en büyük çalışma Mayo Clinic tarafından yapılıyor. Şu ana kadar on binden fazla hastaya plazma verildi. Bu çalışmanın ve devam eden diğer çalışmaların sonuçları henüz yayınlanmadı. Her kan ürününde olduğu gibi plazma verilen hastalarda da transfüzyon reaksiyonu denilen bir reaksiyon görmek mümkün. Genel olarak riski düşük bir tedavi yöntemi.

yenidogan-bebeklerde-koronavirus-hastaligi-riski
yenidoğan bebeklerde koronavirüs riski

Koronavirüs salgını ilk ortaya çıktığından bugüne kadar çocuklar risk altında değilmiş gibi bir tablo oluştu. Ancak yeni doğan bebekler bile şu anda siperlik takıyor. Hamile annelerin ve yeni doğan bebeklerin salgına yakalanma riski nedir? 

Çocukların ve bebeklerin hastalanma riski büyüklere nazaran çok daha düşük. Ama risk sıfır değil, çocuklar da hastalanıyor ve ağır geçirebiliyor. Ayrıca yakın zamanda New York bölgesinde çocuklarda koronavirüs sebebiyle Kawasaki hastalığı denilen bir hastalık gelişti, bu çocuklarda ölümler bile oldu. Kawasaki hastalığı çok nadir görülen bir hastalık olup, kan damarlarının enflamasyonuna sebep olan bir hastalık. Ateş, cilt döküntüleri yapabiliyor, kalpteki koroner damarları etkileyip, kalp krizi ve kalp yetmezliğinden ölümle sonuçlanabiliyor. 

Hamile kadinlarin koronaviruse yakalanma riski hamile olmayanlara göre daha yüksek değil. 

Bebekleri koronavirüsten korumak için anne sütünün öneminden bahsedebilir misiniz?

Anne sütünün koronavirüsten korunduğuna ait direkt bir veri yok, ancak genel olarak düşünülürse anne sütünde, anne tarafından yapılan, antikor denilen pek cok hastalıklardan koruyucu protein var. Bu proteinlerin koronavirüse karşı da koruyucu olma ihtimali var. 

Ayrica anne koronavirüs hastalığına yakalansa bile bebeğini emzirmesinde sakınca yok, koronavirüs anne sütüne geçtiğine dair bir veri yok.

cocuklari-koronavirus-riskinden-nasil-koruyabiliriz
Çocukları koronavirüs riskinden nasıl koruyabiliriz?

Çocukları bu salgın hastalığın risklerinden nasıl koruyabiliriz? Annelere ne tavsiye edersiniz? 

Çocukların temizlik ve hijyen kavramlarını anlamaları çok zor. O yüzden anne ve babalara bu konuda çok büyük görev düşüyor. Çocuklara doğru şekilde ellerini yıkamayı öğretmek gerekiyor. Doğru şekilde diyorum, çünkü pek çok erişkin bile ellerini doğru şekilde yıkamasını bilmiyor. Elleri ıslattıktan sonra ellerimizin her tarafına, bütün parmaklarımıza sabunu sürüp iyice temizlememiz gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerisine göre ellerimizi doğru şekilde yıkamamız ‘iyi ki doğdun’ şarkısını iki defa söylemek süresini dolduruyor. Yani en az bir kaç dakika alması gerekiyor. 

Ayrıca çocuklara hapşurup öksürdükleri zaman ağızlarını kollarının üst tarafıyla kapatmaları gerektiğini öğretmemiz lazım. Ağız kapatılmazsa mikroplar direkt olarak havaya veriliyor, ağız ellerle kapatılırsa da bu defa mikroplar ellere geçiyor oradan da dokunulan yüzeylere bulaşıyor. 

Çocuklara halka açık yerlere gidildiği zaman her yüzeye dokunulmamasını öğretmek, ayrıca eve gelindiği zaman ellerin muhakkak yıkanması gerektiğini ögretmek gerekiyor. 

Ayrıca evdeki sıklıkla dokunulan yüzeylerin ve trafiği yüksek olan yerlerin silinip temizlenmesi de gerekli. Örneğin; cep telefonları, bilgisayar klavyeleri, kapı kolları gibi.

Evde ayakkabı giyilmemesi de mikroplarin eve gelmesini önlüyor. Amerika’da 2 yaşından büyük olan herkesin dışarı çıkıldığında maske takması öneriyor. Maske takmak, enfeksiyonun yayılma riskini önemli oranda düşürüyor. Tabi ki eğer evde hasta birisi varsa, çocukları o kişiden uzak tutmak gerekiyor. 

Çocukların da büyükler gibi sağlıklı beslenmesi ve uykularını iyi almaları bağışıklık sistemlerini güçlendirmek hastalanma riskini azaltıyor.

koronavirüs salgınında bağışıklığımızı güçlendirmek için nasıl beslenmeliyiz?
koronavirüs salgınında bağışıklığımızı güçlendirmek için nasıl beslenmeliyiz?

Bağışıklığımızı güçlendirmek için nasıl beslenmemizi tavsiye edersiniz?  Dışarıdan yemek söylemek bu dönemde riskli mi? 

Koronavirüs dolayısıyla gereken değişik bir diyet yok. Sağlıklı beslenme genel olarak besin gruplarından dengeli olarak yemeği gerektiriyor. Bolca taze gıdalar yemek örneğin ceşitli sebze ve meyveler vücudun ihtiyaci olan vitamin ve mineraller ile bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Et, balık, mercimek gibi gıdalarda bulunan protein vücudun temel taşlarının yenilenmesini sağlıyor, çocukların büyüme ve gelişmesine yardımcı oluyor. Aşırıya kaçmadan, yeterince alınırsa karbonhidratlar vücudun temel fonksiyonlarının devamını sağlıyor (karbonhidratlar, hamur işi, ekmek, patates gibi gıdalarda bulunuyor). 

Dışarıdan yemek söylemek koronavirüs bulaşmasi bakımından düşük riskli. Az bir ihtimal de olsa yüzeylerden koronavirüs geçme ihtimali bulunabilir. O yüzden dışarıdan yemek söyleyince yemeğin getirildiği poşeti, paket kağıdını vs açıp attıktan sonra yemegi yemeden önce ellerimizi yıkayıp, ondan sonra yemekte fayda var. Koronavirüsün yiyecek yoluyla bulaştığı bugüne kadar görülen bir bulaşma yöntemi değil.

Marketten aldığımız sebze ve meyveleri nasıl temizlemeliyiz? Kimileri deterjanla yıkıyor. Deterjan kalıntıları sağlık problemlerine yol açmaz mı?

Sebze ve meyveleri eve getirdikten sonra yemeden önce mutlaka yıkamak gerekiyor. Herhangi bir deterjan veya sabun kullanmak önerilmiyor. Bu tür kimyasal maddelerin atıkları yiyecek yoluyla vücuda geçip, zararlı etkilere, zehirlenmeye yol açabiliyor. Sadece suyla iyice yıkayıp temizlemek yeterli. 

 

Bir Cevap Yazın