Bazen gezi rotanızı mevsimler, indirimler, arkadaşlar, mecburiyetler değil sadece ruhunuz belirler. İşte o zaman bilirsiniz ki, ne sebeple, nerede olursanız olun size iyi gelecek tek bir yer vardır; benim için o yer Konya’dır. Hayata bir es vermek istediğimde, hayatta olma maksadımı sorguladığımda, bana her yeni güne ait yeni şeyler olduğunu hatırlatır her gittiğimde Konya…
M.Ö 7000’li yıllardan itibaren, insanlık tarihi açısından önemli medeniyetlere sahne olmuş, oldukça zengin bir kültürün izlerini taşıyan, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin hoşgörü ve insan sevgisine dayalı felsefesiyle yoğrulmuş, yetiştirdiği İslam büyükleri ile gönülleri fetheden Konya, tarihi ipek yolunun ticaret ve konaklama merkezi olarak adeta bir müze şehir kimliğine sahip olan istisna bir şehirdir, bir gönül diyârıdır.
Konya’nın kalbi bence Mevlana Müzesi’dir ve ben mümkün olan en yakın mesafede konaklamak isterim Mevlana’ya. Bu sebeple Mevlana Müzesi bahçesinin neredeyse içerisinde yer alan Hich Hoteli tercih ettim. Burada kalırken, buralarda bir zamanlar Hazreti Mevlana’nın dolaştığını hissedebilirsiniz. Hich Hotelde beni ilk etkileyen ilk obje, girişte bulunan geriye doğru çalışan saatti, insana zamanının sürekli azaldığını hatırlatan.
Günü ezan sesleriyle karşılayabilir ve gün doğumunun şehrin üzerindeki huzurlu halini, sakin sokaklarda hissedebilmek için bisiklet kiralayıp dolaşabilirsiniz. Türkiye’de, Konya’da olduğu kadar çok bisiklet yolu görebileceğiniz il sayısı azdır. Herhangi bir yerden bisiklet alıp istediğiniz yere kadar gidip sonra o bölgede bulunan istasyona bisikleti bırakabilirsiniz.
Konya’da programınıza, Karatay Medresesi, Kapu Camii, Aziziye Camii, Alaeddin Keykubat Camii ve Osmanlı klasik mimarisinin Konya’daki en güzel eserlerinden biri olan Selimiye Camii ziyaretlerini mutlaka ekleyin. Zaman kavramının önemini yitirdiği bu mekanlarda siz de zamanı unutun.
Ayrıca Konya’da kültürlerin bir arada yaşadığı özel bir yer olan Sille’yi gezmenizi öneririm. Binlerce yıllık bir bölge olan Sille’de Aya Elenia Müzesi en bilinen yapı olsa da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait Taş Camii başta olmak üzere, hamamlar, çeşmeler, camiler, su yolları gibi birçok Türk-İslam eserleri, ayrıca şapeller ve kiliseler bulunmaktadır. Sille ziyareti, insanın üzerinde, farklı kültürlerin birlikte yaşayabileceği inancını sağlamlaştırıcı bir etki oluşturuyor ve günümüz dünyası adına umut veriyor.
Gündüz ve gece ayrı güzel olan Konya’da, Yeşil Türbe ‘de (Kubbe-i Hadra) ya da yakınlarında olmayı seviyorum ben. Burada, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen, birbirlerinden çok farklı insanların aynı duyguları hissetmesi, huzur bulması, Yeşil Türbe’den ayrılmak istememesi, Mevlevi kültürünün birleştirici etkisini ve Mevlana Hazretlerinin insan sevgisi ve hoşgörüsünün ne kadar karşılık bulduğunu anlamanızı sağlıyor.
Bazen en yakınlarımızdan bile duymadığımız “Gel, ne olursan ol, gel” çağrısını yüz yıllar önce hepimiz için yapmış olan Hazreti Mevlana’nın çağrısına kulak verin, içerisinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayında, sizi koşulsuz sevgi ve hoşgörüsüyle bekleyen Mevlana Dergahını, Konya’yı ziyaret edin
“İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…”
Sevgiyle…
