Seks olmadan evlilik yürür mü?

0
1134

Çocuktan sonra her şey değişiyor. Tamamen. Tepetaklak oluyor önce. Sonra biraz düzene oturuyor belki ama kimse eskisi gibi olamıyor artık. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak büyük bir değişim bu. Özellikle de anne için. İlişkiler etkileniyor en çok da. Anne baba arasındaki ilişki çocuğu doğrudan ilgilendiriyor. Üçüncü ebeveyn diyorlar buna. Peki ya yatak odası? Çocuktan sonra ne hale geliyor? Aslında ilk ve en çok etkilenen o değil mi? Eşinizle konuşuyor musunuz? Veya konuşuyor musunuz? Kendinizin farkında mısınız? Ne istediğinizi, ne beklediğinizi biliyor musunuz? Cinsellik konuşulmuyor. Tabu. Bir toplulukta konusu geçse, yüzler hemen kızarmaya başlıyor. Rahatsızlık veriyor. Oysa uzmanlar diyor ki iletişimsizlik cinsel hayatın düşmanı.

Cinsellik bir tabu ama esas mahrem olan, saklanan, dile getirilmek istenmeyen ise cinsel sorunlar.  Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her 3 kişiden 1’i cinsel sorun yaşıyormuş. Seksi olmak, birlikte seksi gözükmek çiftlerin mutlu oldukları anlamına gelmiyor ve bu çiftler hayal kırıklığı, çaresizlik içinde boğuşuyorlar; sıkıntılarını kimseye açamıyorlar. Biz de bu yüzden çevremizdeki herkesin harika bir yaşamı olduğunu düşünüyoruz. İşin gerçeği ise çok başka. Hele kadınlar açısından daha vahim.

Kadın sağlığı/Cinsel sağlık
Sağlıklı olmak demek hastalık halinin olmaması demek değildir. Kişi psikolojik, biyolojik ve sosyal olarak iyi durumdaysa sağlıklı olarak kabul edilebilir diye tanımlıyor Dünya Sağlık Örgütü (WHO) biri eksik ise sağlıklı sayılmıyor. Aynı tanım cinsel sağlık için de geçerli. Bireyin biyolojik olarak herhangi bir cinsel fonksiyon sorunu yaşamaması cinsel hayatından mutlu olduğu anlamına gelmiyor. Tahmin edilenin ötesinde dünyada yapılan çalışmalar göstermiş ki kadınlar erkeklere göre çok daha fazla cinsel sorun yaşıyor. Hem psikolojik hem de fiziksel sıkıntılar aynı anda görünüyor ve kadın her şeyden etkileniyor eşinin sorunlarından bile.

Kadın cinselliğini en çok etkileyenler ise şöyle sıralanabilir:
–Jinekolojik sorunlar
– Hormonal dengesizlikler
– Psikolojik problemler
– Aşırı stres
– Hareketsizlik
– Aşırı kilo

Kadınlar ne istiyorlar?
Kadınlar keşke daha fazla konuşsaydık, keşke eşimle daha rahat olsaydım, keşke daha fazla tatmin olsaydım diye kendilerini ifade ederken asıl sorun bunu partnerleriyle paylaşmamalarıyla başlıyor. Bunları konuşmadıkları için şu anki yaşadıklarıyla hayal ettikleri arasında çok büyük bir mesafe oluyor. Cinsel mutluluğu bu şekilde ölçebilmek mümkün. Hayal ettiğiniz cinsel yaşam ile şu anki durum arasında ne kadar fark var? Cevap her şeyi anlatıyor.

Kadınlar sorunlarını kiminle konuşuyorlar?
Aslında kimseyle. Anket sonucuna göre kadınların %50’sinden fazlasının cinsel sorunlarıyla ilgili kimseye danışamadıkları ortaya çıkmış. Sadece 10 kadından 1’i eşlerine anlatabiliyormuş. Kadınların bunu konuşmamalarının en büyük sebebi ise cinsel sorunlarının psikolojik olduğuna inanmasıymış. Strese bağlıdır geçer, psikolojiktir geçer diye göz ardı ediyor. Psikolojik bile olsa kadın stresi yatak odasının kapısında bırakamıyorsa ve bu uzun süre devam ederse seks hormonları düşüyor. İsteksizlik konsantrasyon bozukluğu oluyor. Ve bir süre sonra bu hal normal olarak eşe yansıyor en sonunda da ilişkinin kötüye gitmesine sebep oluyor. Boşanmaların arkasında yatan en büyük sebebin cinsel sorunlar olduğu biliniyor.

Ne sıklıkta olmalı?

Bunun herkese uyan bir cevabı yok. Çifti ne mutlu ediyorsa o yapılmalı. Ancak seks hormonlarının düşmesini engellemek için 2.5-3 haftadan fazla ara verilmemesi öneriliyor. Yapılan çalışmalara göre her 5 çiftten 1’i aseksüel evlilik yaşıyor.

Hamilelikte cinsellik
Cinsellik için çok iyi bir zihinsel ve fiziksel kondisyon gerektiği için hamileliğin ilk 3 ayı cinsellik kadın için istekli olduğu bir alan olmuyor. İkinci üç aylık dönem kadın için oldukça keyif verici olabiliyor. Hormonlar nispeten bir dengeye oturmuş oluyor. Kadın kendini her şekilde daha iyi hissediyor olduğundan cinsel istekleri artıyor. Üçüncü üç aylık dönem fiziksel sıkıntılar sebebiyle yine bir düşüş yaşanıyor. Doğuma ait korkular, yeni bebekle ilgili stresler arttığı için çiftler cinsel hayattan uzaklaşabiliyorlar.

Hamilelik döneminde çiftler, jinekologları aksini söylemediği müddetçe cinsel yaşamlarına devam edebilirler. Bunun için yeni bir ritüel yaratmaları gerekebilir. Birbirini tanımak, ne istediğini bilmek ve konuşmak burada önem kazanıyor.

Doğum sonrası
Hormonsal değişim cinselliği direkt etkiliyor. Prolaktin ve östrojen hormonlarının yükselmesinin yanı sıra bağlılık hormonu diye bilinen Oksitosin de oldukça güçlü biçimde emzirme sırasında salgılanıyor. İlginç nokta ise oksitosinin cinsellik sırasında partnerler arasında da salgılanıyor olması. Kaliteli, mutlu ve keyifli bir cinsellik sonrası günlük meselelerin rafa kaldırılması, ortamın yumuşamasının sebebidir oksitosin. Ancak bebekten alınan çok daha yoğun olduğu için kadın cinselliğe ihtiyaç duymayabiliyor çünkü bebeği ile arasında olanlar ona istediği keyif ve mutluluğu fazlasıyla sağlıyor.

Bebekten sonra cinsel sorunların sebepleri
– Fizyolojik durum
– Ağrılar ve kasılmalar sonucu cinsel isteksizlik
Vücuttan memnuniyetsizlik: Tapılan araştırmalara göre her 2 kadından 1’i vücudunu beğenmiyor ve bu cinselliğe başlama motivasyonunu çok düşüren bir şey. Konsantrasyonu da bozuyor. Kadın kendi görünümünü düşünmekten ana odaklanamıyor ve böylece cinsellikten uzaklaşmaya başlıyor.
Depresyon hali: Lohusalık sendromuyla  baş gösteren isteksizlik.
Mahremiyet: Doğum sonrası evdeki kalabalık.
Uykusuzluk: Yorgunluk ve uykusuzluk kadının bütün motivasyonunu düşürüyor. Yapılan araştırmalara göre sadece 1 saat fazla uyuyan annelerin cinselliğe başlama motivasyonunda %14 artış varmış.

Bir Cevap Yazın