Op. Dr. Kadir Şahin’e göre, gebelik kayıplarının çoğu kromozomal anormalliklerden kaynaklanıyor ve genellikle rastgele olaylardır. Ancak, anne ve baba adayında bulunan genetik anormallikler, rahim içi şekil bozukluğu, otoimmün hastalıklar gibi faktörler de tekrarlayan gebelik kayıplarına neden olabilir. Özellikle antifosfolipid sendromu (APS) gibi otoimmün hastalıklar, tekrarlayan gebelik kayıplarıyla sıkça ilişkilendirilir.

Tekrarlayan gebelik kayıpları ne demek?

Tekrarlayan gebelik kayıpları, tanımının yapılması dahi farklı fikirler içeren bir konudur. Ancak Amerikan Üreme Tıbbı Derneği (ASRM) yakın zamanda tekrarlayan gebelik kaybını iki veya daha fazla gebelik kaybı olarak yeniden tanımlamıştır. Bunun yanında; Avrupa İnsan
Üreme ve Embriyoloji Derneği (ESHRE), ultrasonografik (USG) incelemede saptanamayan
biyokimyasal ve/veya ektopik gebelik kayıplarının da bu tanımlamaya eklenmesini önermiştir.

Gebelik kaybı, klinik olarak tanınan bir gebeliğin 20 haftadan önce istemsiz olarak sona
ermesi olarak tanımlanır. Klinik olarak tanınan hamilelik, hamileliğin ultrasonda
görüntülendiği veya düşük olması sonrasında patolojik olarak hamilelik materyali tespit
edilmesi ile konulan tanıdır.

Okuma önerisi: Dış gebelik, ektopik gebelik nedir?

Tekrarlayan gebelik kayıplarına ne sebep olur?

Gebelik kayıplarının çoğu kromozomal anormalliklerden kaynaklanır ve rastgele
olaylardır. Yaşanan bu kayıpların %50’sinde olayın farkına dahi varılmaz, gecikmiş adet
dönemi olarak düşünülür. Klinik olarak tanınan gebeliklerin yaklaşık %12-15’i düşükle
sonuçlanır. Bu oran genel kabul gören sağlıklı orandır. Birçok hasta ilk düşüğü sonrasında
bunun sadece kendisinin başına geldiğini ve bir sonraki gebeliğinde tekrarlayacağını düşünür.

Aslında, bu durum oransal olarak normaldir. Araştırılması sebeplerin detaylandırılması ikici
düşük yaşandıktan sonra yapılması gerekendir.  Bu başlıklar araştırılmaya başlanıldığında ilk bakılması gereken; Uterus ve uterin kavite anomalisi olup olmadığıdır. Dişi genital sistem anomalileri genel popülasyonda %4,3 , tekrarlayan gebelik kaybı öyküsü olan kadınlarda ise %12,6 oranında saptanmaktadır. TGK olan olgularda en sık saptanan uterin anomali septat uterustur (Rahim içi perde). Bu gebeliklerin %65’i genellikle ikinci trimesterde gebelik kaybı ile sonlanır. Bu durum tespit edilen hastalarda ilk seçenek tedavi operatif histerekopidir. Rahim içerisinde ki bozukluk kameralı sistemlerle girilerek düzeltilir.

Kaybın yaşanmasında ihmali artıran olaylar ise İlerleyen anne yaşı, anne veya
babaya ait genetik anormallikler, rahim içi şekil bozukluğu, annede kronik bazı hastalıklar, tiroid bozuklukları gibi ve genel olarak çevresel etmenler stres, mesleki faktörlerde etkili
olmaktadır. Gebelik kayıpları ile en sık ilişkilendirilen otoimmün hastalık ise; sistemik lupus
eritematozus ile birlikteliği sık olan antifosfolipid sendromudur (APS). Bu sendromda, ilk
trimesterde abortus riskinde artış olmamakla birlikte, ikinci trimesterde risk yaklaşık %20
artar. APS’de tespit edilen otoantikorlar (anti-kardiyolipin, lupus antikoagülanı, anti ß2
glikoprotein-1), gebelik kaybı ile ilişkisi kesinleşmiş tek otoantikor grubudur ve TGK öyküsü
olan tüm kadınlarda bakılması önerilmektedir. Son yapılan çalışmalar göstermiştir ki bu
antikorlar dışında bakılan pıhtılaşma faktörleri TGK ile ilişkilendirilmemiştir.

Bölgesel yağlanma, kilo alımı, over fonksiyonlarını bozarak inflamatuvar bir süreç
meydana getirir. Hormonal dengenin bozulması ile başlayan bu süreçte; Polikistik over
sendromu’nda görülen hiperinsülinemi ve androjen hormonların yüksekliğine sekonder
plazminojen aktivatör inhibitörü (PAI) düzeyinde görülen artış, abortus riskini artırır.

Hiperprolaktinemi; yani süt hormonunun yüksekliği, hipolatamus-hipofiz-over yolağını
bozarak folikül ve oosit matürasyonunu etkiler ve kısa luteal faza neden olur. Yumurtayı
oluşturacak foliküller yeterli olgunluğa erişemeden kayıp olur. Tekrarlayan gebelik
kayıplarında prolaktin seviyeleri medikal tedavilerle normal düzeylere geldiğinde sonraki
gebelikler sorunsuz tamamlanmaktadır.

Günümüzde birçok kişide ve gebelik planı olan adaylarda D vitamini bakılmakta,
normal seviyenin altında görülenlerde tedavi verilmekte ancak, bu durum TGK’nın olası nedenlerinden biri olarak öne sürülse de, tedavi ile normal düzeye geldiğinde canlı doğum ya da gebeliğin devamı üzerinde olumlu bir etkisi saptanmamıştır.
Tüm bu incelemelere rağmen TGK olguların yaklaşık %50’sinde etiyoloji belirlenememektedir.

Okuma önerisi: Gebelikte anormal durumlar nelerdir?

Tedavi seçenekleri ve yönetimi

Tekrarlayan gebelik kayıplarının tedavisi, altında yatan nedenlere odaklanmalıdır. Belirlenen nedenlere yönelik olarak yapılan tedaviler, olumsuz sonuçları azaltabilir. Bu süreçte, çiftlere hem anne hem de baba adayına destek verilmesi ve ailelerin konu hakkında bilgilendirilmesi önemlidir. Bu kaygılı dönemde, duygusal destek sağlanarak tedavi başarısı artırılabilir.

Tiroid rahatsızlıkları, diyabet, obezite gibi genel sağlık sorunları olan kadınlar, iç hastalıkları uzmanlarına danışarak uygun tedavi almalıdır. Özellikle, TPO antikorları yüksek olan hastalar, tekrarlayan gebelik kayıpları açısından yüksek risk altındadır ve bu durumun tedavisi için uygun şekilde yönlendirilmelidir.

Genetik testler yapılarak anne ve baba adaylarının kromozomal anormallikler açısından incelenmesi gerekebilir. Bu testler sonucunda belirlenen riskler doğrultusunda çiftler, genetik danışmanlık almalı ve ileri tedavi seçeneklerini değerlendirmelidir.

Bazı tekrarlayan gebelik kayıplarında antifosfolipid sendromu (APS) görülebilir. Bu durumda, aspirin ve heparin gibi ilaçlarla tedavi uygulanabilir ve gebelik sonuçları olumlu yönde etkilenebilir. Ancak, trombofili durumlarının APS ile karıştırılması önemli bir husustur. Trombofilisi olan kadınlarda da uygun tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.

Yeni tedavi seçenekleri arasında TNF inhibitörleri ve G-CSF gibi ilaçlar bulunmaktadır. Ancak, bu ilaçların tekrarlayan gebelik kayıplarında etkili olup olmadığı konusunda net bir bilgi bulunmamaktadır.

Tekrarlayan gebelik kayıpları olan hastaların değerlendirilmesi için kapsamlı bir öykü alınmalı ve önceki gebelik kayıplarının detayları incelenmelidir. Bu süreçte, tıbbi geçmiş, cerrahi müdahaleler ve aile öyküsü detaylı bir şekilde belgelenmelidir. Fizik muayene, genel muayene ve pelvik muayene gibi adımlar da önemlidir.

Özetlemek gerekirse, tekrarlayan gebelik kayıplarıyla mücadelede doğru bir yaklaşım, altta yatan nedenlere odaklanarak belirlenen tedavi seçeneklerini değerlendirmektir. TGK Tipik olarak ardışık gebeliklerde benzer gebelik çağında meydana geldiğinden önceki gebelik kaybının gebelik yaşını bilmek kritik öneme sahiptir. Dilatasyon ve küretaj, TGK’na zemin hazırlayabilen Asherman sendromu ve servikal yetmezlik riskini artırabileceğinden, önceki gebelik kaybının tedavi yönteminin bilinmesi de önemlidir. Ayrıca Tıbbi (Tiroid sorunları, diyabet), cerrahi ve menstruasyon geçmişinin tamamının belgelenmesi de önemlidir. Ailede ve kişisel venöz ve arteriyel tromboz öyküsü, sigara içme, alkol, uyuşturucu kullanma ve çevresel toksinlere maruz kalma öyküsü belgelenmelidir. Fizik muayene ayrıntılı bir genel muayene ve pelvik muayeneyi içermelidir.

Okuma önerisi: Mol gebelik nedir, belirtileri nelerdir?

Tekrarlayan gebelik kayıpları nedenleri nelerdir ve nasıl önlenir? Dış gebelik nedir? Dış gebelik belirtileri nelerdir? Dilerseniz forum sayfamızda tecrübeli annelerimizden destek alabilirsiniz! Siz de aklınıza takılanları, merak ettiklerinizi veya öğrenmek istediklerinizi bize Forum Anne Bebek Kulübü üzerinden yazabilirsiniz. Kadınlar olarak birlikte güçlüyüz!

The post Tekrarlayan gebelik kayıpları nedenleri ve tedavisi first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Birden fazla vajinal doğum yapmış kadınlar için genital bölgede deformasyonlar daha yaygın olabilir, bazen yapısal olarak daha zayıf bir kolajen dokusuna sahip olmalarından dolayı, tek bir doğumdan sonra bile bu genişleme meydana gelebilir. Bu durum, kadınlar için hem estetik hem de fonksiyonel nedenlerle rahatsız edicidir. Vajinal estetik, bu değişiklikleri ele alarak kadınların estetik ve fonksiyonel olarak kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olur.

Doğum sonrası vajina genişler mi?

Doğum sonrası vajina genişleyebilir. Doğum sonrası vajinal genişleme çeşitli faktörlere bağlıdır. Gebe hastanın genetik yapısı en önemli faktördür. Dokuların ve kasların gücü genetik yapıyla ilgilidir. Ancak aynı zamanda düzenli egzersiz yapmak, iyi beslenmek, sağlıklı kilo almak da vajinal genişleme olasılığını azaltır.

Zor doğum ve iri bebek doğumları da vajinada genişleme ve yırtılma riskini artıran faktörlerdir. Normal doğum sonrası vajina girişi genişleyebilir, vajinal mukoza dışarı sarkmış olabilir. Yırtıklar ya da kötü epizyotomi skarları nedeniyle vulvada estetik olmayan bir görünüm olabilir. Bunların tümünü çeşitli müdahalelerle düzeltmek mümkündür.

Doğum sonrası vajina genişlemesi gerek vajinal doğum, gerek sezaryen sonrası görülebilmektedir. Vajinal doğumda özellikle uzun süren doğumlar ya da iri bebek olması durumunda bu risk artar. Ayrıca operatif doğum, yani vakum ya da forseps kullanımı gereken zor doğumlarda da risk artar. Bu durumlarda doğumlarda vajinada çeşitli derecelerde yırtıklar olabilmektedir. Doğum sonrası vajinal genişlemenin yol açtığı problemler başlıca şunlardır;

• İdrar kaçırma problemi
• Gaita ya da gaz tutmada problemler yaşama
• Cinsel ilişki sırasında zevk alamama (hem kendisi hem de partneri için)
• Cinsel ilişki sırasında ağrı duyma
• Özgüven problemleri ve psikolojik sıkıntılar
• Vajinadan gaz çıkarmaya benzer ses gelme sorunu
• Kişinin vajinal enfeksiyonlara daha açık hale gelmesi
• Aşırı miktarda vajinal ıslanma

Okuma önerisi: Normal doğum komplikasyonları nelerdir?

Doğumdan ne kadar süre sonra vajina eski haline döner?

Genellikle doğum sonrası lohusalık dönemi olarak kabul edilen ilk 6 hafta boyunca vajina iyileşmesi tamamlanır. Ancak özellikle gebelikte aşırı kilo almış hastalarda, karın içi basınç arttığı için, vajina sarkması hemen düzelmeyebilir. Genel olarak, doğum sonrası vajina estetiği için uygun görülen zaman en erken, doğumdan 6 ay sonradır. Bu zamana kadar vajina eski haline dönmemişse mutlaka bir uzmana gidip muayene olmak gerekmektedir.

Okuma önerisi: Doğum kiloları nasıl verilir?

Doğumdan sonra vajinal daraltma egzersizleri

Doğumdan sonra vajinayı çevreleyen kasları sıkılaştırmak için yapılabilecek egzersizler mevcuttur. Bunlar kegel egzersizi olarak adlandırılır. Düzenli olarak yapıldığı takdirde, kaslardaki gevşemeye karşı oldukça etkili olurlar. Ancak çok ileri yırtıklarda bu egzersizler etkili olmaz ve cerrahi onarım gerekir. Bu egzersizleri yapabilmek için öncelikle hangi kasın çalışacağını hissedebilmek gerekir. Bunun yöntemi tuvalette idrar yaparken idrarı tutmaya çalışmaktır. Kegel egzersizleri sırasında düzenli olarak nefes alıp verirken bu kasları kasıp gevşetmek gerekir. Tekrar sayısı ve kası kasma süresi arttıkça, egzersizlerin etkinliği artar.

Doğum sonrası vajina estetiği işlemleri nelerdir?

• Vajina daraltma ameliyatı (vajinoplasti)
• Vajinal sarkma nedeniyle, özellikle idrar torbası veya bağırsak sarkmasında, sarkan kısımların toparlanması,
• İç dudaklara yapılan operasyon (labioplasti)
• Epizyotomi skar izleri düzeltilmesi
• Genital bölge beyazlatma işlemleri olarak özetlenebilir.

Okuma önerisi: Genital estetikle ilgili merak edilen 7 soru ve yanıtı

Doğum sonrası vajina daraltma ameliyatı

Doğum sonrası vajina yırtık tedavisi olarak da adlandırılan vajinoplasti işlemi hastalarımız tarafından çok sık talep edilen bir işlemdir. İşlem sırasında vajina mukozasından doku çıkarılır ve eş zamanlı olarak vajinayı çevreleyen kaslar dikişlerle sıkılaştırılır. Perine bölgesinde bulunan koyu renkli dokular ya da kötü iyileşmiş skarlar çıkarılarak, daha estetik dikişlerle onarım yapılabilir.

Labioplasti 

Büyük iç ve dış dudakların küçültülmesini ve sarkma probleminin giderilmesini sağlayan Labioplasti, en sık uygulanan vajina estetiği türlerindendir. Şekil, büyüklük farklılıkları nedeniyle iç ve dış dudağın cerrahi müdahale ile şekillenmesi sağlanır. Bazı kadınlarda dış dudaklar normalden uzun, büyük ya da asimetrik olabilir. Bu durum cinsel ilişki sırasında ağrılar yaşamasına yol açabilir. Uzun olan dudaklar nedeniyle sıklıkla genital bölge enfeksiyonları, vajinal mantar gibi enfeksiyonlar gelişebilir. Labioplasti ile iç ve dış dudak sarkması problemleri giderilir ve iç ve dış dudak boyutu ideal seviyeye getirilir.  Vajina görüntüsü bu operasyonla daha estetik bir görünüm alır.

Barbie vajina estetiği nedir?

Özellikle ABD’de labioplasti ameliyatı (İç dudak estetiği) olan hastaların en sık talepleri arasında ‘Barbie vajina labioplasti’ yer alıyor. Burada kastedilen aslında vajina değil, iç dudakların yer aldığı ‘vulva’ kısmıdır. Nitekim vajina doğum ve cinsel ilişkinin gerçekleştiği kanalın ismidir. ‘Barbie bebek’ vajinasında labioplasti sonrası kalan iç dudaklar yok denecek kadar az. Yani ayakta ve bacaklar kapalı pozisyondayken, ortada ‘Düz bir çizgi’ şeklinde elde edilen görünüm bu tür hastaları en çok tatmin ediyor. Barbie vajina temel olarak büyük ve çıkıntılı iç dudakların alındığı dış dudakların yağ dolgusu ile dolgunlaştırıldığı, klitoral kırışık katlantının küçültüldüğü, vajina giriş kısmının yakınlaştırıldığı kombine genital estetik işlemidir. Ancak Barbie görünümü her kadının tercihi değil. Genital bölge estetiği olan bazı kadınlar ise daha ‘doğal’ bir görünümden yana. Yalnızca iç dudakların dışta kalan esmerleşmiş kısımlarının çıkarılmasını, çok fazla dokunun alınmamasını tercih edebiliyorlar. Burada önemli olan; operasyonun ilk baştan hem hastanın dokusuna ve fonksiyonelliğine, hem de kendi beklentilerine göre planlanmasıdır.

Vajinal lazer tedavisi ile estetik nasıl olur? Tekrar normal doğum yapılabilir mi?

Doğum sonrası vajinal daraltma veya vajinal renk açma amacıyla vajinal lazer tedavisi uygulanmaktadır. Vajinal daraltma amacıyla lazer tedavisi uygulanan kadınlarda tekrar vajinal doğum olursa vajinal genişleme problemi tekrar edebilir.

Normal doğum yapmış olan kadınlara genellikle cerrahi yöntem ile vajinal daraltma yapılmaktadır çok fazla bir genişlik artışı yok ise nadiren de olsa lazer ile vajinal daraltma yapılabilir.

Normal doğum yapmamış kadınlara ise genellikle lazer ile vajinal daraltma yapılmaktadır. Çok nadiren de olsa cerrahi yöntem kullanılması da gerekebilir.

Lazer ile vajina en fazla yarım santim kadar daraltılabilirken cerrahi yöntem ile hastaya yeterli olacak şekilde istediğimiz kadar daraltma yapabilmekteyiz Lazer ile yapılan vajinal daraltmanın etkisi bir iki yıl sürerken cerrahi yöntemin etkisi çok daha uzun yıllar sürmektedir.

Lazerle vajinal beyazlatma

Genital hiperpigmentasyon hem erkeklerde hem de kadınlarda anal ve genital bölge etrafındaki cilt renginin koyulaşmasıdır. Doğum sonrası da hormonal nedenlerden renk koyulaşması bazen kalıcı olabilir. Lazer ile vajinal beyazlatma sayesinde genital estetik ve görünümün iyileştirilmesi sağlanır. Çoklu seanslardan sonra kalıcı sonuçlar alırız. Her seanstan sonra aşamalı sonuçlar alınır.

Okuma önerisi: Doğum sonrası karın sıkılaştırma egzersizleri

Normal doğum yapan anneler, dilerseniz forum sayfamızda tecrübeli annelerimizden destek alabilirsiniz! Normal doğum sonrası vajina estetiği ve doğum kilolarını verme konusunda aklınıza takılanları, merak ettiklerinizi veya öğrenmek istediklerinizi bize Forum Anne Bebek Kulübü üzerinden yazabilirsiniz. Kadınlar olarak birlikte güçlüyüz!

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK BİLİMSEL KAYNAKLAR:

Doğumdan sonra genital algı ve vulvar görünüm: Genital vücut imajı ve cinselliğin kohort analizi – https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC9618153/ 

Kadın genital bölgesi estetik cerrahisi – https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3312147/ 

Vajinal doğum sonrası pelvik taban komplikasyonları – https://core.ac.uk/download/pdf/250320093.pdf

The post Normal doğum sonrası vajina estetiği first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Gebelik ve nefes darlığı açmazı: bi-nefes akciğer sağlığı 

Merhaba, bugün siz değerli okuyucularımıza hamilelikte nefes darlığının sebeplerini ve bu sorunu gidermek için yapılması gereken egzersiz programları hakkında bilgi sunacağım.

Hamilelikte nefes darlığı özellikle rahmin büyümesi sonrasında diyaframın yukarı itilmesi ve karın içi organlarının basıncının artması nedeniyle ortaya çıkar. Bu durum, akciğer kapasitesinde bir sıkışmaya ve akciğer hacminin küçülmesine yol açar, bu da gebelerde nefes darlığına neden olabilir. Özellikle yatarken daha sık görülen bu durum, karın içi basıncının dik pozisyonda diyafram üzerine daha fazla etki etmesinden kaynaklanır. Bu sebeple, gebeler özellikle daha dik pozisyonda yatmayı tercih ederler, özellikle çoğul gebeliklerde bu durum daha sık görülebilir. Yan yatar pozisyonda, her iki bacak arasına bir yastık alarak veya koltuk altına bir yastık koyarak daha dik bir pozisyona gelmek, nefes darlığını azaltabilir. Tabii ki, kadın doğum uzmanları tarafından yapılan gebelik takipleri, karın içi durumları ve sağlık durumlarını araştırmaya yardımcı olacaktır.

Okuma önerisi: Hamilelikte nefes egzersizleri nelerdir?

Hamilelikte nefes darlığı neden olur?

Bunun yanı sıra, nefes darlığına başka nedenler de yol açabilir. Özellikle bacak damarlarında meydana gelen damar tıkanıklıkları, akciğere pıhtı atılması sonucu nefes darlığına neden olabilir. Bu durum acil bir müdahale gerektirebilir ve ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkabilir. Daha az görülen bir etken ise hormonal dengesizliktir. Gebelikte vücuttaki östrojen ve progesteron artışı, pulmoner damarlarda daralmaya neden olabilir ve bunun sonucunda pulmoner tansiyon artabilir, bu da nefes darlığına katkı sağlayabilir.

Bu tür hastalıklar haricinde nefes darlığı varsa, uzman doktorlara başvurulması önemlidir. Çoğul gebeliklerde nefes darlığının daha sık görülebileceğini unutmamak önemlidir.

Hamilelikte nefes darlığı için ne yapılmalı?

Nefes darlığına karşı egzersiz programları da uygulanabilir. Uygun bir pozisyon seçimi, vücut üst kısmını yüksekte tutmak ve yatarken vücuda destek sağlamak bu konuda yardımcı olabilir. Yatar pozisyonda sırt, bel, bacak ve karına konulan yastıklar kullanmak nefes darlığını azaltabilir.

Unutulmamalıdır ki, doğru bir teşhis ve tedavi için uzman bir doktora başvurmak her zaman en doğrusudur.

Hamilelikte nefes darlığı neden olur?  Siz de aklınıza takılanları, merak ettiklerinizi veya öğrenmek istediklerinizi bize Forum Anne Bebek Kulübü üzerinden yazabilirsiniz. Kadınlar olarak birlikte güçlüyüz!

The post Hamilelikte nefes darlığı neden olur?  first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Türkiye’de akraba evlilikleri ne kadar yaygın?

2020 yılında açıklanan evlenme istatistiklerine göre ülkemizde akraba evliliği oranı coğrafi bölgelere göre farklılık göstermekle beraber yeni evlenen çiftlerde %3,9’dur. Tüm evli çiftler dikkate alındığında %8-18,5 arasında değişen rakamlar bildirilmektedir. Bu oran şehirleşme ve eğitim seviyesinin artmasıyla birlikte son 20 yılda sürekli azalma göstermektedir. Akraba evliliklerinin çok büyük bir kısmı birinci derece kuzen evlilikleridir (hala-dayı, amca, teyze çocukları evlilikleri)

Akraba evliliğinin sakıncaları, zararları nelerdir?

Bilindiği üzere genetik hastalıklar anne babalardan çocuklarına aktarılır. Bu aktarım anne ve babanın her birinden çocuğa geçen genler yoluyla oluşmaktadır. Otozomal resesif (çekinik) genetik hastalıklar denilen bir grup kalıtımsal hastalığın çocukta ortaya çıkabilmesi için anne ve babanın hastalıklı birer gen taşıyor olmaları (kendileri sadece bir gen taşıdıkları için hasta değillerdir) ve bu birer geni çocuklarına aktarmaları gerekir. İşte akraba evliliklerinde çiftlerden biri hastalıklı geni taşıyorsa, akrabası olan eşinin de aynı hastalıklı tek geni taşıma ihtimali genel toplumdan onlarca kat daha fazladır. Çünkü kökenlerinde hastalığı taşıyan ortak atalar bulunmaktadır. Oluşacak ceninde hastalıklı iki genin bir araya gelmesi durumunda anne ve babanın taşıyıcı olduğu hastalık çocukta tüm şiddetiyle ortaya çıkacaktır.

Akraba evlilikleri ayrıca düşük, ölü doğum, gebelik hipertansiyonu ve gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) sorunları için de zayıf bir risk faktörüdür.

Akraba evliliğinin neden olduğu çocuk hastalıkları nelerdir?

Tanımlanmış binlerce hastalık var. En yaygın ve güncel olanlarından örnekler verecek olursak; kistik fibrozis, spinal musküler atrofi (SMA), akdeniz anemisi, fenilketonüri, Meckel- Gruber sendromu, albinism, adrenogenital sendrom, glikojen depo hastalıkları, Tay- Sachs hastalığı en yaygın olanlarıdır.

SMA hastalığı ve akraba evliliği ilişkisini açıklayabilir misiniz?

Yukarıda geniş şekilde açıkladığımız üzere, SMA otozomal resesif bir genetik hastalıktır. Anne ve babanın her ikisinin de geni taşıması durumunda doğacak çocukların her birinin %25 olasılıkla hastalıktan etkilenme riski bulunmaktadır.

akraba evliliği alınacak önlemler

Akraba evliliği ve genetik hastalıklar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Yine SMA üzerinden devam edelim. Örneğin, SMA geni taşıyorsunuz ve sadece bir gen taşıdığınız için hasta değilsiniz, sadece gen taşıyıcısısınız. Bu geni annenizden aldığınızı varsayarsak, teyzenizin de aynı geni taşıma olasılığı en az %50’dir. Teyzenizin bu geni kendi kızına aktarma olasılığı da %50 olacağı için, teyzenizin kızı %25 olasılıkla SMA genine sahip olacaktır. Öte yandan genel toplumda SMA gen taşıma oranı yaklaşık %2’dir. Yani teyzenizin kızıyla evlenmeniz durumunda en az 12,5 kat artmış SMA hastası bebeğe sahip olma riskiyle karşı karşıya kalırsınız.

Akraba evliliği yapanların sağlıklı çocuğu olabilir mi?

Evet. Doğacak bebeklerin %75’i sağlıklı olacaktır.

Akraba evliliklerinde hangi tarama testleri yapılır?

Topluma göre değişir. Ülkemizde Akdeniz anemisi (talasemi) açısından evlilik öncesi tarama testleri rutin olarak yapılmaktadır. Son yıllarda buna SMA için babadan yapılan taşıyıcılık testi eklenmiştir. Daha detaylı taranmak isteyen çiftlere, ülkemizde nisbeten daha sık görülen hastalıkları içeren daha geniş tarama panelleri yapılmaktadır.Bu panellerde fenilketonüri, adrenogenital sendrom, kistik fibrosis, glikojen depo hastalıkları, ailesel akdeniz ateşi, lizozomal depo hastalıkları, kas hastalıkları taramaları yapılabilmektedir.

Bebeğin engelli doğmasını engellemek için hamilelikte yaptırılması gereken testler nelerdir?

Bebeklerin engelli doğmalarına sebep olacak çok değişik faktörler vardır. Bunların her biri değişik yöntemlerle tanınmaya ve önlenmeye çalışılır. Örneğin Down sendromu, Edward sendromu gibi kromozomal hastalıkların tanısı için ikili test, üçlü test, non-invaziv prenatal test gibi araçlar kullanılır. Yukarıda bahsettiğimiz ve akraba evliliği ile ilişkili genetik hastalıkların tanısı için ideal olarak evlilik öncesi taşıyıcılık taraması, anne ve babanın her ikisinin taşıyıcı çıkması durumunda genetik seçilimli tüp bebek tedavisi yapılmalıdır. Ayrıca yine anne ve babanın taşıyıcı olduğu hastalıklarda bebeğin eşinden ya da suyundan örnek alınarak genetik yapısı değerlendirilmelidir. Bebeklerde doğumsal anormalliklere yol açabilecek infeksiyonların tanısı ve önlenmesi için TORCH denilen kan tarama testlerinin yapılması, duyarlı gebelere önlem yöntemlerinin anlatılması, infekte olmuş olanlara tedavi verilmesi gerekmektedir. Genetik kökeni olmayan ya da bilinmeyen yapısal anormalliklerin teanı ve tedavisi için gebeliğin 20-22 haftaları arasında detaylı ultrason incelemesi yapılmalıdır.

The post Akraba evliliği yapanların sağlıklı çocuğu olabilir mi? first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Okuma önerisi: Hamilelikte en iyi seks pozisyonları: Hamilelikte cinsel ilişki nasıl olmalı? 

Hamilelikte cinsel ilişki sırasında dikkat edilmesi gerekenler

Gebelik dönemi, anne adayları için birçok değişikliği beraberinde getiren özel bir süreçtir. Bu dönemde anne ve baba adaylarının merak ettikleri konuların başında ise hamilelikte cinsel ilişki gelmektedir. Araştırmalar, normal ve sağlıklı bir hamilelik sürecinde cinsel ilişkinin herhangi bir sakıncası olmadığını ortaya koymaktadır.

Hamilelik sürecinde cinsel istekte artış gözlenmesine rağmen, bazı çiftler bebeğe zarar verme endişesi veya karnın büyümesiyle birlikte cinsel hayatlarını düşünmekte tereddüt edebilirler. Ancak sağlıklı bir hamilelik geçiren anne adayları, gebeliğin son gününe kadar cinsel ilişkiye girebilirler. Amniyotik kese ve rahmin güçlü kasları, bebeği cinsel ilişki esnasında korur. Ayrıca, rahim girişinde bulunan mukus tabakası enfeksiyon risklerini engelleyen bir bariyer görevi görür.

Bazı anne ve baba adayları, cinsel ilişki sırasında penisin bebeğe temas etmesinden endişe duyabilir. Ancak bu endişelere rağmen, gerçekte penisin bebeğe temas etmediğini belirtmek önemlidir. Cinsel birleşme sırasında yaşanan orgazm, geçici ve zararsız rahim kasılmalarına neden olabilir.

Hamilelikte cinsel ilişki pozisyonları, anne adayının rahat olduğu pozisyonlara göre belirlenir. Her anne adayının tercihleri farklı olabilir, bu yüzden cinsel birleşme sırasında en rahat pozisyonu bulmak önemlidir. Hamilelik süreci düzenli bir şekilde takip edildiğinde, hekim önerilerine uyulduğunda ve anne adayının durumu ve hassasiyeti dikkate alındığında, çiftler için uygun ve rahat bir cinsel ilişki pozisyonu seçilebilir.

Özetlemek gerekirse, normal ve sağlıklı bir hamilelik geçiren anne adayları için hamilelik sürecinde cinsel ilişki sakıncalı değildir. Ancak her çiftin tercihi kendilerine aittir ve gebelik sürecinde herhangi bir sağlık sorunu veya risk faktörü varsa, doktorun önerileri doğrultusunda hareket etmek önemlidir. Herhangi bir endişe veya soru olduğunda, hekimle iletişim kurmak en doğrusudur.

Okuma önerisi: Hamilelikte cinsel birlikteliğin faydaları nelerdir?

Hamilelikte cinsellik olur mu? Hamilelikte ilişkiye girilir mi?

Hamilelik döneminde cinsel ilişki, birçok çift için fiziksel ve duygusal yakınlığı sürdürmek için önemli bir rol oynayabilir. Ancak bazı durumlarda, cinsel ilişkiye yönelik bazı kısıtlamalar veya öneriler olabilir. Örneğin, bazı durumlarda doktorunuz, erken doğum riski, plasenta problemleri veya rahim ağzı açıklığı gibi belirli sağlık sorunları nedeniyle cinsel ilişkiye ara vermenizi önerebilir. Ayrıca, bebeğinizi etkileyebilecek herhangi bir risk faktörü varsa veya doktorunuz hamilelik boyunca cinsel ilişkiyi önermiyorsa, doktorunuzun tavsiyesine uymak önemlidir.

Cinsel ilişki sırasında, rahat ve güvende hissetmek için uygun pozisyonları seçmek önemlidir. Hamilelik ilerledikçe, bazı pozisyonlar rahatlık sağlamak için daha uygun olabilir. Rahatsızlık hissettiğinizde veya herhangi bir ağrı veya kanama yaşadığınızda, cinsel ilişkiyi durdurmalı ve doktorunuza başvurmalısınız.

Sonuç olarak, hamilelik döneminde cinsel ilişki çiftler arasındaki tercihe bağlıdır ve genellikle sağlıklı kabul edilir. Ancak, doktorunuzun tavsiyelerine ve hamilelik sürecinde sizin ve bebeğinizin sağlığına odaklanmanız önemlidir. Herhangi bir endişeniz veya sorununuz olduğunda doktorunuzla konuşmanız en iyisidir.

Hamilelik döneminde kaçıncı aydan sonra ilişkiye girilebilir?

Hamilelik dönemi, birçok anne adayı için cinsel hayatlarında bazı endişeler ve tereddütlerle birlikte gelen bir süreçtir. Özellikle ilk aylarda düşük riski ve bebeğe zarar verme korkusu gibi faktörler, cinsel ilişkiye girme konusunda çekinceler yaratabilir. Ancak, hamilelik sürecinde cinsel birliktelik hakkında belirli bir zaman dilimi belirtmek doğru değildir, çünkü her kadının deneyimi farklıdır.

Gebeliğin ilk trimesteri olarak adlandırılan ilk üç ay, gebelik sürecinin en kritik dönemidir. Bu aylarda bebeğin rahme tutunması, gebeliğin gelişimi ve düşük riskinin en yüksek olduğu zaman dilimi gibi önemli olaylar meydana gelir. Bu nedenle, doktorlar genellikle ilk trimesterde daha temkinli olunmasını önerir ve anne adayları da genellikle bu dönemde cinsel ilişkiden kaçınırlar.

Ancak, hamilelik öncesi cinsel hayata sahip olan birçok kadın, hamile olduklarını henüz bilmedikleri bir dönemde cinsel birliktelik yaşayabilirler. Bu durumda, cinsel aktivitenin hamileliğe zarar verdiği ya da bebeğin sağlığını olumsuz etkilediği bir kanıt bulunmamaktadır. Dolayısıyla, hamileliğin ilk aylarında cinsel birliktelik devam eden çiftlerin endişelenmesine gerek yoktur.

Önemli olan, gebeliğin sağlıklı seyrettiği süre boyunca cinsel birliktelikten keyif almak ve rahat olmaktır. Ancak bazı özel durumlar söz konusu olduğunda, doktorlar cinsel ilişkiden kaçınmayı önerebilir. Örneğin, düşük riskiniz varsa, doktorunuz cinsel birlikteliği yasaklamışsa veya ilişki sırasında ağrı, sancı veya kanama gibi sorunlar yaşıyorsanız, cinsel ilişkiden kaçınmanız uygun olabilir.

Bununla birlikte, her gebelik deneyimi farklıdır ve her kadının rahim durumu, bebeğin pozisyonu ve genel sağlık durumu gibi faktörler göz önüne alınmalıdır. Eğer doktorunuz hamilelik sürecinizin normal seyrettiğini belirtiyorsa ve herhangi bir komplikasyon bulunmuyorsa, hamileliğin başından itibaren cinsel ilişkiye devam etmek mümkün olabilir.

Hamilelikte cinsel ilişkiden kaçınılması gereken durumlar

Gebelik sürecinde cinsel ilişki konusu, anne ve baba adayları arasında tereddüt ve tartışmalara neden olan bir konudur. Ancak, gebelikte dikkat edilmesi gereken daha önemli detaylar bulunmaktadır. Özellikle bazı özel durumlarda cinsel ilişkiden kaçınılması gerekmektedir. İşte bu durumlar:

Geçmişte Yapılan Düşükler veya Düşük Riski: Anne adayının daha önce geçirdiği düşükler veya düşük riski bulunuyorsa, cinsel ilişkiden kaçınmak önemlidir.

Erken Doğum Hikayesi: Daha önceki doğumlarında erken doğum yaşayan anne adayları için cinsel ilişkiden kaçınılması önerilir. Erken doğum riski taşıyan gebeliklerde bu konu daha da önem kazanmaktadır.

Rahim Kasılmaları: Rahimde düzensiz kasılmalar veya erken doğum belirtileri varsa, cinsel ilişkiden uzak durulması gerekmektedir.

Çoğul Gebelikler: İkiz, üçüz gibi çoğul gebeliklerde, gebeliğin ilerleyen dönemlerinde ve özellikle son 3 ayında cinsel ilişkiden kaçınılması önerilmektedir.

Vajinal Kanama: Beklenmedik ve açıklanamayan vajinal kanama durumunda cinsel ilişkiden uzak durulmalıdır. Bu durum, ciddi bir sorunun belirtisi olabilir ve doktor tarafından değerlendirilmelidir.

Amniyotik Sıvı Gelmesi: Gebelik kesesinin erken açılmasına bağlı olarak amniyotik sıvının gelmesi durumunda, cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır.

Rahim Ağzı Açılması: Rahim ağzının erken dönemde açılması durumunda cinsel ilişkiye girilmemesi önemlidir.

Plasenta Problemleri: Plasentanın rahim ağzını kapatması veya kısmen kapatması durumunda, cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır. Bu durum, plasenta previa olarak bilinir ve ciddi kanamalara neden olabilir.

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalık: Baba adayının cinsel temasla bulaşan bir hastalık taşıyıcısı olduğu durumlarda cinsel ilişkiden kaçınılması gerekmektedir. Bu, hem anne adayının sağlığını hem de bebeğin sağlığını korumak için önemlidir.

Hamilelikte cinsellik acı verir mi? 

Hamilelik sürecinde cinsellik acı verici olabilir, ancak her kadın için deneyim farklılık gösterebilir. Gebelikte yaşanan değişiklikler ve vücutta meydana gelen hormonsal, fiziksel ve duygusal değişimler, cinsel ilişki sırasında bazı kadınlarda rahatsızlık veya acıya neden olabilir. İşte bu duruma etki edebilecek bazı faktörler:

Hormonal değişiklikler: Hamilelik sırasında vücutta artan hormon seviyeleri, vajinal bölgenin nemliliğini etkileyebilir ve bu da cinsel ilişki sırasında sürtünmeye neden olabilir. Bu durum bazı kadınlarda acı veya rahatsızlık hissine yol açabilir.

Vajinal kuruluk: Gebelik döneminde hormonal değişiklikler nedeniyle vajinal kuruluk yaşanabilir. Vajinanın yeterince ıslanmaması da cinsel ilişki sırasında acıya neden olabilir.

Hassas rahim: Hamilelik ilerledikçe rahim büyür ve baskı yapar. Bazı kadınlarda bu durum cinsel ilişki sırasında rahatsızlık veya hafif bir ağrı hissine neden olabilir.

Duygusal faktörler: Hamilelik sürecinde kadınların duygusal durumları değişebilir. Stres, endişe veya gebelikle ilgili kaygılar, cinsel ilişki sırasında rahatlama ve zevk almayı engelleyebilir.

Bu gibi durumlarla karşılaşan bir kadın, cinsel ilişki sırasında acı veya rahatsızlık hissediyorsa, doktora danışması önemlidir. Doktor, spesifik bir tedavi veya öneri sunabilir veya cinsel aktiviteyi daha konforlu hale getirmek için önerilerde bulunabilir. Örneğin, kayganlaştırıcı kullanmak, daha yavaş bir tempo benimsemek veya farklı pozisyonlar denemek gibi yöntemlerle rahatlama sağlanabilir. Her kadının deneyimi farklı olduğundan, kendini rahat hissetmek ve açık iletişim kurmak önemlidir.

Hamilelikte cinsellik ne zaman biter?

Gebeliğin Son Aylarında Cinsellik: Doğuma Yaklaşırken Nelere Dikkat Edilmeli?

Gebelik süreci, anne adayları için fiziksel ve duygusal açıdan bir dizi değişiklikleri beraberinde getirir. Gebeliğin ilerleyen aylarıyla birlikte, annenin kilosunda artış ve hareket edebilirliğinde azalma gibi faktörler cinselliğe bakış açısında da değişikliklere neden olabilir. Doğumun yaklaşmasıyla birlikte heyecanın artması ve doğal olarak cinsel istekte azalma görülebilir. Gebeliğin son aylarında cinsellik konusunda dikkate alınması gereken bazı hususlar bulunmaktadır.

Her gebeliğin farklı olduğunu ve her anne adayının kendine özgü deneyimlere sahip olduğunu unutmamak önemlidir. Bu nedenle, eşler arasında cinsel birliktelik yaşanıp yaşanmayacağına dair karar, annenin kendini hazır hissettiği ve cinsel isteği olduğu sürece alınabilir. Ancak, gebeliğin son aylarında doktorlar genellikle ilişkiye girilmemesini tavsiye etmektedir.

Bu önerinin nedeni, sperm hücrelerinde bulunan prostaglandin hormonudur. Prostaglandin, rahim ağzının açılmasına ve meme başının tahrik olmasına neden olabilir. Aynı şekilde, cinsel ilişki sırasında yaşanan orgazm, oksitosin hormonunun salgılanmasını artırarak rahimde kasılmaların oluşmasına yol açabilir ve doğumun erken başlamasına neden olabilir.

Bu nedenlerle, gebeliğin son aylarında “8 ayda hamilelikte cinselik olur mu?” sorusunun cevabı, doktorunuzun tavsiyelerine uymaktır. Doktorunuz gebeliğinizin seyrini değerlendirecek ve sizin için en uygun olan kararı verecektir. Her gebelik farklı olduğundan, doktorunuzun size özel durumu hakkında bilgi vermesi önemlidir.

Gebeliğin son aylarında cinsel ilişkiden kaçınılması tavsiye edilse de, bu dönemde eşler arasındaki bağın güçlendirilmesi ve duygusal olarak birbirlerine destek olunması da önemlidir. Bu dönemde cinsellik yerine, öpüşmek, sarılmak, masaj gibi fiziksel temaslarla birbirinize destek olabilirsiniz. Gebeliğin son aylarında cinsel aktivite yerine farklı yollarla bağ kurmak, çiftler arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirebilir ve doğum sürecine hazırlığı kolaylaştırır.

Hamile anneler tecrübelerini paylaşıyor! Hamilelikte cinsellik zararlı mı? Hamilelikte cinsellik sıklığı ne olmalı?  Hamilelikte cinsel arzu artışı olur mu ya da cinsel istek azalır mı? Hamilelikte cinsellik bebeğe zarar verir mi? Öğrenmek için Anne Bebek Kulübü Forum‘u ziyaret edebilirsiniz. Unutmayın ki, kadınlar olarak birlikte çok güçlüyüz!

ANNE BEBEK KULÜBÜ FORUM: Tıklayın, sohbete katılın! 

Hamilelikte cinsellik hakkında yorumlarınızı bu yazının altına yazarak, annelerimizle fikirlerinizi paylaşabilirsiniz.

ÖNEMLİ HATIRLATMA: Hamilelik döneminde cinsellik ve hamilelikte sex pozisyonları için kadın doğum uzmanınıza danışmayı ihmal etmeyin!

The post Hamilelikte cinsellik: Hamilelikte ilişkiye girilir mi? first appeared on Anne Bebek Kulübü.

İçeceklere dikkat

Asitli ve şekerli içecekler asla tüketilmemelidir. Çay ve kahve kafein içeriğinden dolayı mümkünse olmamalı yada kısıtlı olmalıdır. Günlük kafein sınırı gebeler için 200 mg’dır. Yani günde maksimum 2 fincan kahve içilebilir. Bitki çayları gebelik döneminde en çok dikkat edilmesi gereken konulardan bir tanesidir. Bitki çayları da asla içilmemesi gereken içeceklerdendir. Özellikle de karışım bitki çayları, içinde ne olduğu bilinmeyen, etiketi olmayan bitki çaylarından kesinlikle uzak durulmalıdır. 

Düzenli ve temiz beslenme önemli

İlk 3 aylık dönemde organ gelişimi yaşandığı için olabildiğince yeterli ve dengeli beslenmeniz ve bunların yanında da temiz beslenmeniz çok önemlidir. Unutmayın siz ne ile besleniyorsanız bebeğinizi de onlarla besliyorsunuz. Paketli gıdalardan olabildiğince uzak durmalısınız. Almanız gereken protein, karbohhidrat, yağ, vitamin, mineral ve lif miktarlarını almaya bunun için de olabildiğince çeşitli beslenmeye özen göstermelisiniz. Güne güzel bir kahvaltı ile başlamalı ve bu kahvaltıda protein kaynağı yumurtanızın olmasına kesinlikle dikkat etmelisiniz. Gün içinde de uzun açlıklar yaşamamaya ve akşam geç saatler olmadan da almanız gereken besin ögelerini almaya çalışmalısınız.

Vitamin-mineral takviyelerini ihmal etmeyin

Yeterli ve dengeli beslenmenizin yanı sıra bu dönemde doktorunuz tarafından Folik asit ve D vitamini takviyelerine başlanacaktır. Doktorunuzun önerdiği takviyeleri de düzenli almanız oldukça önemlidir. 

Bulantı yaşanırsa

Bulantı yaşama problemi çoğu gebe için oldukça sıkıntılı bir süreç eğer ki size rastlamadıysa oldukça şanslısınız. Böyle bir durum yaşıyorsanız yağlı, baharatlı, ağır yemeklerden kaçınmanızda fayda var. Güne başlarken kuru ve tuzlu atıştırmalıklarla midenizi rahatlatabilirsiniz. Hiç bir şekilde durumu kurtaramıyorsanız da doktorunuzun önereceği bulantı önleyici ilaçlardan destek alabilirsiniz.

Bunları yemeyin

İlk 3 ay düşük riskinin en yüksek olduğu dönemdir. Bu nedenle bu dönemde bitki çaylarından uzak durulduğu gibi baharatlardan da uzak durulmalıdır. Bunların dışında maydanoz, nane, roka gibi yeşilliklere de dikkat edilmelidir.

Hamile anneler tecrübelerini paylaşıyor! Hamilelikte beslenme nasıl olmalı? Öğrenmek için Anne Bebek Kulübü Forum‘u ziyaret edebilirsiniz. Kadınlar olarak birlikte güçlüyüz!

ANNE BEBEK KULÜBÜ FORUM: Tıklayın, sohbete katılın! 

The post Gebelik döneminde ilk 3 ay nelere dikkat edelim? first appeared on Anne Bebek Kulübü.

İyot nedir, ne işe yarar? 

İyot; tiroid hormonlarının sentezinde, büyüme ve gelişme sürecinde gerekli olan,  nonmetalik, halojen bir elementtir. Adını Yunanca’da menekşe-mor anlamına gelen “iodes” kelimesinden alır.

İyot nelerde bulunur, günlük iyot ihtiyacı ne kadardır? 

Toprakta ve denizde iyodür olarak bulunan bu mineral güneş ile karşılaşınca uçucu olan iyot formuna dönüşür. Toprağında yetersiz düzeyde iyot bulunan bölgelerde iyot desteği yapılmadan eksiklik giderilemez. Erozyonlar nedeni kaybolan toprak ile içme suyu ve toprakta yetişen ürünlerde iyot azalır. Türkiye bu nedenle iyot eksikliği bölgesinde yer alır.
Tuzlu su balıklarının iyot içeriği 300-3000 µg/kg iken, tatlı su balıklarınınki 20-40 µg/kg’dır. İnek sütü ve yumurtanın iyot içeriği toprağın iyot içeriğine bağlıdır.

İyotlu tuzdaki iyot oranı nasıl korunur? 

İyotlu tuzlar ışık geçirmeyen kapalı kaplarda saklanmalıdır. Yemek pişirilmeden önce iyotlu tuzu yemeğe ilave etmek, pişme sırasında iyodun buharlaşma yoluyla kaybolmasına sebep olur.

Pişirme yöntemi iyotu azaltır mı?

Evet. Besinlerin iyot içeriği kullanılan pişirme yöntemine göre değişiklik gösterir. Kızartma işlemi ile yaklaşık %20, ızgara işlemi ile %23, haşlama işlemi ile ise %58 oranında kayıp meydana gelmektedir. Haşlanan besinlerin suyunun dökülmesi besinlerden alınan iyot miktarını azaltır.

İyotun görevi nedir? 

Vücutta 20-30 mg iyot bulunmaktadır. Bunun yaklaşık %75’i tiroid bezindedir. Tiroid hormonu [triiyodotironin (T3), tiroksin (T4)] sentezi için gerekli ana element iyottur. İyodun, iyonize formu iyodürün ana kaynağı ise diyet yani beslenme şeklimizdir. Günlük 100- 150 µg iyoda gereksinim vardır. İnorganik iyot konsantrasyonu organizmada oldukça düşük düzeydedir. T4, T3, diiyodotirozin ve monoiyodotirozin organik formları ise vücutta dönüşüm hâlindedir. Dolaşımdaki tiroid hormonları düzeyi tiroid stimüle edici hormon (TSH) ile regüle edilmektedir.

Hamilelikte iyot takviyesi 

Gebelikte iyot gereksinimi artar. Gebelik döneminde tiroid; artan östrojene bağlı olarak uyarılır. Ve daha çok çalışması gerekir. Ancak böbreklerden idrar ile iyot kaybı da artar. Sonuç olarak, gebelikte iyot gereksinimi daha da artar.

Genelikte iyot ve tiroid değerlendirilir. Metabolizmanın temel hormonu olan tiroid hormonlarının kan düzeyi, TSH ve serbest T4, ile gebelik öncesinde ve ilk 3 ayda mutlaka kontrol edilmelidir. İyot için spot idrarda iyot miktarına bakılır. Tiroid için gebelik öncesi veya ilk dönem içinde tiroid ultrasonu yaptırmak da gereklidir.

Hamilelikte iyot eksikliği nasıl giderilir?

Gebelikte iyot eksikse acilen takviye edilir. Gebelikte iyot desteğinin çocuğun bilişsel gelişimi üzerinde etkili olduğunu gösteren çalışmalar, iyot desteğine birinci trimesterin(ilk üçay) bitiminden önce başlanmış olması gerektiğini göstermiştir. Çalışmalar, gebelik döneminde yalnızca iyotlu tuz kullanımının iyot gereksinimini karşılamada yeterli olamayabileceğine ve önerilen dozda iyot takviyesinin gerekliliğine dikkat çekmiştir.

Emzirme döneminde iyot kullanımı

Emzirme döneminde iyot takviyesi gerekir. Emzirme döneminde bebeğin tek iyot kaynağı anne sütüdür. Anne hamileliği boyunca eksik kalmışsa bebek de düşük tiroid içi iyot düzeyi ile dünyaya gelir. Bu bebeklerin yeterli iyot alımı sağlayabilmeleri anne sütünün iyot içeriğine bağlıdır. Genellikle anne sütü iyot için yeterli bir kaynak olmasına rağmen, ülkemiz gibi iyot yetersizliği olan bölgelerde hâlâ yetersizlik riski mevcuttur.

İyot eksikliğinde görülen hastalıklar nelerdir? 

İyot eksikliği sorunlara yol açabilir. “İyot Yetersizliği Hastalıkları” olarak adlandırılan hastalıklar gebelikte; düşük, ölü doğum, konjenital anomaliler(organ sakatlıkları) ve perinatal mortaliteye(doğum zamanı civarında anne-bebek ölümü), yenidoğanda bebek ölümleri ve kretenizme(zeka ve gelişim geriliği,donuk ifade, kalın ve kuru cilt vb) çocuk ve ergende ruhsal sorunlara (depresyon, takıntı vb) ve fiziksel büyüme ve gelişimde gecikmeye (boy kısalığı, kemik kas gelişiminde gerilik) yol açar. KRETENİZM görseli olur!

İyot kullanımı nasıl olmalı? 

Dünya sağlık Örgütü iyot takviyesi önerisi şu şekildedir: 6 yaşından küçük çocuklar için günde 90 mikrogram iyot alınmasını önerirken, 6-12 yaş arası çocuklara günde 120 mikrogram, yetişkinlere günde 150 mikrogram, hamile ve emziren annelere ise günde 250 mikrogram tavsiye edilir.

Türkiye’de yapılan bir çalışmada gebelikte iyot ve tuz kullanımı hakkında ulaşılan sonuçlar: 

Gebelerin %74.1’i iyot yetersizliği ve hastalıkları hakkında bilgisinin olmadığını, gebelerin %68.6’sı gebelikte iyotlu tuz kullanımına ilişkin bilgi almadığını belirtmiştir. %35.7’sinin iyot eksikliğinden korunmanın önemini bilmediği, %65.7’sinin gebelikte iyotlu tuz kullanmanın gerekli olduğunu bilmediğini belirtmiştir. Ayrıca gebelerin %44.1’inin iyotlu tuz kullanmadığı, iyotlu tuz kullanan gebelerin %56.2’sinin iyotlu tuzu doğru saklamadığı,
Gebelerin %16.7’sinin tuzu yemeğe piştikten sonra ilave ettiği bulunmuştur. Sonuç olarak; gebelerin iyotlu tuzu neden ve nasıl kullanmaları gerektiğine ilişkin bilgilerinin yetersiz olduğu, gebelerin iyotlu tuz kullanımı, tuzun muhafaza edilme şekli ve yemeğe tuz ilave etme zamanı hakkında eğitime gereksinimi olduğu açıktır.

Hamilelikte iyot takviyesi alıyor musunuz? Evinizde iyotlu tuz kullanıyor musunuz? İyotu nasıl tüketiyorsunuz? Anneler, Anne Kulübü Forum’da buluşuyor! Siz de aklınıza takılanları, merak ettiklerinizi veya öğrenmek istediklerinizi bize Forum Anne Bebek Kulübü üzerinden yazabilirsiniz. Kadınlar olarak birlikte güçlüyüz!

The post Hamilelikte iyot kullanımı first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Suda doğum nedir? 

Doğumlarda yüzyıllardır Suyun rahatlatıcı etkisi kullanılmasına rağmen bilimsel olarak güvenle uygulanması Fransa’da 1980’lerde Micheal Odent tarafından suda doğum şeklinde yönetilmeye başlamıştır. Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunda suda doğum önerilmekle birlikte en sık uygulandığı ülke İngiltere’dir.

Doğum esnasında suyun rahatlatıcı etkisi 3 farklı şekilde kullanılır:

1. Gebe aktif doğum eylemine girip doğum ağrıları arttığında  havuza girip rahatlatılabilir. Ancak doğum suda olmaz. Doğum için gebe havuzdan çıkarılıp havuz dışında doğum yaptırılabilir
2. Tüm doğumlarda ağrıyı azaltıp rahatlatması için gebeye duş aldırılabilir
3. Gebe yine aynı şekilde havuza alınıp doğumun havuzda gerçekleştirildiği suya doğum ise üçüncü seçenektir.

Birinci ve ikinci seçenek tüm dünyada kabul edilen ve uygulanan seçenekler ilken üçüncü seçenek hakkında dünyada hala tartışmalar devam etmektedir. En sık uygulandığı Avrupa’da RCOG (İngiltere Kadın Doğum Derneği)  suya doğumu risk bulunmayan tüm kadınlara seçenek olarak önerirken ACOG (Amerikan Kadın Doğum Derneği) suya doğumun deneysel olarak kalması gerektiğini savunmaktadır.

Suda doğum nerede yapılabilir?

Suda doğum iki çeşit havuzda yaptırılabilmektedir. İlki devir daim imkanı olan ancak en büyük problemi hijyen ve sterilize olan sabit küvetlerdir. Diğeri ise şişme havuzlardır. Bu havuzlarda her gebe için tek kullanımlık kılıflar mevcut olduğundan hijyen ve sterilize daha uygundur. Portatif şişme havuzların bir diğer avantajı ise her odaya istediğiniz an kurulabiliyor olmasıdır.

Suda doğum kimler için uygun değildir?

Riskli gebeliklerde suda doğumu tercih etmiyoruz:

1. Gebelik şekeri olanlar ya da diyabet hastaları
2. İri bebekler (4500gr ve üstü)
3. Gebelik zehirlenmesi (pre-eklampsi)
4. Gebelik hipertansiyonu
5. Çoğul gebelikler
6. Gelişme geriliği olan bebekler

Ayrıca bazı durumlarda da suda doğumu durdurup normal doğum takibi yapmak zorunda kalabiliyoruz:

• bebek kalp atımlarında düzensizlik
• kanama varlığı
• annede panik veya korku oluşması
• ıkınma sürecinin uzun sürmesi

Suda doğum nasıl yapılır?

Suda doğum, tecrübeli ve eğitimli ekip varlığında gerçekleştirilir. Ayrıca suda doğum hakkında önceden eğitilmeli ve sürecin nasıl ilerleyeceğini bilmelidir.  Ayrıca acil durumlarda hastayı sezaryene hızlıca alacak yeterli ve eğitimli personelin hastanede hazır olması gerekmektedir.

Suyun sıcaklığı Doğumun ikinci evresi olan aktif evreye girildikten sonra havuza girmeye hazır olan annenin üşümesini engelleyecek sıcaklıkta ayarlanmalıdır.

Havuza girildiğinde gebede gevşeme ve rahatlama izlenir. Bu gevşeme ve rahatlama doğum sancılarını artırarak doğumu kolaylaştırmaktadır. Bu aşamada anneyi rahatlatmak için loş ışık ve rahatlatıcı tütsüler kullanılabilir.

Doğum anında ise  eğitimli doktor ve ebe tarafından gebe bilgilendirip doğuma hazırlanır. Nefes egzersizleri ile bebeğin başı çıkana kadar anne takip edilir. Gerekli durumlarda doktor doğuma  müdahale edilebilir. Bebek doğduktan sonra ilk kontrolü yine anne kucağında yapılabilir.

Doğumun üçüncü evresi olarak adlandırdığımız plasentanın ayrılması işlemi  suda olabileceği gibi suyun dışında da yapılabilir.

Unutmayalım ki, suda doğum en iyi doğum şekli değil normal doğum şekillerinden biridir. Uygun hastalara uygun şartlarda ve eğitimli personel tarafından uygulanmalıdır.

Suyun rahatlatıcı etkisini kullanmak en önemli noktamızdır.

Sağlıkla kalın  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Merve Olgun

Okumalısınız: Gebelikte son haftalar

Anneler burada buluşuyor! Siz de aklınıza takılanları, merak ettiklerinizi veya öğrenmek istediklerinizi bize Forum Anne Bebek Kulübü üzerinden yazabilirsiniz. Kadınlar olarak birlikte güçlüyüz!

The post Suda doğum nedir? first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Tırnak batması nedir?

Tırnak batması, bireyin tırnaklarının kenar veya köşelerinin tırnağın yanındaki deriye doğru büyümesinden kaynaklanan bir durumdur.

Normalde tırnak oluğundaki yumuşak doku ile tırnak kenarları temas halinde değildir. Tırnak batmasına neden olan ve kolaylaştıran faktörlerin bir araya gelmesiyle tırnak lateral kenarı, lateral kıvrıma doğru itilir. Bu durum başlangıçta ağrıya neden olur, sürecin devam etmesi ile yumuşak dokuda enflamasyon, bakteriyel enfeksiyonlar, akıntı ve abse gelişir. Son aşamada ise lateral tırnak kıvrımında hipertrofi ile piyojenik granulom (parlak kırmızı, hassas, kanama eğilimi gösteren damarsal bir lezyon) oluşur. 

Tırnak batmasının sebeplerini şu şekilde sıralayabiliriz: 

Tırnak batmasının en önemli iki nedeni sıkı ayakkabı kullanımı ve uygun olmayan tırnak kesimidir. 

Tırnağın gereğinden kısa ya da köşelerinin derin kesilmesi, derinin tırnak kanallarının üzerine doğru ilerlemesine neden olur. Bu nedenle tırnak derinin içine doğru gömülerek uzamaya başlar ve tırnak batması oluşur. 

Sıkı ayakkabılar, tırnak lateral kıvrımında sürekli travmaya neden olur. Aynı zamanda sıkışmaya bağlı tırnak şekli bozulur ve zamanla tırnak batığı gelişir.

Diğer nedenler ise;

1. Travma
2. Olası Tırnak Hastalıkları
3. Genetik veya Kongenital Yapı 
4. Yanlış Pedikür
5. Hamilelik
6. İleri Yaş
7. Obezite
8. Ayağın Şekil Bozuklukları 
9. İn utero (anne karnında) travmaya bağlı kongenital (doğuştan) tırnak batması gelişebilir
10. Aktif çocuklarda üzerine ağırlık binen başparmağın tırnak plağının tekrarlayan travmalar sonucu tırnak duvarına hasar vermesi etkili olabilir.
11. Ayak hijyeni alışkanlıklarındaki yetersizlikler ( ayakların iyi yıkanmaması, çorapların temiz olmaması, ayakkabıların dönüşümlü kullanılmaması) hasarlı dokuların kolaylıkla infekte olmasına yol açabilir.
12. Artrit, immün yetmezlik, neoplazi, dolaşım yetmezliği, hiperhidrozis, onikomikoz tedavisi ve obezite gibi birçok sistemik faktör tırnak batmasına yol açabilir

Peki ne yapılmalı ?

Ayak tırnaklarının kesimi el tırnaklarınızdaki gibi oval olmamalıdır. Ayak tırnaklarının kesimi her zaman düz kesilmelidir. El tırnaklarına göre daha geç uzayan ayak tırnaklarınızın kesim aralığını 2-3 hafta arasında tutmaya özen gösterin. Kullandığınız kesim makası elde kullandığınız gibi olmamalıdır. Ayak tırnakları için ideal büyük boy makasları tercih edin. Unutmayın, ayaklarınızı düz kesmenizin nedeni batmamaları içindir, batık oluşumu çoktan seyir göstermiş tırnaklarda düz kesim uygulamanız zordur. Böyle bir durumda mutlaka bir podolog kontrolünde bulunmanızda fayda olacaktır.

Hamilelikte tırnak batması

Hamilelikteki tırnak batmasına değinelim. Hamilelikle oluşan hormonel değişimlere ve artan kiloya bağlı olarak ayaklarda bir takım sorunlarla karşılaşılır. Bu sorunlar arasında tırnak batması başında gelir.

Hamilelik sürecinde vücudun ağırlık merkezinin öne kayması ayağın ön kısmının daha fazla yüke maruz kalmasına neden olabilmekte ve buna bağlı batıklar gelişebilmektedir. Hamilelik batığının bazen çok hafif atlatıldığını çoğu zaman da iltihaplanmaya kadar giden ciddi rahatsızlıklara yol açtığı görülmüştür.

Bu enfeksiyon yaşam kalitenizi düşürürken aynı zamanda bebeğe de zarar verebilme ihtimali vardır. Bunun yanında anneliğin getirdiği günlük koşturma eziyete dönüşebilmektedir. 

Peki ne yapılmalı ? 

Hamilelik döneminde tırnak kesimi ve ayakkabı seçimleriniz olası batık riskini önlemek için iyi bir girişimdir. Fakat sürecin uzun olması hamilelik sonrasında yine de batık şikayetlerini yaratabilmektedir.

Tırnak batmalarının önlenmesinde en uygun yaklaşım uygun tırnak bakımının sağlanmasıdır. Tırnak bakımının en önemli amacı tırnak plağının sağlıklı ve güçlü kalmasını sağlayacak uygun tırnak bakımı yapmak olmalıdır. Uygun ayakkabı kullanımı da tırnak plağı ve lateral tırnak yatağı arasındaki basıncı azaltabilir.

Batığa yönelik Podologların uyguladığı en etkili işlemlerden biri tırnak teli uygulamalarıdır.

Bu yöntemde kesinlikle anestezi vb. ilaç uygulamaları yapılmadığı için gebelik sürecinde de emzirme döneminde de rahatlıkla uygulanabilir. Günlük rutin hayatınıza devam ederken şikayetten kurtulmak bu tedavide mümkündür.

Uyguladığımız yöntemin amacı tırnak yatağını bozmadan, tırnağa acı vermeden düz bir şekilde uzamasını sağlamak. Tırnak teli uygulamaları ile düzenli kontrolleri bulunan bir sağaltım süreci hasta için planlanıyor ve tekrarlama riski az olan bir tırnak yapısı hastaya kazandırılıyor. Aynı zamanda hasta evde tırnak kesimleri ve batığa sebebiyet verebilecek faktörler konusunda podologlar tarafından sağaltım süreci sonunda bilgilendiriliyor.

Ayrıca basma sorunları yürüme analizleri ile değerlendirilerek, gerekli ise ayağa özel tabanlıklar kullanılabilir. 

Anneler burada buluşuyor! Siz de aklınıza takılanları, merak ettiklerinizi veya öğrenmek istediklerinizi bize Forum Anne Bebek Kulübü üzerinden yazabilirsiniz. Kadınlar olarak birlikte güçlüyüz!

The post Hamilelikte tırnak batması neden olur? first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Gebeliğin son haftalarında anne ve bebekte meydana gelen değişiklikler

Anne vücudunda son haftalara doğru değişiklikler meydana gelir. Beklenen doğum tarihi yaklaştıkça annede birkaç değişiklik fark edilir. Bu haftada rahim  bebeği tutabileceği tüm alanı kapladığı için anne adayının karnı en yüksek şişkinliğe erişir. Daha önceki haftalarda oluşmaya başlayan çatlaklar gerilmeden dolayı daha fazla belirginleşir. El ve ayaklar daha fazla şişer.

Bazı anne adaylarında bu zamanda PUPPP – Polimorfik gebelik patlaması (PEP) olarak adlandırılan kaşıntılı ürtikeryal papüller ortaya çıkabilir. Genellikle hamileliğin son evrelerinde gelişen bu durumda döküntü karın çevresindeki deri ile çatlaklarda pembe sivilceler olarak başlar. Bu sivilceler sonraki aşamalarda toplanarak çok kaşıntılı kabarcıklar veya plaklar oluşturur. Bu kaşıntılı kabarcıklar anne adayının gövdesine yayılarak nadiren de olsa göğüs bölgesine de geçebilir. Bebek doğduktan birkaç hafta sonra ise rahatsızlığın semptomları giderek azalır. Bu değişikliklere ek olarak anne vücudunda aşağıda yer alan yaklaşan doğum belirtileri görülür: 

Braxton Hicks kasılmaları

Yalancı doğum sancıları olarak da bilinen bu kasılmalar, doğuma yaklaşıldığının bir belirtisidir. Doğum zamanı yaklaştıkça anne vücudu bu sürece hazırlanır ve bir çeşit prova yapar. Anne adayı bu süreçte birkaç kısa süreli ve hafif kasılmalar hissedebilir. Bu kasılmalar yaklaşık 30 saniye ile 2 dakika arasında sürer. Pozisyon değiştirildiğinde veya mesane boşaltılıp biraz su içildiğinde bu kasılmalar azalmaya başlar. Gerçek doğum sancısında ise kasılma sıklığı ve yoğunluğu zaman ilerledikçe artış gösterir. Bebeğin doğumu için bu doğum kasılmalarının ilkini takip etmek gerekir. 

Servikal dilatasyon (Silinme)

Bu haftada serviks, bebeğin rahmi terk etmesine izin vermeye hazırlanmak için küçülür ve incelir. Anne adayı hissetmese de serviks de açılmaya başlar. Bu süreç, doğum kasılmalarının başlangıcından ve aktif kısmından sonuna kadar ilerlemeye devam eder.

40. hafta çoğu hamileliğin doğum haftasıdır. Bu aşamada anne karnındaki bebek yerine sığamamakta ve rahimden çıkmaya hazırlanmaktadır. Bu süreçte anne adayı karnında bebeğinin çok fazla yuvarlanma, kıvrılma ve dürtme hareketlerini hisseder. Bebekler 1 saat içinde bu etkinliklerin tümünü gerçekleştirir.

Pelvik ağrısı (Kasık ağrısı)

Bu haftada bebek rahmin alt kısmında rahim ağzına daha yakın durur ve rahim ağzına doğru baskı yapar. Bu durum anne adayının pelvik bölgesinde baskı hissetmesine yol acır. Bu durum bazen sinir hücrelerinin dürtülmesine ve biraz acı ve rahatsızlık oluşmasına sebep olur. 

İshal

Gebelik sürecinde yaşanan kabızlık bu haftada yerini ishale bırakabilir. Bu durum gerçek doğum kasılmalarının yaklaştığını gösterir. Bütün bu işaretlerden sonra bebeğin doğma zamanı gelir.

40 haftalık hamilelikte, gebeliğin sonuna gelinmiştir. Kafatası kemikleri dışında bebeğin kemikleri sertleşmiştir. Ancak kafatası kemikleri doğum yaparken, doğum kanalından geçebilmek için esnek kalır. Bu sebeple doğumdan hemen sonra yeni doğan bebeğin kafatası şekli biraz uzamış olabilir. Kemik sertleşmesinin dışında bebeğin beyni hızlı bir şekilde büyümeye ve gelişmeye devam eder. Böylece bebeğin rahim dışındaki hayata uyumu daha kolay hale gelir. Bu haftada bebekler anne karnında uzuvlarını esnetebilir. Bebeğin vücudunu kaplayan ince tüyler (lanugo) artık neredeyse tamamen yok olmuştur, ancak bazı bebeklerde doğduklarında küçük lekeler olabilir.

Bu hafta doğum haftası içinde olduğu için ideal olarak bebekler zaten doğum pozisyonunda bulunur ve başı aşağıyı gösterir. Bebeklerin yüzde 96’sı doğum öncesi baş aşağı pozisyona geçer ve başı pelvis içine yerleşmiş olur.  Eğer bebek ters duruyorsa, doğum zamanına kadar beklenmelidir. Hamileliğin sonuna kadar bebek baş pozisyonuna dönmezse doğum şekli sezaryene dönebilir. 

40 hafta hamilelikte anne adayının memesinden sızmalar başlayabilir. Ancak bu sızmalar henüz anne sütü değil, ilk birkaç gün emzirilen bir bebeğin yemeği olacak olan kalın, yağlı sarımsı bir sıvı olan kolostrumdur. Bu sıvı yeni doğan bebeğin ilk aşısı olma özelliği taşır. Bebek doğmadan önce anne adayları emzirme pedi kullanabilir.

Hamileliğin sonu olan 40. haftada doğum yaklaştıkça rahim içindeki bebek kasıklara ve mesaneye daha çok baskı yapar. Bu baskı sonucu anne adayı gece ve gündüz çok sık idrara çıkma ihtiyacı hisseder. 

Peki ne zaman doktora başvurmalıyız?

• Kasılmalar düzenli ve ağrılı ise; 
• Amniyon suyu gelmişse
• Aktif vajinal kanama durumunda
• Bebek hareketlerinin azalması durumunda hemen doktorunuza bilgi verilmesi gerekir. 
• Nişan denilen hafif kanlı ve mukuslu bir akıntının gelmesi tamamen normal bir durumdur ve doğumun yaklaştığının bir göstergesidir. Bu acil bir durum değildir. 
• Bu durumlar içindeki en acil durum aktif vajinal kanamadır. Bu durumda doktora haber verilerek en kısa zamanda hastaneye gidilmesi çok büyük önem taşır. Zamanında müdahale anne ve bebek hayatını kurtarır. Çünkü aktif vajinal kanama plesentanın zamanından önce ayrılması yani, dekolman plasenta belirtisi olabilir. 

Anneler burada buluşuyor! Siz de aklınıza takılanları, merak ettiklerinizi veya öğrenmek istediklerinizi bize Forum Anne Bebek Kulübü üzerinden yazabilirsiniz. Kadınlar olarak birlikte güçlüyüz!

The post Gebelikte son haftalar first appeared on Anne Bebek Kulübü.