Ürolog Prof. Dr. Ege Can Şerefoğlu

Antidepresanlar cinselliği etkiler mi?

Son yıllarda yaşanan yaşam değişiklikleri ile birlikte, depresyonun artan sıklığı, çağımızın önemli bir sorunu olarak öne çıkıyor. Zorlu iş temposu, ekonomik koşullar ve ilişkilerdeki sorunlar, depresyonun ortaya çıkmasına katkıda bulunan faktörler arasında yer alıyor. Bu sebeple, depresyon tedavisi amacıyla üretilen antidepresan ilaçların kullanımı gün geçtikçe artış gösteriyor. Ancak, bu ilaçların kullanımı beraberinde çeşitli riskleri de getiriyor.

Cinsel sağlık sorunları, antidepresan kullanıcılarının en sık bildirdiği yan etkilerden birini teşkil ediyor ve tedavi uyumsuzluğunun başlıca nedenleri arasında sayılıyor. Depresyon, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin herkesi etkileyebilir ve antidepresanların cinsel yan etkileri de hem erkeklerde hem de kadınlarda ortaya çıkabilir. Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) adı verilen antidepresanların, merkezi sinir sistemindeki serotonin aktivitesini artırarak depresyonu tedavi etmede etkili oldukları bilinmektedir. Ancak, artan serotonin seviyeleri insanları sakinleştirerek cinsel istekte azalmaya neden olabilir. Bu durum, antidepresan kullanan birçok kişide sertleşme bozukluğu, geç boşalma ve vajinal kuruluk gibi cinsel yan etkilere yol açabilir. Bu yan etkiler, zaman zaman hastaların ilaçlarını bırakmasına ve depresyon tedavisinin sekteye uğramasına neden olabilir.

Okuma önerisi: Kısırlık nedir? Kısırlık belirtileri nelerdir, nasıl tedavi edilir?

Antidepresan ilaçların cinsel yan etkilerine karşı yapılabilecekler

Hem hastalar hem de ruh sağlığı profesyonelleri, depresyon ve cinsel sağlık sorunlarının bir arada olabileceğini unutmadan, bu tür sorunlar ortaya çıktığında gerekli önlemleri almalı ve etkili bir şekilde tedavi sürecini yönetmelidirler.  Eğer bu yan etkilerin altında yatan başka bir sağlık sorunu yoksa, antidepresanlara bağlı bu etkilerle başa çıkmanın birkaç yolu bulunmaktadır.

1. İlaç dozunu ayarlamak: Antidepresanların cinsel yan etkileri her dozda ortaya çıkabilir. Ancak, genellikle daha yüksek dozlarda bu etkiler daha belirgin hale gelir. Doktor, ilacın dozunu azaltarak bu yan etkileri hafifletebilir. Birçok hasta için bu basit önlem, can sıkıcı cinsel yan etkileri kontrol altına almak için yeterli olabilir.
2. İlacı değiştirmek: İlaç dozunun ayarlanması cinsel problemleri çözmekte başarısız olursa, doktor alternatif bir antidepresan ilacına geçmeyi düşünebilir. Bu, cinsel yan etki riskini azaltabilir.
3. İlaca zaman tanımak: Cinsel işlev bozukluğu genellikle antidepresanlara alışma sürecinde ortaya çıkar ve bazı hastalarda geçici bir durumdur. Yeni bir ilaca başlandığında, cinsel yan etkilerin azalması birkaç hafta sürebilir. Bu nedenle, bir süre beklemek ve vücudun ilaca alışmasına izin vermek önemlidir.
4. Ek ilaç kullanımı: Yukarıdaki önlemler cinsel yan etkileri kontrol altına almakta yetersiz kalıyorsa, doktor ek ilaçlar önerebilir. Örneğin, cinsel istekte azalma yaşayanlara testosteron tedavisi veya sertleşme sorunu yaşayan erkekler için penis kan akımını artıran ilaçlar gibi destekleyici tedaviler düşünülebilir.

Referanslar

1. International Society for Sexual Medicine.“Could switching antidepressants help sexual dysfunction?” https://www.issm.info/sexual-health-qa/switching-depression-drugs-because-of-sexual-side-effects/
2. com. Melton, Sarah T., PharmD “How is Antidepressant-Associated Sexual Dysfunction Managed?” (August 31, 2012) https://www.medscape.com/viewarticle/769813
3. org. Antidepressant Trintellix Has Fewer Sexual Side Effects, Study Finds. https://www.sexhealthmatters.org/did-you-know/antidepressant-trintellix-has-fewer-sexual-side-effects-study-finds

Psikiyatri ilaçları cinsel hayatı nasıl etkiliyor? Antidepresan kullananlar cinsel isteksizlik yaşıyor mu?  Antidepresanlar cinsel işlev bozukluğuna mı neden oluyor? Siz de aklınıza takılanları, merak ettiklerinizi veya öğrenmek istediklerinizi bize Forum Anne Bebek Kulübü üzerinden yazabilirsiniz. Kadınlar olarak birlikte güçlüyüz!

The post Antidepresanlar cinsel hayatı olumsuz şekilde etkiliyor! first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Meme kadınlar için ikincil bir seks karakteridir. Memesi normal yapıda olmayan kadın kendini güzel ve çekici bulmaz.

Meme ölçüsü nasıl belirlenir?

Meme büyüklük ve hacmi A-B-C-D şeklinde harfler ile tanımlanır. 75-80-85 gibi tanımlamalar ise göğüs çapıyla ilgilidir ve bu seviye meme bölgesinden geçtiğinden dolayı meme büyüklüğü ile değişir ancak memenin büyüklüğünü gerçek anlamda belirlenmesinde hatalara neden olur.

Göğüs çapı küçük ama meme büyük olabilir veya göğüs çapı büyük meme küçük olabilir.

Memenin sarkma derecesini köprücük kemiğinden meme başına kadar olan mesafeyi ölçerek belirleriz. Normal yapıdaki bir kadında köprücük kemiği ile memenin renkli bölgesi arasının 18 cm olması gerekir. Kişinin boyuna göre bu ölçü 1 hatta 2 cm ye kadar değişim gösterebilir.

Yalansı sarkma olarak tarif edilen şekil bozukluğunda ise meme başının yeri normal yerinde iken meme iç dokusundaki sarkmadan dolayı meme sarkık yapıda olur.

Meme süt verme fonksiyonu dışında şekil olarak kadınların seksüel çekiciliğini, kendine güvenini ve mutluluğunu çok etkileyen fiziksel özelliktir. Bu nedenle olması gerektiği gibi meme yapısına sahip olmayan kadınlar estetik cerrah yardımına ihtiyaç duyarlar.

Memenin şekil bozuklukları olduğunda yapılacaklar nelerdir?

Memenin şekil bozukluklarını memenin küçüklüğü, büyüklüğü, sarkması ve sarkma ile küçüklüğün birlikte bulunması olarak dört ana başlık halinde toplayabiliriz.

Memenin  küçük olması içinde bulunan süt bezleri ve yağ dokusunda yetersizlik olmasın kaynaklanır. Bunu etkileyen en önemli faktör genetik yapıdır.

Memeyi büyültmek için meme içine veya meme dokusu çevresine uzun süre kalabilen dolgu malzemeleri veya yağ dokusu kullanılabilir ancak ancak bu enjeksiyon metodları silikon protez kadar etkili sonuç vermemektedir.

Bu nedenle tüm Dünya da ve ülkemizde en çok kullanılan meme büyültme tekniği silikon ile memenin büyütülmesidir.

Sillikonu yerleştirmek için memenin renkli kısmının  alt kenarından, meme alt katlantı yerinden veya koltuk altından girilebilir. Renkli kısmın alt kenarından girilmesi izin daha belirsiz görünmesini sağlar. Bu teknik kadın süt verme yeteneğini kaybetmez.

Meme ucu duyu bozukluğu da oluşmaz. Meme ucu duyu bozukluğu esas olarak memeye iç ve dış yönden gelen sinirlerin etkilenmesiyle oluşur. İç ve dış bölgeden meme dokusu içine giren sinirler tüm teknikler için geçerli olan  protez için oluşturulan cebin hazırlanması esnasında hasarlanabilir.

Memenin deri altı kalınlığı ve meme dokusu miktarına ve cerrahın tercih ettiği tekniğine bağlı olarak silikonu yerleştireceğimiz plan değişebilmektedir.

Silikon protezi meme dokusunun hemen altına, göğüs adelesinin zarı altına, bir kısmı göğüs adelesi altında kalacak şekilde veya tam olarak adele altına yerleştirilebilmektedir. Protezin yapısı tümüyle silikondur. Silikonun ham maddesi silisyum elementidir.

Silisyum karbona çok benzerlik göstermesinden dolayı silikon vücut tarafından kolaylıkla kabul edilebilmektedir. Protez şekli göğüs yapısı , hastanın ve doktorun isteğine bağlı olarak damla veya yuvarlak yapıda olabilir.

Kullanılan protezlerin ömrü var mıdır?

Günümüzde kullanılan protezler için verilen bir ömür yoktur. Ama protezde bir sorun olursa çıkarılması veya değiştirilmesi gerekebilir. Geç dönemde en sık görülen sorun protezin sertleşmesi şeklinde kendini gösteren ve protezi çevreleyen dokunun kalınlaşması ve sertleşmesidir.

Meme büyüklüğü kadınlarda omuz boyun ve sırt ağrılarına neden olur. Meme büyüklüğü sağlığı kötü yönde etkilemesinden başka rahat fiziksel aktivitede bulunmayı ve giyinmeyi zorlaştırır. Özellikle sıcak havalarda terleme kişide sıkıntı yaratır. Deniz ve havuzdan yararlanmayı güçleştirir.

Küçültme operasyonları ile istenen meme büyüklüğüne kavuşulabilir. Meme küçültülürken kişinin meme yapısı ve süt verme gereksiniminin olup olmamasına göre teknik belirlenmesi yapılır.

Ancak amaç tüm operasyonlarda olduğu gibi en az iz ile en iyi şeklin verilmesidir. Çoğunlukla memenin süt verme fonksiyonu korunabilir. Meme ucunun duyusunda bazen ilk aylarda tam veya kısmi bozulma görülebilir ancak zamanla duyu normal haline yaklaşmaktadır.

Kadının hamilelik ve süt verme sonrasında veya belirgin kilo verilme sonrasında memenin büyük olan iç yapısının küçülmesine rağmen derinin bu küçülmeye uyum sağlayamamasından dolayı memelerde sarkma gelişir.

Meme toplama operasyonu ile sarkık ve gevşek olan meme dokusu sıkılaştırılabilir ve olması gereken seviyeye kaldırılır.

Bu operasyon sonrasında memenin renkli kısım çevresinde daire şeklinde, alt kısmında ise katlantı yerine doğru uzanan dik bir ameliyat izi kalmaktadır. Hastanın yara iyileşme yapısına bağlı olarak iz değişmekle birlikte genel olarak alta doğru inen iz fark edilmeyecek kadar belirsizleşmektedir.

Memenin sarkık olması ile birlikte hacminin de küçük olduğu yapı bozukluklarında ise hem meme toplama ameliyatı, hem de büyültme operasyonu birlikte yapılır.

Büyültme işleminde silikon meme protezi kullanılır. Bu meme yapısında deri yapı olarak gevşek olmasından dolayı büyültme miktarının fazla olmaması gerekir. Eğer büyük bir silikon protez kullanılırsa meme tekrar sarkacaktır.

Meme yapısına bağlı olarak protezin yerleştirileceği plan değişebilir ancak adele altına yerleştirilecek silikon protez adele önündeki gevşek meme dokusunun sıkılaşmasını sağlayamaz.

Zaman içinde sarkan meme dokusu aşağı inerken, adele altındaki potez daha üst seviyede kalır ve meme üst bölümde daha sert, kabarık ve dolgun, alt bölümde ise gevşek ve sarkık bir yapı halini alır. Bu nedenle büyültmeli  meme toplama ameliyatlarında protez büyüklüğü ve protezin yerleştirileceği plan çok önemlidir.

Estetik meme operasyonu hakkında merak ettiklerinizi nelerdir? Dilerseniz forum sayfamızda tecrübeli annelerden destek alabilirsiniz! Siz de aklınıza takılanları, merak ettiklerinizi, öğrenmek istediklerinizi bize Forum Anne Bebek Kulübü üzerinden yazabilirsiniz. Kadınlar olarak birlikte güçlüyüz!

The post Memenin Estetik Operasyonları first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Sağlıklı bir cinsel hayat için neye ihtiyacımız var? 

Koronavirüsün neredeyse tüm dünya da sosyal ilişkileri, arkadaşlıkları, iş hayatını aslında her alanda sosyalliği olumsuz etkilediğini biliyoruz ve buna hepimiz ne yazık ki şahit olmaya devam ediyoruz. Benzer değişiklikler cinsel birlikteliklerde de olumsuz yönde etkili oldu elbette. Covid-19 pandemi döneminin cinsel hayat yönünde negatif etkilendi. Sağlıklı bir cinsel hayat için fiziksel, duygusal ve mental olarak sosyal hayatında iyi olması gerekmektedir. Ancak bu şu an şartlarımız dahiilinde mümkün değildir.  

Karantina süreci sosyal ve cinsel hayatı kısıtladı 

Aslında bakılırsa karantina günlerinde çiftler evde kaldılar ve neredeyse 24 saat çift olarak partnerleriyle birlikte vakit geçirmek zorunda kaldılar. İlişkiyi besleyen ve destekleyen sosyal hayat, kişinin kendine ait özgür alanı söz konusu dahi olamadı. Çocuklar da evdeydi ve bu durumda anne ve babanın kaygı düzeyinin artmasına neden oldu. Bu kaygılardan uzaklaşabilecek, biraz ruhen de olsa rahatlamayı sağlayacak sosyal ortam, sosyal aktiviteler, hobiler olmayınca aile olarak oldukça bunalım yaşandı. Gerginlik, tartışmalar arttı. Tahammül sınırı azaldı. Her ne kadar Covid-19 döneminde karantina süresince çiftlerin birbirleriyle vakit geçirmelerinin cinsel hayatlarını olumlu desteklendiğini düşünseler de aslında bakarsanız özgürlüğü kısıtlanan çiftlerde bu tam tersine de dönüşebildi.

Koronavirüs cinsel yolla bulaşmıyor 

Covid-19 ‘ un yapılan bir çalışma sonucunda diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi Covid-19’un cinsel yolla bulaşmadığı da kanıtlanmıştır. Direkt veya indirekt bulaşma yöntemi ile bulaşabilir. Direkt bulaşma damlacık yolu iledir. 

Partneriniz Covid negatif ise veya şüpheli bir temas yaşamadı ise normal bir cinsel birlikteliğe devam edebilirsiniz. HPV direkt temasla bulaşırken koronavirüs anal veya vajinal ilişki ile bulaşmaz ancak dil ile bulaşabilir. Analingual yol ile bulaşabilir. Öpüşmek ile Covid-19 bulaşabilir. Öpüşmeden olabildiğince uzak kalmak belki de doğru olan yöntemdir. Pandemi döneminde partneriniz dışında kimseyle birlikte olmayın. Cinsel yolla bulaştığına dair bilimsel bir kanıt söz konusu olmasa da, kondom kullanmak size korunma sağlayacaktır. 

The post Koronavirüs cinsel hayatı nasıl etkiliyor? first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Koronavirüs cinsel ilişkiyle bulaşır mı?

Bilim insanları, koronavirüs’ün seks yoluyla yayılma olasılığının düşük olduğunu söylüyor – ancak tamamen bu ihtimali göz ardı etmiyorlar. Çin’de bir ay önce hafif COVID-19 semptomları tanısı almış 34 erkeğin semen örnekleri analiz edildi. Testler çalışma sırasında negatifti. Bilim insanları elde edilen semen örneklerinde virüs hakkında herhangi bir kanıt bulamadılar, yani bu demek oluyor ki hastalık iyileştikten sonra cinsel yolla bulaşma olmayacak. Ancak araştımayı yapan uzmanlar, virüsün bulaşıcı dönemde seminal sıvı içinde olma olasılığını göz ardı edemeyeceklerini belirtiyorlar.

Koronavirüs spermle bulaşmıyor! 

Semen ve idrar örnekleri içerisinde virüse ait RNA izlenmedi. Bu durumun viral kinetik yapılanmalardan kaynaklı olabileceği düşünüldü. Ancak şu var ki, bu tür bilgiler hastaların farkında olmadan belki yardımcı üreme tekniklerinden faydalanmaları durumunda bu sıvılarda viral yük izlenmemesi olası tedavinin güvenlik marjını arttırmaktadır.

Ancak benzer çalışmalarda da kadınlar üzerinde yapılmış verileri değerlendirdiğimizde Sars2 tanısı almış olan on kadının vajinal örneklerinde 4 Şubat-24 Şubat arasında Tongji Zhongfa Hospital’da Dr. Lin Qlue ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada yoğun bakım ünitesinde yatmakta olan hastaların vajinal sıvılarında Sars Cov-2 Viral RNA yapıldığında tüm sıvılarda viral yük tespit edilemememiştir. Bu çalışmanın verilerini Clin İnfect Dİs. ‘de paylaşmıştır.

Bu da bizim için oldukça güvenlik veren bir çalışma olmuştur. Çünkü kliniği olmasa dahi asemptomatik olarak başvuran hastalara yapılan tüp bebek tedavilerinde hastaların güvenlikleri anlamında bir destek veren veri niteliği taşımaktadır.

Koronavirüs salgınında son durum nedir? Normale dönüş nasıl olacak? 

The post Koronavirüs cinsel yolla bulaşır mı? first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Korona günlerinde aşk

Korona virüs , sosyal ve iş hayatımızı etkilediği gibi aşk hayatımızı da derinden etkiledi. Belki uzakta ki çiftler için bu bir bağlanma sebebi olabilir. Fakat aynı evde yaşayan çiftler için aynı durum söz konusu değil. İnsanların gelecek korkusu , sürekli aynı ortak alanları paylaşmak çiftler arasında çatışmaya neden olabilir. Peki bunu minimum hasarla atlatmanın yolları nelerdir ?

• Evde olduğunuz süre içinde kişisel bakımınıza özen gösterin. Ne de olsa evdeyim diye kendinizi salmayın. Bu hem sizin hem de etrafınızdakilerin iyi hissetmesine yol açar.
•  Sürekli dip dibe olmayın. Kendinize yalnız zamanlar yaratın. Ve bu yalnız zamanlarınıza karşılıklı saygı duyun.
• Evde iş bölümü yapın . Bütün gün boyunca ve zamanı belirsiz bir süreçte aynı işleri tekrar tekrar yapmak çok sıkıcı olabilir. Bunun geçici bir süreç aynı zamanda kendiniz ve aileniz için olduğunu unutmayın. Size düşen görevleri bunları düşünerek yerine getirin. İnanın bu durumda bundan sıkılmaya hakkınız yok .
•  Bu arada romantik olmayı ihmal etmeyin!  Mesela mum ışığında yemek yiyin… Tabi çocuklar müsade ederse!

Unutmayın dünyayı sevgi ve yardımlaşma kurtaracak !

The post Korona günleri aşk hayatımızı nasıl etkiledi? first appeared on Anne Bebek Kulübü.

“Eril Beril’den Afrodit’e /Modern Kadının Dişil Özüne Yolculuğu” üzerine bir kitap yazdınız. Şehir hayatı biz kadınlara kadınlığımızı unutturdu. Yeniden içimizdeki Afrodit’i nasıl ortaya çıkaracağız?

İçimizdeki Afrodit’i çıkarmak hem kolay hem de zor. Kolay kısmı, dişil özümüzün zaten içimizde olmasından. Bana sık sık “Benden de Afrodit çıkar mı?” diye sorulur. Ben de şunu sorarım: “Bir düşünün küçük bir kız çocuğu iken nasıldınız?”

Çocukluğunuzu hatırladığınızda, içinizdeki potansiyeli de anlarsınız. “Peki potansiyeli çıkarmanın zorlukları yok mu?” derseniz… “Bu kadar koşturma içinde eril bir şekilde koştururken nasıl dişil tarafa geçeceğim?”, “Yolculuğa eril hedef olarak nasıl bakılır?”, “Gerek kişisel, gerekse kolektif bilinç dışımızda dişilik ile ilgili türlü negatif kodlarla nasıl savaşacağız?” Tüm bu sorulara da cevap bulmanız gerekiyor. Bu cevapları bir günde bulamayacağınızı ama yolda ilerleyip içimizdeki Afrodit’i ortaya çıkardıkça da enerji dolacağımızı bilmemiz lazım.

İş dünyasında aktif oldukça ister istemez erkeksi tavırlar sergilemek zorunda kalıyoruz. Belden aşağı vuran, kural dışı oynayan erkeklere karşı nasıl davranmalıyız? 

Erkeksi tavırlar sergilemeye toplum bizi itiyor, bu doğru. Ama buna mecbur değiliz. Farklı seçimler yapabiliriz. Doğamızı reddetmeden, bu ataerkil dünyada kadın olarak, dişil olarak da var olmayı seçebiliriz. Çok şükür, artık dünyada dişil liderlik konuşuluyor. Dişil liderliğin özünde olan empati, dayanışma, kapsama, sürdürebilirlik gibi özelliklerin cinsiyet bağımsız önemi konuşuluyor. Bu özelliklere hem kadınlar hem de erkekler sahip çıkmalı. Dünyanın artık buna ihtiyacı var.

Kadınlar hayatta pek çok zorlukla mücadele etmek zorunda kalıyor ve her zaman kuyruğu dik tutmak zorunda kalıyoruz. Güçlü bir kadın imajı vermek aslında bizi çok yoruyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ne yapmalıyız? 

Evet yoruyor. Kolektif bilinç dışımız kadının daha aşağıda olduğu ile ilgili o kadar mesaj içeriyor ki, bizler erkekten çok erkek olmadığımızda kabul göremiyoruz. Bir erkek sinirlendiğinde ona “Aman ya erkek işte!” diye damga yapıştırılmaz. Ama “İşte kadın ya, duygularına hakim olamıyor” ya da “Kadın işte, muayyen günü” diye damga yapışır. Bizler de bu neden ile daha eril olmak zorunda kalıyoruz. Duygularımızı bastırdığımız, yardım isteyemediğimiz, başka insanlarla iş birliğine gitmek yerine her daim rekabetçi olduğumuz bir hayat yaşıyoruz. Bu hayatta bizi haliyle yoruyor.

Peki ne yapacağız? Duygular, sezgiler, dayanışma, kırılganlığını paylaşma gibi dişil özelliklerimize geri dönüş yapacağız. Eril özelliklerimiz de çok kıymetli evet, ama sadece eril özelliklere yaslandığımızda içimizde kocaman bir boşluk oluyor. Ve o boşluğu ne kıyafetler, ne yemekler ne de seyahatler doldurmuyor.

Beğendiğimiz bir erkekle iletişim kurarken kendimiz gibi mi olmalıyız yoksa onun beğeneceği biri gibi mi? 

İçindeki Afrodit’i açığa çıkaran bir kadın, kimin onu beğendiğine kafa yormaz, o zaten akıştadır ve onun enerjisine insanlar kendiliğinden çekilir. Öte yandan etrafına sevgi yaydığı için odağında sadece kendisi değil çevresi de vardır.

Beğendiğimiz erkekleri kendimize nasıl aşık ederiz? 

Bu konuda bir video çektim. Onu seyretsinler 🙂

https://www.youtube.com/watch?v=yf1r8hErvzk&t=295s

Hangi tür erkeklerden uzak durmalıyız?  Vampir erkekleri nasıl anlarız? 

Sezgilerinizi geliştirmelisiniz. Sezgilerimiz bize bizim için neyin iyi neyin kötü olduğunu söyler. Ama sezgilerinizi beslediğiniz, onları dinlemeye kendinize izin verdiğiniz sürece! Kadınlar erilleştikçe sezgileriyle bağlantılarını kaybediyorlar. Sadece sezgilerden bahseden bir bölümü de kitaba bu  nedenle koydum.

Doğru kişiyi nasıl anlarız? Beyaz atlı prensle tanıştığımızda ona nasıl davranmalıyız? 

Doğru kişiyi sezgilerimizle anlarız. Beyaz atlı prens metaforunda ise çok büyük sıkıntılar var. Bir kere prens olgunlaşmamış bir mertebeyi işaret ediyor. Biz Prens hayal edip Prens’lere çekilip sonra da o Prens’i beğenmiyoruz. Küçük Prens yerine Olgun Kral’ları çekmek gerekiyor ama Afrodit’i ile bağlantıda olmayan kadının Olgun Kral’la olabilmesi de zor.

Erkekler kadınları neden anlamaz? Kadınların ve erkeklerin düşünme şekli farklı mı? 

Ne hissettiğimizi ve ne istediğimizi söylemediğimiz için anlamıyorlar. Kalbimizi açamadığımız için anlamıyorlar. Ne istediğimizi ve ne hissettiğimizi biz kendimiz bilmiyoruz, onlara da haliyle söyleyemiyoruz. Kendi analizlerimizi, kendi yorumlarımızı, düşüncelerimizi söylediğimizde hayatımızdaki erkek ile anlaşamıyoruz. Online Afrodit eğitimlerinin son seviyesinde kadınlar erkeklerle ilişkide ne kadar Eril, Anne ya da Çocuk’tan davrandıklarını fark ettiklerinde çok şaşırıyorlar.  Kalbimizi  açmak yerine bunu yapıyoruz, korkuyoruz inciniriz diye. Ama kalbini açmadığında nasıl aşk yaşayacaksın ki?

Erkekler annelerine benzeyen kadınları mı tercih ediyor? Annesi mi yoksa sevgilisi mi olmalıyız? 

Sevgilisi tabii kiAma bizim İçimizdeki Anne baskın olduğunda zaten Anne olarak biz davranıyoruz. Erkek de giderek daha fazla Çocuk’tan davranmaya başlıyor. Biz de bu durumdan mutsuz oluyoruz.

İstenen ve arzulanan bir kadın olmak için dişil özümüzü geri kazanmak için neler yapabiliriz? 

Roller arası geçişleri bilinçli yapmalıyız. Hayatımızda en az alanı Afrodit rolümüz kaplıyor maalesef. Eril Beril ve Anne rolünü kapatıp Afrodit rolüne geçiş yapmayı bilinçli olarak gerçekleştirelim. Aşkı, sevgiyi, şefkati biz önce kendimize verelim. Yavaşlamak ve gevşemek için, hayattan haz almak için kendimize izin verelim. Aromaterapik yağlar, mumlar, duşlar, ormana bakmak ya da hiç bir ama hiç bir şey yapmadan yatmak… Bu ritüelleri bazı gün 5 dakika bazı gün 5 saat yapalım. Bunları kendine vermediğinde, kendin o AŞK olma haline girmediğinde karşına kim gelirse gelsin sen o sevgiyi alamıyorsun ve içindeki boşluk duygusu dolmuyor.

The post Röportaj: Kadınlar neden erkekleşiyor? first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Ünlülerin seks hakkında söyledikleri ise hem tebessüm ettiriyor hem de düşündürüyor. Bakalım siz hangilerinin karşısındasınız ya da hangileriyle hemfikirsiniz…

Seks bu kadar doğal bir fenomense, nasıl yapılacağını anlatan bu kadar çok kitap niye var? – Aktris Bette Midler

Seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş kişiye entellektüel denir. – Aldous Huxley

Şahsen ben seks hakkında hiçbir şey bilmiyorum, çünkü kendimi bildim bileli evliyim. – Zsa Zsa Gabor

Aşk susmak bilmez, konuşur durur. Şehvet ise kısa keser, hemen sadede gelir. – Mason Cooley

Seks iyidir. Herkes yapıyor ve herkes yapmalı da. – Robbie Williams

Erkek aşkta iktidarsızlığını, kadın da kararsızlığını sergiler.- Elisabeth Roudinesco

Kadınlar orgazm taklidi yapabilirler. Ama erkekler tüm ilişkiyi taklit edebilirler. – Sharon Stone

Para seks gibidir. Olmayınca önemi artar. – Charles Bukowski

Seks, insanın aşkı bulamadığında elinde kalan bir tesellidir. – Gabriel Garcia Marquez

Seksi aşkın yürümesi için, aşkı da seksin yürümesi için zorlamayın. – Mary McCarthy

İki apayrı et nasıl oluyor da birbirinin dilini böyle kesin, kolayca anlayıveriyor? Ya bu oburluk, bu doymazlık! – Yusuf Atılan’ın Aylak Adam adlı kitabından.

Seks, hem eğlence hem de silahtır. Bazen seks, ekstazi dolu bir esir kampıdır. – Gregg Olsen’in Kara Dul isimli kitabından.

Hayal gücünden yoksun olan insanlar, aşk sözcüğünün gerçek anlamını, seksle besler, aşkın soytarısıyla. – Toni Morrison

The post Seks hakkında ünlülerden çarpıcı sözler… first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Asla düşmanın yanında olmayın!
Bazı zamanlar vardır ki, birinin desteğini arkanızda hissetmeden kendinizi toparlayamazsınız. Çiftler için bu durum birbirlerine yöneliktir. Durum her ne kadar partnerinizden kaynaklanıyor olsa da ona  duymak istediklerini söyleyin. Örneğin, işten çıkarılacağını öğrendiğinizde ‘belki de elinden gelenin en iyisini yapmamışsındır’ demek yerine ‘ne kadar üzüldüğünü anlayabiliyorum’ demeniz ona daha iyi gelecektir. Mutlu çiftler ne zaman dillerini tutmaları gerektiğini bilen çiftlerdir.

Çok rahat olmayın…
Güven, güvenlik ve sadakat her ilişkide anahtar kelimelerdir. Ama ilişkinizde bunları barındırıyor olmanız postu yere serip rehavete kapılmanıza neden olamaz. İlişkilerin kırılgan bir ekosistemi vardır. Tam da bu nedenle boşanma oranları gün geçtikçe artıyor. Mutlu çiftler buluşmalarına devam ederler, birbirlerine ne kadar hoş olduklarını söylemekten geri kalmazlar ve birlikte bir şeyler yapmaktan vazgeçmezler.

İletişim ritüelleriniz olsun…
Yalnızca gece dışarı çıkmaktan bahsetmiyoruz, mutlu çiftler sıradan şeyleri birlikte yapmaya hevesli görünürler. Birlikte ne yapacaklarına karar verme gibi küçük alışkanlıkları vardır. Bütün ay yaptıkları harcamaları hesaplamak için birlikte çalışırlar ya da çamaşırları beraber yıkarlar. Bu vasıtayla kirli çamaşırlardan oluşan dağlar bile size oldukça üstesinden gelinebilir görünecektir.

Partnerinizin ilgisini nasıl çekeceğinizi bilin…
Mutlu çiftler, partnerinin ilgisini nelerin çekeceği konusunda duyarlıdır. Aşk Laboratuarı adlı bir çalışmada yapılan gözlemler, 6 yıldan uzun süredir evli olan çiftlerin birlikte geçirdikleri zamanın %86’sında bu konuda duyarlılık gösterdiklerini ortaya koyuyor. Küçük şeyleri fark etmek için algılarınızı açık tutun. Örneğin manav alışverişinizde partnerinizin çok uzun zamandır yemediğini bildiğiniz bir meyveye rastlarsanız onun için alın ve aslında onu ne kadar önemsediğinizi gösterin.

Küçük şeyler yapın…
İlişkiden duyduğunuz tatmine sıra geldiğinde yalnızca ‘Alkolik değil, beni aldatmıyor, beni hırpalamıyor, tatillerimizi yurtdışında geçiriyoruz’ gibi büyük şeyler üzerinden düşünmezsiniz.  Bunlar gündelik yaşamınızda ciddi yer kaplamazlar. Günlük yaşamda önemli olan partnerinizin kanatlarınız altında olmaya ya da ona sarılmanıza ihtiyaç duyduğu anlarda yanında olmanızdır. Onun için en sevdiği yemeği yapabilirsiniz. Önemli olan, ona her zaman aşık olduğunuzu hissetmesidir. Evlilik, güven ve bağlılık ile birbirini tanımaktır. Aşk budur.

The post Aşkınızı güçlendirmenin yolları! first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Türk doktorun uluslararası başarısı

Programda Prof. Dr. Volkan Tuğcu’nun, literatüre geçen “Tuğcu Bakırköy Tekniği” hakkında detaylı bilgiler verildi. Konuklar, Prof. Dr. Tuğcu’nun ameliyatlarını da canlı izleme fırsatı buldu. Geçen yıl bu tekniği öğretmek için İtalya’ya giden Prof. Dr. Tuğcu, bu yıl gerçekleştirilen etkinliğine yurt dışından pek çok doktorun katıldığını belirterek, “İlk gün yabancı misafirlerimize bir workshop yaptık ve sonra bir ameliyatı seyrettiler. Hindistan, Bombay’da robotik cerrahi başkanı, İspanya, Barselona’dan bir hoca, Rusya, St. Petersburg’dan üroloji kürsü başkanı ve Almanya’da bir hocamız geldi. Onlara bu tekniği canlı cerrahi ile gösterme fırsatı bulmuş olduk” diye konuştu. Prof. Dr. Tuğcu, hem hekimler hem de hastalar açısından avantaj sağlayan bu tekniği öğretmek için Barselona, Rusya, Almanya ve Hindistan’a gideceğini de ifade etti.

Prostat ameliyatından sonra cinsel birleşmede sıkıntı yaşanmıyor

Ameliyat sonrasında anatomik yapıda bir bozulma olmadığını ve hastaların cinsel birleşmede sorun yaşamadığını belirten Prof. Dr. Volkan Tuğcu,  Tuğcu Tekniği’ni dünya tıp literatürüne kazandırdıklarını dile getirdi. Tuğcu, “Prostat kanseri cerrahisi robotik olarak gerçekleştiriyor ve bu ameliyatlar, karın bölgesinden girilerek yapılıyor. Eğer hasta bu bölgeden daha önce bir ameliyat geçirmemişse işlem sırasında herhangi bir zorluk yaşanmıyor. Ancak daha önce bu bölgeden ameliyat olan hastalar için geliştirdiğimiz bu özel tekniği uyguluyoruz. Robotik Perineal Radikal Prostatektomi adlı bu yöntemle, robot teknolojisi kullanılarak, makat ile yumurtalık arasındaki bölgeden 3-4 santimetrelik kesi ile mimimal invaziv olarak ameliyatı uyguluyoruz. Bu yöntem anatomik yapıyı koruyarak endopelvik fasla adı verilen tüm iç organları tutan yapının kesilme zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Özellikle yapay mesane ile yaşayanlar, penil protezi (mutluluk çubuğu) bulunanlar ve karın bölgesinden ameliyat dışında ışın tedavisi de olan kişiler için ayrıcalık sağlıyor” dedi.

Hasta bir günde taburcu oluyor

Perineal bölgeden gerçekleştirilen ameliyatların hastaya sağladığı konfor ve iyileşme süresine etkisi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Tuğcu, “Bağırsakların bulunduğu bölgeye bir işlem uygulanmadığından cerrahi sonra karın ağrısı sorunu oluşmuyor ve bağırsak hareketleri azalmıyor. Hasta ameliyattan bir gün sonra taburcu olabiliyor ve ortalama 10 günlük sürede normal yaşamına geri dönebiliyor. Prostat kanserinin tekrarlama durumunda, hasta bu işlem öncesinde karın bölgesine ışın tedavisi almadığı için de tümörün durumuna göre radyoterapi uygulanabiliyor. Nüks durumunda, eğer kanser odağı varsa işlem tekrar edilebiliyor. Ameliyat, 3-4 santimetrelik bir kesiden yapıldığı için bir süre sonra kötü görünümlü ameliyat izi kalmıyor.”

Kadınlar dikkat: Eşiniz 40 yaşından sonra prostat olabilir!

Dünyada en sık görülen ikinci kanserin prostat kanseri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tuğcu, “Kanserin ailede olması daha sık görülmesine sebep oluyor. Prostat kanserinin şu veya bu nedenden ötürü ortaya çıktığını söyleyemiyoruz. Ama her 40 yaşına gelen erkek hasta ürolojiye başvurmalı ve PSA denilen kan tahlilini yaptırmalı. Prostat kanserini önlemek şu an mümkün değil ancak düzenli takiplerle hastalığın erken evrede teşhisini sağlayabiliyoruz. İyi huylu prostat büyümelerinde, kazıma yönetimiyle içini alabiliyoruz. Ama kanser olduğunda, prostatı portakal gibi düşünün, kabuğuyla birlikte alıyoruz” açıklaması yaptı.

 “Kanser teşhisi koyulduğunda ameliyata alıyoruz”

Prostat kanseri olan hastaların düşük, orta ve yüksek riskli gruplar olarak 3’e ayrıldığını ifade eden Prof. Dr. Tuğcu, “Düşük riskli grupta cerrahi yapmayabiliriz ama diğer bütün gruplarda artık cerrahi kabul ediliyor. PSA’sı yüksek olan hastadan önce parça alıyoruz. Sonuçlarda kanser olduğu teşhisi konulursa, parça alınan yerin iyileşmesi için bir ay bekledikten sonra ameliyat yapıyoruz” dedi. “

The post Prostat cinsel ilişkiye engel mi? first appeared on Anne Bebek Kulübü.

Erkeklerin ilgisini devamlı canlı tutmak, onların kendilerini özlemesi sağlamak kadınların arzuladığı bir şey ama bu her zaman kolay olmuyor. Eğer sevgilinizin üzerinize titremesini, sizi özlemesini, kısaca ilgiyi hep üzerinizde taşımayı çok istiyorsanız size bu konuda yapması hiç de zor olmayan bazı taktikler verebiliriz. Bunlardan birkaçı… İşte erkeklere kendinizi özletmenin yolları!

1- Romantik mesajlar atın
Önereceğimiz farklı yollardan ilki çok basit, arada bir ona romantik mesajlar gönderin. Örneğin, ilişkinizin ne kadar romantik olduğunu hatırlatır ve son buluşmanızın nasıl muhteşem geçtiğini, onu şimdiden özlediğinizi mesajınıza yazarsanız, onun da sizi özlemesini çabuklaştırırsınız.

2- Kızlarla takılın
İlk öneriye bakıp sırf onunla vakit geçirmeyi de düşünmeyin. Hatta arada kız arkadaşlarınızla dışarı çıkın ve “bu programda erkeklere yer yok” deyip onun gelemeyeceğini belirtin. Bu durum, yani sizin o olmadan da dışarıda hoş vakit geçirebilme ihtimaliniz erkekleri çileden çıkartır ve inanın sizi daha çok özler.

3- Çiçek, çikolata gönderin
Onun işyerine Çiçek, çok sevdiği bir yiyecek göndererek de kendinizi hoş bir yolla hatırlatabilirsiniz. Artık bu devirde böyle jestler sadece erkekler tarafından kadınlara yapılır diye düşünmeyin, siz fark yaratın. Hem belli mi olur onu öyle etkilersiniz ki günün sonunda o da size çok hoş bir sürpiz yapar.

4- Öğle yemeği notu
Yine sizden uzakta iken, bu kez öğlen yemeğine nereye gidiyorsa öğrenip kısacık bir notu ulaştırabilirseniz tam da eski zamanlardaki gibi romantik olmaz mı? Bu şekilde bir not almak kimden olursa olsun insana enteresan gelir. Hele o not sizden geliyorsa ve sevgi sözcükleri içeriyorsa hedefi tam 12’den vurdunuz demektir.

5- Onu şaşırtın
Erkek arkadaşınızın sizi her zaman özlemesini istiyorsanız ona hoş sürprizler yapın. Bunun sağlam yollarından biri de, dışarı yemeğe çıkacağınızı sandığı bir gün ona yemekler yapıp çok güzel bir sofra hazırlamaktır. Sizin belki o güne kadar hiç bilmediği bir yönünüzü görecek ve kendisine ne kadar uygun bir kız arkadaşı olduğunu düşünecektir. Atalarımız boşuna “erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer” dememişler.

6- Sizi aramasını bekleyin
Kendinizi özletmenin başka bir yolu da onun sizi aramasını sağlamaktır. Sürekli sizin onu aradığınızı mı farkettiniz ya da hep siz mi mesaj yolluyor, hal hatır soruyor veya görüşmek istiyorsunuz, hemen ara verin. Bir süre sizden ses seda çıkmazsa emin olun bu taktik de etkili olacaktır ve er ya da geç o sizin peşinize düşecektir. Yeter ki siz sabır göstermesini bilin.

7- Sabah seksi
Kendinizi özletmek için son önerimiz sabah seks yapmanız. Neden mi? Geçirdiğiniz bu keyifli sabah ikinize de iyi geleceği gibi onun gün boyunca sizi düşünmesini sağlar. İlişkinize hoş bir tat katmakla kalmaz, sabahları yapılan seks mutluluk hormonunu tetikler, böylece çiftlerin gün boyu daha aşk dolu ve birbirine bağlı hissetmelerini sağlar.

The post Erkeklere kendinizi özletmenin yolları first appeared on Anne Bebek Kulübü.